Toplumsal ve Yasal Boyutlarıyla Sokak Hayvanları Meselesi
Sebepsiz yere hayvanları öldürmek doğru bir yöntem değildir. Devletlerin asli görevi, çatısı altında bulunan her canlıyı korumak ve yaşatmaktır. Sokak hayvanlarının popülasyon kontrolü ve bakımı konusunda bilimsel ve teknik destek sağlanmalıdır. Toplumsal infiallerin çözümü, hukukun etkin bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür. Toplumun tüm kesimlerinin katılımı ve işbirliği ile sokak hayvanlarının refahı ve insan-hayvan ilişkilerinin iyileştirilmesi imkânsız değildir.
Sokak hayvanları meselesi son günlerde toplumda ciddi sorunlar teşkil eden bir konu olarak öne çıkmaktadır. Birçok hayvansever, hayvanların da insanlar kadar yaşam hakkına sahip olduğunu savunurken, bazıları bu hayvanların daha ıssız alanlarda yaşaması gerektiğini düşünmektedir. Veteriner hekim Prof. Dr. Dodurka, “sokak hayvanı” kavramını sahipsiz, sokakta yaşayan ve/veya sokakta doğmuş ya da geçmişteki sahipleri tarafından evden atılmış başıboş hayvanlar olarak tanımlarken sahipsiz hayvanlar, kırsal alanlarda yaşamaya çalışan başıboş hayvanları da içermektedir.
Günümüzde sokak hayvanlarına yönelik olumsuz tutumlar artarken birçok hayvan sokaklara ya da ormanlara terk edilmektedir. Ev ortamına alışmış hayvanlar, dış ortamda hayatta kalmakta zorlanmakta ve çoğu yaşamını sürdürememektedir. Bu durum, hayvanların yaşam haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Her canlının ekosistem içinde önemli bir yeri vardır ve tüm canlıların varoluş amacı ve bu dünyaya katkısı farklıdır. Sokak hayvanlarının sayısının kontrol altına alınması için kısırlaştırma ve aşılama işlemleri büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, “kısırlaştır, aşılat ve yaşat” kampanyası başlatılırken, belediyeler sokak hayvanlarını rehabilite etmek amacıyla geçici bakım evlerine götürmekte ve tedavi edilen hayvanları tekrar aldıkları bölgelere geri bırakmaktadır. Ancak, belediyelerin yeterli bütçeye sahip olmamaları önemli bir sorundur. Bu nedenle, hayvan hakları dernekleri bilgilendirme projeleri hazırlamakta ve belediyelere destek sağlamaktadır. Belediyeler ayrıca kalkınma ajansları ve Avrupa Birliği destek projeleri gibi çeşitli kaynaklardan bütçe desteği alabilmektedirler. Hayvanseverler ve gönüllüler, sokak hayvanları için barınma ve bakım evlerinin yapılması konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda, gönüllüler ve gönüllüler tarafından kurulan dernekler sürekli olarak maddi ve manevi desteğe ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, hayvan sahiplenmek isteyen kişilere barınaklardan veya sokaklardan hayvan sahiplenmeleri önerilmektedir. Ancak bu girişimler mevcut sokak hayvanları sorununun çözümü için yetersiz kalmaktadır.
Hayvanların Korunmasına Dair Mevzuat
Türkiye’de hayvanların korunması ve yaşam kalitelerinin artırılması amacıyla çeşitli mevzuatlar geliştirilmiştir. Bu mevzuatlar, hayvanların sağlık ve refahını korumayı, doğal ekosistemleri ve yaban hayatını sürdürülebilir kılmayı hedeflemektedir. Yönetmelikler ve kanunlar hem hayvanların doğrudan korunmasını hem de dolaylı yoldan hayvanların yaşam alanlarının ve ekosistemlerin korunmasını hedeflemektedir. Özellikle Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği ve 5199 sayılı Kanun, sokak hayvanlarının yönetimi ve korunması konusunda ayrıntılı düzenlemeler sunmaktadır. Türkiye’deki sokak hayvanları, “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” kapsamında sahipli ya da sahipsiz olmak üzere koruma altına alınmıştır. Bu kanun, devletin önemli kurumlarına ve tüm vatandaşlara hayvanları koruma, kollama ve gözetme sorumluluğunu yüklemektedir. Kanun’un 4/b bendinde, sokak hayvanlarının yaşam koşulları, evcil hayvanların türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, sahipli veya sahipsiz hiçbir hayvanın belediye sınırları dışında yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaması gerektiği de vurgulanmıştır. Çevre Kanunu ve Milli Parklar Kanunu gibi düzenlemeler, doğanın ve ekosistemlerin korunmasına yönelik önemli adımlar atmaktadır. Bu kanunlar, biyolojik çeşitliliği ve doğal dengeyi koruma amacını taşımaktadır. Su Ürünleri Kanunu, su ekosistemlerinin korunmasına yönelik düzenlemeler getirirken; Köy Kanunu ve Veteriner Hizmetleri Kanunu tarımsal hayvanların sağlığını korumayı hedeflemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu, askeri alandaki hayvanların bakımını düzenlerken; İcra ve İflas Kanunu borçlu hayvan sahiplerinin zor durumda kalan hayvanlarını korumayı amaçlamaktadır. Ancak gerçek şudur ki, uygulama aşamasında etkili denetim ve caydırıcı cezaların olmaması yasaların yaptırım gücünü zayıflatmaktadır.
Anayasa’nın 169’uncu maddesi, ormanların korunmasını ve genişletilmesini vurgularken; orman ekosistemini korumanın yanı sıra ormanlardaki fauna ve flora için de dolaylı koruma sağlamaktadır. Bu bağlamda, ormanlarda yaşayan hayvanların yaşam kalitesi de koruma altına alınmıştır. Türk Ceza Kanunu’nda başkasına ait taşınır veya taşınmaz eşyaya zarar verme ile ilgili olarak hapis cezası veya adli para cezası öngörülürken, aynı madde, sahipli hayvanları öldürme veya değerini düşürme gibi davranışlar için de bazı cezalar belirlemiştir. Ancak, sahipsiz hayvanlara yönelik suçlar için herhangi bir yargılama çerçevesi yer almamaktadır. TCK Madde 182’de çevreye atık bırakma sonucu doğanın zarar görmesi, hapis cezası ile cezalandırılırken; insan ve hayvan sağlığında kalıcı zarara yol açan durumlar için daha ağır cezalar hükmedilmiştir. TCK Madde 226’da hayvanlarla insanlar arasındaki doğal olmayan cinsel davranışlar ve bunlara ait görüntüler için hapis ve para cezası öngörülürken, hayvanlara yönelik cinsel saldırı suçları bu maddeye dahil edilmemiştir; bu suçlar Hayvanları Koruma Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Hayvanları Koruma Kanunu’nda hayvanların eşit yaşam hakkı, doğal yaşam şartları, sahipsiz ve nesli tükenmekte olan hayvanların korunması gibi temel ilkeler belirlenmiş sahipli ve sahipsiz hayvanlara eşit davranılması gerektiği vurgulanmıştır. Kanun’a göre; hayvanların doğal yaşam alanından uzaklaştırılmaması ve acı çektirilmemesi gerekmektedir. Ev ve süs hayvanı satanların eğitim alması zorunludur. İllerde vali başkanlığında kurulan bu kurullar, hayvan koruma projeleri geliştirerek hayvanların sorunlarına çözüm bulmaktadır. Kanun çerçevesinde hayvanlara acı çektirilmesi, aç ve susuz bırakılması gibi davranışlar yasaktır. Ayrıca, bazı türlerin kesilmesi ve ödül olarak verilmesi de yasaklanmıştır. Kanuna aykırı davranışlar için çeşitli idari para cezaları öngörülürken, cezalar, davranışın türüne ve etkisine göre değişmektedir. Bu mevzuat, hayvanların yaşam kalitesini artırmayı hedeflese de uygulanabilirliği ve etkinliği konusunda çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. Özellikle para cezalarının caydırıcılığının düşük olması, mevzuatın etkinliğini sınırlayan bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Sokak Hayvanları Yasa Teklifi
Son günlerde tartışma konusu olan 5199 sayılı Kanun’da yapılacak değişiklikleri içeren Sokak Hayvanları Yasası, bazı ciddi sorunlar içermektedir. Kanun’da değişiklikler öngören yasa teklifi halen tartışılmaktadır. Kanun’un, sahipsiz hayvanların can güvenliğini ve hayvanlara rahat bir yaşam sağlamada yetersiz kaldığı, bu durumun insanlara da sorun oluşturduğu gerekçesiyle bu teklife başvurulmuştur. Ancak yasanın düzenleniş amacı ve maddeleri toplumda infiale sebep olmuştur.
Sokak hayvanlarını kapsayan yasa tasarısında, bir ay içinde sahiplendirilmemiş köpeklere sonradan adı değiştirilse dahi ötenazi yapılabileceği belirtilmiştir. Bu madde, özellikle vatandaşlar arasında büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Belediye sorumluluğundaki sokak hayvanlarının takip yükü belirtilmiş, ancak gerekli denetim mekanizmaları getirilmemiştir. Ötenazi ile ilgili madde ise şöyle düzenlenmiştir:
“Hayvan bakım evlerinde bulunan hayvanlardan, bir ay içinde sahiplendirilmemiş olanlara ötenazi uygulanır. Sahiplendirilenler, rehabilitasyon işlemleri tamamlandıktan sonra sahibine teslim edilir. Sahipsiz hayvanların barındırılması, sahiplendirilmesi ve ötenazi işlemleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
Ötenazi uygulamasındaki sorumluluk ve denetim, Tarım Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecektir. Belediyelere yapılacak denetimler sonucu kesilen idari para cezaları, yerel yönetimlere gelir olarak kaydedilecektir. Belediye görevlerini yerine getirmezse, valilikler görevi üstlenecektir. Sahipsiz, güçten düşmüş veya tehlike oluşturan hayvanlar, rehabilitasyon süreçleri tamamlanana kadar bakım evlerinde kalacaktır. Bu hayvanların, bakanlıkça oluşturulan veri tabanına kaydedilmesi gerekmektedir.
Ötenazi kavramının sonradan değiştirildiği Kanun çerçevesinde sokak hayvanları sahipsiz olarak tanımlanırken belediyeler bu hayvanların gözetim, kısırlaştırma ve aşılama gibi tıbbi bakımlarından sorumlu tutulmaktadır. Büyükşehir Belediyeleri, hayvan barınaklarını kurmak ve işletmekle yükümlüdür.
Tartışmalı kanun düzenlemesinde; 1’inci maddeye “insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla” ifadesi eklenirken, hayvan bakım evi tanımı, “Bakanlıktan izin alınarak kurulan ve hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği tesis” şeklinde değiştirilmiştir. Kanun’un ilkeleri arasında yer alan “Evcil hayvanlar türüne özgü yaşam şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ilkesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Hayvanların itlaf edilmesi, genellikle zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalıklar) hastalıkların yayılmasını önlemek, halk sağlığını korumak veya vahşi hayvanların kontrol altına alınması gibi nedenlerle yapılmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde hayvan itlafı, yalnızca hastalık kontrolü veya acı çekmeyi önlemek için yapılmaktadır ve her zaman en az acı veren yöntemler tercih edilmektedir. ABD’de de benzer şekilde hayvan refahı yasaları bulunurken hayvan itlafı genellikle hastalık kontrolü veya tehlikeli hayvanların kontrolü amacıyla yapılmaktadır.
Hukuk, toplumda düzenin sağlanması, hak ve özgürlüklerin korunması ve adaletin tesis edilmesi amacıyla oluşturulan kurallar ve normlar bütünüdür. Hukukun varlığı, toplumun her bireyine eşit ve adil bir şekilde muamele edilmesini sağladığı gibi toplumsal infiallerin önlenmesi ve çözülmesinde büyük rol oynamaktadır. Mesele ile ilgili Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri; hayvanların güvenliğini sağlayan yasaların, yeteri kadar kapsam ve cezai yaptırım içermekten uzak olmasıdır. Örneğin hayvanların “fail” olarak görüldüğü bir yasa tasarısında, hayvanların güvenliğini sağlamak mümkün müdür?
Şüphesiz ki sebepsiz yere hayvanları öldürmek doğru bir yöntem değildir. Devletlerin asli görevi, çatısı altında bulunan her canlıyı korumak ve yaşatmaktır. Sokak hayvanlarının popülasyon kontrolü ve bakımı konusunda bilimsel ve teknik destek sağlanmalıdır. Bu konuda uzman görüşleri ve akademik çalışmalarla daha etkili ve sürdürülebilir çözümler üretilmelidir. Ayrıca sokak hayvanları meselesi sebebiyle toplumda ciddi bir kutuplaşma durumu tezahür etmiştir. Bu kutuplaşmanın azaltılması ve yasaların etkin bir şekilde uygulanması için eğitim, diyalog, şeffaf yönetim ve bilimsel destek gibi çözümler önemlidir. Toplumsal infiallerin çözümü, hukukun etkin bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür. Toplumun tüm kesimlerinin katılımı ve işbirliği ile sokak hayvanlarının refahı ve insan-hayvan ilişkilerinin iyileştirilmesi imkânsız değildir.