Sosyal medya dedikleri, yalnızca görsel hikâyeleri değil, kimliklerimizi ve ifade biçimlerimizi de kökten değiştiriyor; çocuklar için ise bir ifade alanı olmaktan çıkıp, dikkatlerini ve benliklerini tüketen bir labirente dönüşüyor. Algoritmalar, zihinlerini beğeni ve yorum döngüleriyle sarıyor; her yeni tıklama, bitmeyen bir tatmin arayışına sürüklüyor onları. Bu döngüde yönlerini kaybederken masumiyetlerini de yitiriyorlar. Biz ise eski reflekslerimizle hareket ediyoruz; korkuyoruz ve hemen “yasak” diyoruz.