Yüzücüler filmi, bir Avrupa ülkesine sığınan mültecilerin aslında geçmişte de bir yaşantıları olduğunu, önceki hayatlarında değer buldukları becerilerini ortaya koymak için alan açıldığında neleri başarabileceklerini gösteriyor bize… Ve “affedersiniz mülteci” veya “mülteci, ama…” tanımlamalarının ne kadar yaralayıcı olduğunu anlıyoruz bir kez daha… “Her şeyin değişebileceğini sananlardanız, bekleyenlerden, umanlardan. Yeni bir adadan ya da gelmesi çok […]

Charlotte Wells’in yazıp yönettiği ‘Güneş Sonrası’, butik bir “iş”; sanatın farklı alanlarında, farklı düzlemlerde karşılaşabileceğimiz türden bir özgünlük ve deneysellik arayışı içeriyor. Bu arayış filme tek başına değer katan bir husus olmamakla birlikte, yönetmenin ilk uzun metraj filmini bu tür bir deneysel girişime ayırması cesur bir adım. 2022’den 2023’e geçerken tartışmaya doyamadığımız filmlerden biri Güneş […]

Ümit Hoca’yı kaybettik. Ümit Hassan, iyi bir arkadaş, iyi bir hoca, iyi bir akademisyen ve iyi bir Gassaraylıydı. Muhtelif disiplinlere yayılan dikkati ve kültürü,  “az gürültülü ve neşeli” nezaketiyle eşine az rastlanılan bir bilim adamı ve beyefendiydi. “Bir Devrim Yürüyüşü” olmayacaktı artık, mamafih “Bulvar’da zaman zaman yürüyelim; çok insanın hâtırası, ümidi ve acısı var” diyerek […]

Hürriyet sayesinde iktidar olan hürriyetten korkar ve tek el idaresinden vazgeçemez. O nedenle sistemde esaslı bir değişiklik olmaz. İktidar koltuğuna oturan mazlumlar, eline geçirdikleri güçle düşman belledikleri muhalifleri ezmeye, olmadı tasfiye etmeye gayret eder.  Hülasa sistem ana hatlarıyla hep aynı kalır, sadece isimler değişir. Yıl 1955, Demokrat Parti (DP) iktidarının ikinci dönemi. Parti zor bir […]

Trabzonspor, taraftarları için her şeyden önce “statükoya karşı direnci” anlatıyor. Ezilenlerle duygu birliğini ve İstanbul ile mukayese edildiğinde son derece kısıtlı olanaklara sahip bir Anadolu takımının mevcut düzeni bozmasını temsil ediyor. Türkiye’nin İstanbul’dan ibaret olmadığını gösteren ve Anadolu’nun itirazını yükselten bir ses olarak görülüyor. Hayata gözlerinizi Trabzon’da açmadınız. Yakın-uzak geçmişinizde bu güzel Karadeniz şehriyle bir […]

Ekim ayında Bilkent, Hacettepe ve İstanbul Bienali ağında yaptığım gezinti; doğa, kültür, edebiyat, çevresel tahribat, çiçek kokuları, müzik, tüketim toplumu eleştirisi gibi farklı ancak birbiriyle yakından ilişkili alanlarda keşifler yapmama olanak tanıdı.      Ekim ayında akademik ve kültürel hayattaki hızlanmaların bereketinden payıma Ankara’da bir sempozyum ve dinleti ile İstanbul’daki Bienal düştü. Katıldığım ilk etkinlik 14 […]

Yerli kâğıt sanayiinin öncüsü Mehmet Ali Kağıtçı’ya göre sistemli bir çalışma ile iş birliğinin öneminin Türkiye’de yeterince kavranamamış olmaması, personel istikrarsızlığı, el işçiliğine eskisi kadar önem verilmemesi, süreksizlik ve düzenli bir sınai kalkınma planının eksikliği, kâğıtçılığın gelişiminin önündeki engellerdir. Dikkat edilirse Kağıtçı’nın “engel listesinde”, kâğıt ya da kâğıt imalatında kullanılan herhangi bir ürünün eksikliği ya […]

Her insani faaliyet iki kısımdan oluşur: Liderin yaptığı “başlangıç” kısmı ve çok sayıda insanın katıldığı “icra” kısmı. Ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir lider, başka insanların yardımı olmadan başladığı işi iyi ya da kötü sonuna kadar götüremez. Tayin edici olan, liderin niyetlerini gerçekleştirmek için girdiği yolda ona itaat edenlerin olmasıdır. Nazi döneminde milyonlarca insanın nasıl […]

Doğan Özlem, bu üniversite düzenine bol gelen hüviyetiyle iyi hocalık yaptı, üretken, çalışkan ve alçak gönüllüydü. İnsan obitüer yazmaya başlayınca yaşlanmıştır. Hem “gidenlere” kronolojik olarak daha yakındır hem de bu yakınlığın temsil ettiği dünyanın çöktüğünü, ortaklıkların etrafının kuşatıldığını, anlayışın ve içgörünün çözüldüğünü farketmiştir. Dile sinen kekrelik, hayattaki yalpalama, yazıklanışın hüznü, yazarın kaçınılmaz sona karşı çâresizliğini […]

Serdar’ın cennet arayışındaki durakları, tecrübeleri, çıkmazları bir tarafıyla çok tanıdık. 70’den 90’lara gelince kadar Türkiye’de birçok insan benzer yollardan geçti, benzer şeyler yaşadı ama bunları paylaşmayı ve sonuçta dibe vuruşunu kayda geçirmeyi ve başkalarıyla paylaşmayı düşünmedi. Ziyaüddin Serdar’ın otobiyografik metnini* okuduğumda, aklıma gelen şeylerden bir tanesi, Türkiye’de birçok bakımdan Serdar’ın hikâyesine benzer hikâyeler yaşamış, benzer […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.