Yaşanan trajediler, insan haklarının bir bütün olduğu gerçeğini bizlere unutturmamalıdır. Yaşam ve özgürlük hakkından adil yargılanma hakkına, işkence ve kötü muamele yasağından masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkına, çocuk ve kadın haklarından düşünce ve ifade özgürlüğü ve hatta cezaevlerinde kötü koşullarda yaşam sürmeye çalışanların sağlık ve benzeri haklarına kadar elde edilen kazanımlardan asla taviz verilemeyeceği açıktır.

Asıl sorunumuz hâlâ sığınmacı meselesine insan onuru merkezli, insan hakları merkezli bakamamaktaki problemli zihin yapısıdır. Bizce asıl milli güvenlik ve iç güvenlik sorunumuz budur! Eğer insan hakları ihlallerini engellemede ilerleme kaydedersek elbirliğiyle diğer konularda da sığınmacıları daha fazla mağdur etmeden; algılara maruz kalan vatandaşlarımızın da endişelerini giderici bir siyaset üretebilmemiz mümkündür!

Türkiye’de mülteci algısını oluşturan birbiriyle mündemiç üç ana faktör bulunuyor: Siyaset, medya ve ekonomi. Etkileşim içinde olan bu üç faktör sebebiyle Türkiye’de mülteci meselesinde algı ile olgu arasındaki makas her geçen gün açılıyor. Türkiye’de her geçen gün mültecilere yönelik nefret söylemi güçleniyor ve toplumdaki etkisini artırıyor. Bu etki ise gücünü; mültecilerin ekonomik krize sebebiyet verdiği, […]

Türkiye’de olası bir siyasi konjonktür ya da iktidar değişikliğinde Dağıstanlı muhacirlere ne olacağının garantisi verilmiyor. Rusya’ya teslim edilmeleri halinde ağır işkencelere maruz kalacakları ve öldürülecekleri çok net, bunu engellemenin tek yolu ise yasal bir statü. Türkiye’de yabancı karşıtlığı her geçen gün artıyor. Popülist siyasetçilerin sistematik olarak ortaya çıkardığı bu durum, artık kontrol edilemez toplumsal felaketlere […]

Toplum kendine benzemeyeni ötekileştiriyor. Ötekileştirdiğine de kendine göre kötü saydığı tüm özellikleri yüklüyor. Ama giderek de bu öfkeli kalabalığa karşı “Ben bir insanım” diyenlerin yanında yürüyen duygudaş ve sağduyulu kalabalık büyüyor, genişliyor. Geçtiğimiz hafta 17 yaşındaki Ahmad Kanjo isimli Suriyeli genç, üzerinde hâkî renkli tişörtü ve sırt çantasıyla İstanbul’da Üsküdar meydanından geçerken aslında birkaç saat […]

Tarihin bu evresindeki insanlar olarak bizlerin, Roma’dan Sasanilere, Bizans’tan Osmanlı’ya geçen süreçte yaşanmış acıları tekrar etmemek ya da bu acıları minimize etmek için kurtarıcılığa devlet ve ideoloji katından değil de insandan, dilden, üsluptan, kelimelerden başlamamız hem rasyonalitenin hem insanlık deneyiminin hem de ahlakın gereği olacaktır. Savaşlar, çatışmalar, ekonomik ve siyasal krizler, ülke içi istikrarsızlıklar gibi […]

Irkçılık, -marjinal bir kesim hariç- ırkçı söylemlerde bulunanlar için bile haklılaştırılmaya muhtaçtır. Bu yüzden provokatif aparatlar olarak cinayet, yaralama, ırza tasallut ve diğer vahşet haberleri, faşizmin konumunu tahkim etmeye yardımcı olur. Kamu vicdanını tahrik eden büyük suçları cezalandırma fikri, ırkçılığın tolerasyonu için bahane konumuna yükselir. Son zamanlarda özellikle sosyal medyada mültecilere yönelik olumsuz haberlerin sayısındaki […]

Mülteci ve göç meselesi vatan, devlet gibi kavramların ötesinde konuşulması gereken meselelerdir. Aksi halde milliyetçi bir dilin kurduğu öteki ve ben ilişkisi, toplumsal gerilimi tetikleyebilir. Sivil siyasetin imkânlarının genişlemesi, toplumsal uzlaşmanın sağlanması ve buradan devşirilen ahlaki zeminin devleti yönlendiren bir erk olarak güçlendirilmesi, Türkiye’de yeni siyasetin topluma mülteci konusu başta olmak üzere güven vermesi açısından […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.