Terakki Mâni İledir

Uluslararası bir spor müsabakasının organizasyonunu üstlenmek hiç de yabana atılacak bir çaba değil. Konya, tarım alanındaki mukayeseli avantajını tarım makinaları alanına taşımayı başarabilmiş bir şehir olarak bir sonraki adımda bir üniversite şehri olmasıyla aldığı mesafeyi şimdi de bir spor şehrine dönüştürerek yol almaktadır.

2016’da “İslâm Dünyası Turizm Başkenti” olan Konya, bu akşam saat 20:00’de Konya Büyükşehir Stadyumu’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve birçok ülkenin devlet yetkililerinin iştirakiyle gerçekleşecek açılış seremonisiyle, 56 ülkeden 4.200 sporcunun dördü para spor (atletizm, yüzme, okçuluk ve masa tenisi) olmak üzere 24 farklı spor branşında 355 madalya için ter dökeceği 5. İslami Dayanışma Oyunları’na (Konya 2021 İDO) 9-18 Ağustos 2022 tarihlerinde ev sahipliği yapacak. İlk İDO Mekke’de (8-20 Nisan 2005) düzenlenirken ikincisinin 2009’da Tahran’da yapılması kararlaştırılsa da önce bir yıl ertelenip sonra da iptal edilmiştir. Üçüncüsü Palembang (Endonezya; 22 Eylül-1 Ekim 2013) ve dördüncüsü Bakü’de (12-22 Mayıs 2017) düzenlenen İDO’nun beşincisinin 2021’de Konya’da yapılması planlanmış, ancak COVID-19 pandemisi nedeniyle bir yıl ertelenerek 2022’ye sarkmıştır. Türkiye sırasıyla 1. İDO’da 1 altın, 3 gümüş, 3 bronz olmak üzere toplam 7 madalyayla genel klasmanda 15’inci; 3. İDO’da 23 altın, 31 gümüş, 49 bronz olmak üzere toplam 103 madalya ile beşinci; 4. İDO’da 71 altın, 67 gümüş, 57 bronz olmak üzere toplam 195 madalya ile ikinci sırada yer alırken, yıllar içinde gösterdiği yukarı yönlü hareketiyle de organizasyonu üstlenmek üzere önemli bir avantaj elde etmiştir.

 

Konya’nın bu organizasyona ev sahipliği, İslami Dayanışma Spor Federasyonu (ISSF) tarafından “2023 İslam Ülkeleri Spor Başkenti” seçilmesiyle de şimdiden taçlanmış durumda. Şehir merkezine yaklaşık 50 km uzaklıktaki, insanlığın bilinen ilk yerleşim merkezlerinden Çatalhöyük’ün duvarlarına on bin yılı aşkın bir zaman önce çizilen vahşi hayat, avlanma, şenlikler ve o dönemin diğer önemli olaylarının betimlendiği resimler, Konya 2021 İDO piktogramlarına da ilham vermiş. O günün çizimlerine göndermeyle yeniden tasarlanan ana figür Çatalhöyük’te resmedilmiş bir avcıyı anlatırken Neolitik dönemin işte bu en önemli figürü, adeta tüm spor branşları için bu organizasyona özel olarak yeniden itinayla yorumlanmış.

 

Konya 2021 İDO logosu ve madalyaların ön yüzünde yeniden doğuşu temsil eden Meram Çiçeği (Meram, bağlarıyla meşhur ve bugün şehrin üç merkez ilçesinden biri) desenine yer verilmiştir. Logonun ve desenin çerçevesinin iç kısmını, sekiz farklı köşesiyle cömertlik, doğruluk, merhamet, sabır, sadakat, şefkat, sır tutma ve şükrü simgeleyen Selçuklu Yıldızı sarmalamaktadır. Madalyanın diğer motifinde ise, dış çerçevede ülkenin tahıl ambarı oluşunu sembolize eden Buğday Başakları yer almaktadır. Madalyanın arka yüzü ISSF logosu ile Oyunlar’ın ismini ağırlarken dış çerçeve de ön yüz gibi buğday başaklarıyla çevrelenmiştir. Organizasyonun ana sayfasından özetleyebildiğim bilgiler bu minvalde.

 

Üniversiteler Şehri

 

Konya’nın Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkentliğini üstlenmesi bir yana birçok medeniyete de kucak açan köklü geçmişi, özellikle Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî ile özdeşleşen hoşgörünün de başkenti olmasını gerektirirken, her yıl düzenlenen Şeb-i-Arus bu yönü hatırlatma işlevini üstleniyor. Şehir bugün, üçü devlet (Selçuk, Necmettin Erbakan ile Konya Teknik) ve ikisi vakıf (KTO Karatay ile Konya Gıda ve Tarım) olmak üzere toplam beş üniversitesiyle İstanbul, Ankara ve İzmir’i müteakiben Antalya ile dördüncü sırayı paylaştığı bir üniversite şehri olarak karşımıza çıkıyor. Yaklaşık 5.000’i, 80’i aşkın ülkeden gelen uluslararası öğrenci olmak üzere 150 binden fazla lisans ve lisansüstü öğrencisiyle ve yine sayıları 5.000’i bulan akademisyeniyle Konya, “üniversite ve üniversiteliler şehri” olmayı fazlasıyla hak ediyor. 2019 istatistiklerine göre de nüfusa oranla en fazla doktora mezununun yaşadığı il olması bu durumu zaten ispatlıyor.

 

“Türkiye’nin Çin’i”

 

Konya, ülkenin coğrafi olarak en büyük, 2021 nüfus sayımına göre 2 milyonu aşan nüfusuyla altıncı en kalabalık, İstanbul’dan sonra en fazla ilçeye sahip ve “Türkiye’nin buğday ambarı” olma özelliğini çoktan aşarak başta tarım ve değirmen makineleri, ayakkabıcılık, otomotiv yan sanayii ve yedek parça, metal döküm, gıda, av silahları ve başta plastik olmak üzere ambalaj ürünleri sanayileriyle hem “Anadolu Kaplanları” kategorisinde yer almayı hem de “Türkiye’nin Çin’i” olarak anılmayı da fazlasıyla hak ediyor. Bu haklı şöhretin arka planında 11 Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) 40’tan fazla farklı sektörde 600’den fazla fabrika ve 48 binden fazla işyerinin üretim üssü haline gelmesi yatmaktadır. Ayrıca, 23 Ar-Ge Merkezi ve iki Endüstri Bölgesi (Karapınar Enerji İhtisas ve Konya Teknoloji) yanında Teknokent ve Innopark Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile Konya, son zamanlarda savunma, yenilenebilir enerji, ilaç ve yazılım alanlarında da ön plana çıkmaktadır. Şehrin 2021 Gayrisafi Yurt İçi Hâsılasında (GYİH) hizmet sektörü yüzde 45,4; endüstri yüzde 26,2 ve tarım yüzde 18,6 payla bu dönüşümü gözler önüne sermektedir. Kısacası Konya bir tarım, sanayi ve kültür başkenti olmasının yanında artık bir de spor başkentidir.

 

Yukarıdaki satırlardan hareketle niyetim ne doğum yerim ve yaşadığım şehrin ne de Türkiye’nin güzellemesini yapmak, fakat bu güzelliklerden hareketle ülkenin içinden geçmekte olduğu ekonomik darboğazın tetiklediği sosyal ve siyasal açmazların da aşılmasını sağlayacak bir reçeteyi paylaşmak.

 

Bilgiye Malik Olmak

 

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi “Bir başkent daima başkenttir” veya Immanuel Wallerstein’ın dediği gibi, tarihin bir döneminde liderlik vasfını elde eden ülkeler göbek yağlarından beslendikleri için çöküşlerini hemen fark edemezler. Bu minvalde bir şehrin kaderi parçası bulunduğu ülkeyle entegredir, lakin küreselleşmenin şehirlerin ülkelerin önüne geçmesine fırsat tanıdığı bir yapıda determinist olmaya gerek yok. Bir şehrin, tarihin bir döneminde başkent olması şehre sadece siyasi başatlığının sonucu olarak artık ürüne vergi olarak el koyup zenginliği getirmez; aynı zamanda know-how’ın da bilginler, sanatçılar ve sporcular marifetiyle akmasını sağlar. Böylece şehrin sakinleri bilgiye malik oldukça başlarına olumsuz anlamda ne gelirse gelsin şehri yeniden mamur edebilirler.

 

Marifet iltifata tabidir ve marifet ehlini elde tutmak iltifat kesesini manen ve madden açmayı elzem kılar. Bu analojiyi ülke için de kurgulamak aynı derecede mümkün. Herhangi bir bilgiyi sadece zihinlerde ve/ya kitaplarda tutarak bir yere varılamayacağı da başka bir hakikat. O yüzden pratiğe/eyleme/amele/aksiyona dönüşmeyen bilgi, kitap yüklü eşek hesabı, taşıyana ziyan ve pek pahalı bir zayiattır. Bilginin sınanması ise deneme-yanılma yöntemiyle olacağı için küresel pazara açılmasıyla girdiği rekabetten başarıyla çıkmasıyla sonuçlanacak bir süreci takip etmek durumundadır. Bu, başarının hemen bir anda elde edileceği anlamına gelmiyor elbette. Azimle ve sebatla ilerlemek ve hatalardan ders çıkarıp yerine doğruları koymakla mümkün. Bir şehir ve/ya bir ülke mukayeseli avantaja sahip olduğu alanları yetkin olmadıklarına da hamletmesiyle bütüncül bir yol kat edebilir.

 

Uluslararası bir spor müsabakasının organizasyonunu üstlenmek hiç de yabana atılacak bir çaba değil ve bu çabanın semeresi de sadece o şehir için değil tüm ülke için -en azından- daha fazla bilinirlik ve dolaylı olarak turizm geliri anlamına gelecektir. Konya, tarım alanındaki mukayeseli avantajını tarım makinaları alanına taşımayı başarabilmiş bir şehir olarak bir sonraki adımda bir üniversite şehri olmasıyla aldığı mesafeyi şimdi de bir spor şehrine dönüştürerek yol almaktadır. Şehrin geniş bir ovada kurulması düzgün bir altyapı geleneğiyle bezenen belediyecilik anlayışıyla birleşince ülkenin belki de tek gecekondu geçmişine sahip olmayan şehri olabilmiştir.

 

Yerel ve Küresel Bir Model

 

Sonuçta dönüp dolaşıp insan faktörüne geldiğimizde, şehrin rekabetçi gücü henüz büyük sanayide tecelli etmese de küçük ve orta ölçeklisinde temayüz edebilmiştir. Bu anlamda Konya sadece belediyeciliğiyle değil, tarımdan sanayiye ve hizmet sektörüne küllerinden yeniden doğmayı başarmış bir şehir olarak ülke için de bir model vasfı taşımaktadır. Bu da şehrin ulusal ve uluslararası ölçekte rekabetçiliğiyle ön plana çıkmaktadır. Konya, bu haliyle hem yerel hem de küresel bir model sunarken aldığı göç ile rekabeti de davet ettirmektedir. Rekabet dinamizmi pekiştiren vasfıyla terakkiyi mümkün kıldığından maniler onları aşma çabamızı kamçıladıklarından terakkiyi getirirler. Sonuç olarak, başlıkta da belirttiğim üzere, terakki mâni iledir.

En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.