Suça ortak oldukları görüntüsü, Birleşik Krallık ve AB liderlerinin yeni söylemlere başvurmasına yol açtı. Bu yeni söylemler onları kurtarmayacak ya da tarihin akışını değiştirmeyecek.
Suça ortak oldukları görüntüsü, Birleşik Krallık ve AB liderlerinin yeni söylemlere başvurmasına yol açtı. Bu yeni söylemler onları kurtarmayacak ya da tarihin akışını değiştirmeyecek.
Utanç verici bir ikilem bölgenin can damarına dokunuyor, üstelik bunu liderler kendi elleriyle yarattı. Siyasi bir blok oluşturan ancak farklı çıkarlara sahip ülkeler arasında Trump’ın Gazze yaklaşımı ve buna nasıl karşılık verileceği konusunda fikir birliği yok.
Trump’ın Gazze ile ilgili önerisi, seçime girdiğinden beri Başkan’ın ajandasında yer alan tüm bölgesel önceliklerle çelişiyor: Gazze’de yeni bir çatışmayı körükleyecek, İsrail’in Mısır ve Ürdün’le barışını tehlikeye atacak ve İran’ın direniş söylemiyle birlikte yeniden baskın bir güvenlik aktörü olmasını sağlayacak.
İsrail’in Batı Şeria’yı Gazzeleştirmesi, hayati altyapıyı, su ve elektrik gibi temel hizmetleri yok etmeyi, evlere baskınlar düzenlemeyi, sağlık görevlilerinin yaralı Filistinlilere ulaşmasını engellemeyi ve mülteci kamplarında yaşayan büyük kalabalıklara saldırmayı içeriyor.
İsrail, Filistin topraklarında yeni bir Yahudi kimliği oluşturmak istemekte, bu bağlamda da yeni bellek inşasına ayrı bir önem vermektedir. Hiç şüphesiz yeni bellek inşası için geçmişe ait tarihsel olguların unutulması-silinmesi gerekmektedir. Bu anlamda Siyonist düşüncede unutulması ve silinmesi gereken, vadedilmiş topraklarda Yahudi varlığı dışındaki her şeydir. Anlaşılan Trump da bugünlerde Gazze’yi boşaltma söylemi ile Siyonist propagandanın sözcülüğünü yapıyor.
Gazze’de en muhtaç durumda olanlara öncelik vermenin bir işlevi yok, zira neredeyse yardım yok. Yaklaşık 2,3 milyonluk nüfusun yüzde 100’ünün yardıma muhtaç olduğu bir ortamda, hamile bir kadına, aile içi şiddet mağduruna ya da evsiz ve engelli birine yardım etmeyi mi seçersiniz? Tüm bu riskleri tek bir kişide mi ararsınız? Böyle bir seçim yapmanın verdiği ıstırap, Gazze’deki işimiz bittikten sonra da bizi uyutmayacak.
2024 gündeminin en esaslı iki başlığı Filistin ve Suriye olmuştur. Kürt meselesi, mahalli idareler seçimi, iktidar-muhalefet arasındaki normalleşme tartışmaları ile FETÖ liderinin ölümü, yılın ön plana çıkan diğer önemli olaylarıdır. Uzunca süredir hüküm süren ekonomik kriz, devam eden yüksek enflasyon ve alım gücü kaybı da 2024 yılına dair altı çizilmesi gereken önemli meselelerdendir.
Norman Finkelstein, Gazze & Şehadete Tanıklık adlı kitabında, Batı’da ve uluslararası kamuoyunda tembel zihinlerin sorgulamadan ezbere kabullendiği argümanların peşine düşüyor; söylenmesi zor olanı, bazılarının görüp de dile getirmeye cesaret edemediğini inatla ve azimle haykırıyor yüzümüze: Filistin’de ve Gazze’de tarihin en büyük dramlarından biri yaşanıyor, bu açıkça bir işgal ve sorumsuzca bir soykırımdır! Sosyal medyada milyonlarca […]
İsrail daha önce de Gazze’yi aç bırakmaya çalışmış uluslararası toplum buna tepki göstermişti. Peki şimdi neden bir şey yapmıyor?
Arap-Amerikan seçmenlerin Trump’a yönelirlerken yaşadıkları travmayı, kendilerini ne kadar dışlanmış hissetmiş olabileceklerini düşünün. Tam olarak öyle oldu. Demokratların Gazze yüzünden seçmen kaybettiğinden emin olabiliriz. Rakamlar oldukça net. Kesin olan bir diğer şey de bu seçmenlerin seslerinin yine de duyulmayacağı.