İsrail, Haniye suikastıyla sadece İran güvenlik mimarisine nüfuz edebildiğini göstermedi ya da “stratejik sabır” içindeki İran’ı vekil güçlerinin gözünde biraz daha zor duruma düşürmedi. Aynı zamanda Hamas siyasi bürosu içinde uzun süredir derin dondurucuda bekletilen bir ihtilafı da güneşe çıkarmak istedi.

7 Ekim’den bu yana kendisinden beklentileri karşılamadığı düşünülen Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın, Fuad Şükr ve İsmail Haniye suikastlarının ardından İsrail’e nasıl bir yanıt vereceği merak ediliyor. Hizbullah’ın vereceği “yanıtın” sertliğini belirleyecek iki faktör var.

İran bu saldırıya bir cevap verecektir. Ancak gerek doğrudan bir saldırı almadıkça savaştan kaçınma stratejisi, gerekse nükleer kapasiteye ulaşana kadar sabretmesi gerektiğini düşünmesi sebebiyle İran’ın beklentileri yükselttiği kadar sert bir cevap vermemesi oldukça olası görünüyor.

Dünyanın farklı şehirlerinde gerçekleşen protesto ve destek yürüyüşleri, boykot çağrıları ve belirli markaların boykotlarla hedef alınması Filistin’le dayanışmanın örnekleri. Ancak madalyonun öteki ve daha karanlık yüzünde küresel güvenlik bürokrasisinin cevabını merakla beklediği bir soru var: Filistin’de yaşanan bu çatışma uluslararası terörizmde bir artışa neden olur mu?

Hamas, Aksa Tufanı operasyonu ile uluslararası kamuoyu tarafından yeniden mercek altına alındı. 1987 yılında açıkladığı tüzüğünden başlayarak Hamas’ın İsrail’e bakışı, planları, Oslo Anlaşması’nın ardından yaşanan süreçte FKÖ ile giriştiği mücadele ve bölgesel/küresel devletlerin güdümünde bir vekil aktör olup olmadığı, geriye dönüp cevap aranan konulardan birkaçı.

Filistin özgür olmadan İsrail özgür olamaz ve bu özgürlüğün bedeli de gerçek bir sömürgesizleştirmedir. Bu da adı ya da biçimi ne olursa olsun, Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında yaşayan tüm insanların aynı temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu bir siyasi düzenin oluşturulması anlamına gelmektedir.

Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı ABD’nin bölgede gerilimi azaltma stratejisini yerle bir etti, Arap hükümetlerini ve İran’ı zora soktu ve Çin ile Rusya’nın bölgeye daha fazla müdahil olmasının önünü açtı. Filistinli silahlı direniş grubu Hamas, 7 Ekim’de İsrail’i gafil avlayan bir saldırı başlattı. Hamas savaşçıları İsrail askeri birimlerini ve yerleşkelerini basarak yaklaşık 1.400 İsraillinin ölümüne yol […]

Arap dünyası Filistin-İsrail krizi özelinde ilk modern şoku, Mısır’ın İsrail ile 1978’de imzaladığı Camp David anlaşmasıyla başlattığı “normalleşme” bağlamında yaşamıştı. Hamas, bu huzursuzluk döneminde taban buldu. İkinci kırılma ise Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında en kapsamlı grup olan ve Filistin direnişinin sembolü haline gelen el-Fetih lideri Yaser Arafat’ın 1993’te Oslo Anlaşması’nı imzalamasıyla meydana geldi. […]

Siyasal olanı estetize ederek onun doğasını, çatışmaların özgüllüğünü ve çerçevesini kavrama noktasında da eksiklik yaratan romantizm, kendini apolitik olarak görmeyi reddeden bir politikliğin kemikleşmesine neden olmaktadır. Hamas’ın geçtiğimiz günlerde başlayan, bölgeye yayılma riski de yüksek olan İsrail’e yönelik şok saldırısı ülke çapında tepkiyle karşılandı.  Gerek canlı yayında kaçırılan, cansız bedenleri teşhir edilen İsrailli sivillerin gerekse […]

  • 1
  • 2
Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.