Nice zaman sonra yavru kurt bekçi köpeğinin mükellef sofrasından birkaç lokma alıp nefsini köreltince yapılan teklife “Evet” demiş. Köpeğin konforlu hayatı aklını başından almamış ama kursağına giren birkaç lokma bütün direncini kırmış.

Mehmet Akif’in ümmetçi bir dava adamı olduğunu, bu nedenle de İslami esaslara göre birlik, beraberlik tesis etmeye çalışan ‘Osmanlılık’ düşüncesini ‘İslam’ olarak benimseyip savunduğunu ve bu çerçevede mücadele yürüttüğünü hatırlatmakta fayda vardır. Nitekim bir bütün olarak Akif’in fikriyatına, şiir, sanat poetikasına ve dava anlayışına bakıldığında, onun ırkçılık yapmak bir yana bilakis hayatı boyunca ırkçılıkla mücadele halinde olduğunu görürüz.

Sezai Karakoç’un ölüm yıldönümü vesilesiyle düşünce ve şiir evrenini merceğe aldığımız ve geçtiğimiz günlerde birinci bölümü yayınlanan soruşturmanın ikinci bölümüne; şair Arif Ay, şair ve yazar Hüseyin Akın, Batman Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Korkmaz ile şair ve yazar Haydar Ergülen görüşleriyle katkıda bulundular.

Şair ve araştırmacı-yazar Metin Önal Mengüşoğlu, Birikim Dergisi yazarı ve edebiyat eleştirmeni Orhan Koçak ile Afyon Kocatepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Özger, ölüm yıldönümünde Sezai Karakoç’un düşünce ve şiir evrenini Perspektif için değerlendirdi.

Bizim medeniyetimizin söylemi, şiirdir. İnsanımız, İslam öncesinden başlayarak bütün insanlık durumlarını (hüzün, sevinç, acı vb.) şiirle dile getirmiştir. Kurmaca (fiction) düzyazının Osmanlı’da alımlanışı XIX. yüzyıldır. Dolayısıyla, Osmanlı-Cumhuriyet şiiri bu uzun tarihsel süreçte, birtakım önemli dönüşümlerle yetkinleşmiş bir şiirdir. Mülakat: Naman Bakaç Türkiye edebiyat, özelde ise şiir alanında hem yazan ve üreten hem de tarihsel, siyasal […]

Cemal Şakar, yıllarını geçirdiği Balıkesir’de öykülerinde önce insanı keşfe çıkarmıştır. İstanbul’da yazdığı öykülerde ise insanı; evreni, varlığı, mekân ve maneviyatı sorgulaması adına kendi iç sesini aramaya davet etmiştir. Bu anlamda yazarımızın öykülerinden çıkaracağımız hisseler her okumada değişkenlik gösterir.   Her insan yangın durağı, Her kafile ayrı bir göç Cemal Şakar, kelâmına imânın gölgesi düşmüş bir […]

1950’lerin toplumcu gerçekçi öykü poetikası ile yine aynı dönemde varoluşçu felsefenin etkisi altındaki öykü poetikasının tıkandığı dönemde, üçüncü bir dili, kurguyu, tekniği, özgün hikâyelerle anlatmayı başarmış bir edebiyatçı kimliğine sahiptir Özdenören. “Oysa zaman belki bir ömür boyu süren bir tek andır.” Rasim Özdenören    İki Dünya Dışındaki Poetikası 1950’li yıllardan sonra Türkiye’deki fikri ve edebi […]

Şair, düşünür ve usta edebiyatçı Karakoç, bizlere sadece yazdıklarını veya dilimize pelesenk olmuş mısralarını ve fikirlerini bırakmakla yetinmemiş; kişiliği, şahsiyeti ve pratik hayatıyla da adeta nadir ve nadide olduğunu göstermiştir. Türkiye’de edebiyat, düşünce ve şiir dünyası denilince akla gelen nadir insanlardan biri olan Sezai Karakoç, kendini “Kara Yılan” şiirinde şöyle vasfeder: “Ben güneyli çocuk arkadaşım, […]

Sezai Karakoç’u öncülü sayılan Necip Fazıl’dan ayıran ve Mehmed Akif’e yaklaştıran yönü onun salt Müslüman kültürle yetinmeyerek referansını doğrudan Kur’an-ı Kerim’e yöneltmesi, ona daha yakın durmuş olmasıdır. Fikriyatına Dair Yaşım itibariyle besbelli neredeyse her ay bir yakınımı benden evvel ahiret âlemine gönderip arkalarından bakmak, yazmak ödevi düşecek artık benim boynuma. Bundan kaçış yok. Sezai üstat, […]

Dilek Kartal, kendi sesine sahip çıkmaya çalışan ama bu sahiplenmeyi şiirinin esas meselesi hâline getirmeyen ve üstelik şiirsel romantizme de teslim etmeyen bir sesle yazıyor şiirlerini. Şiirsel karalıkla, bir taraftan belli bir dönemin şiirine bağlanmayı isteyen, ancak bunu tam başaramayan (belki başarmak istemeyen), yine de bu bağlanma isteminin izlerini taşıyan, diğer taraftan konusuyla politik olmaya […]

  • 1
  • 2
Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.