Tunus’ta Neler Oluyor: Tek Arap Demokrasisinin Sonu mu?

Tunus’un genç demokrasisi kuruluşundan bu yana en büyük sınavlarından birini veriyor. Tunus’ta yargıçlar da yokken demokrasiyi kurtarmak ancak zor ve uzun bir sürecin sonunda mümkün olacak gibi duruyor.

Tunus’ta Neler Oluyor: Tek Arap Demokrasisinin Sonu mu?

25 Temmuz akşam geç saatlerde Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said, Anayasa’nın 80. Maddesine dayanarak ülkede Olağanüstü Hal ilan etti. Aynı açıklamada Said Parlamento’yu askıya aldığını, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdığını ve hükümetin görevine son verdiğini de açıkladı. Bu açıklamalar üzerine mecliste en çok sandalyeye sahip Ennahda partisinin lideri ve Meclis Başkanı Raşid Gannuşi Said’in bu hareketini darbe olarak niteledi. Yönetimdeki teknokrat hükümeti Ennahda ile koalisyonları çerçevesinde destekleyen merkezi-seküler Tunus’un Kalbi (Qalb Tounes) ve aşırı muhafazakâr Onur Bloğu (Itilaf al-Karama) partileri de Said’in kararlarının kanunsuzluğunu şiddetle kınadılar. Bu kınamalara katılan birçok siyaset bilimci ve hukukçu da var.

 

2010-11’de Arap Baharı olarak anılan halk ayaklanmalarının başladığı yerdi Tunus. Aynı zamanda bu baharın yaza döndüğü yani ayaklanmaların önce devrim ardından ise demokratikleşme ile taçlandırıldığı tek ülke olarak anılıyordu. Lakin aynı Tunus aylardır çok sancılı bir ekonomik krizle boğuşuyordu. Son birkaç aydır artan COVID-19 vaka ve ölüm sayıları ile sağlık sistemi tamamen çöktü ve ekonomik krize bir de sağlık krizi eklendi. Aynı zamanda ülkedeki birçok siyasetçi ve bürokrata karşı yıllardır yolsuzluk suçlamaları ve soruşturmalarının da sonu gelmiyor. Ülke bu durumdayken Tunus’ta cumhuriyetin ilanının yıl dönümü olan 25 Temmuz Pazar günü farklı siyasal güçler ve sivil toplum aktörleri büyük bir protesto çağrısı yaptılar. Bu çağrı sosyal medyada ‘yeniden bir devrim’ adında duyuruldu. Pazar günkü protestoların en büyük hedefi mecliste tek başına çoğunluğa sahip olmasa da en çok sandalyeyi elinde bulunduran ve iktidardaki üçlü koalisyonun en büyük ortağı olan İslamcı Ennahda Partisi’ydi.[1] 2010-11 Devriminden bu yanı hep küçük veya büyük ortak olarak iktidar koalisyonlarında bulunan Ennahda hem Tunus’un en güçlü partisi hem de ülkenin içinde bulunduğu kriz dolayısı ile eleştiri oklarının en büyük hedefi. İşte dünkü protestolarda bunun bir sonucu olarak göstericilerin Ennahda’ya karşı olan tepkileri zaman zaman çok şiddetlendi ve birçok ilde Ennahda bürolarına yapılan saldırılar ve parti amblemlerinin sökülmesi ile sonuçlandı.

 

Sokaklar bu halde iken saatler gece yarısına yaklaştığında Cumhurbaşkanı Kais Said 2014 Anayasası’nın 80. Maddesinde ön görülen yetkilere dayanarak 30 gün süresince Olağanüstü Hal ilan ettiğini duyurdu. Fakat Said’in bununla da kalmayıp Meclis’i dondurduğunu, başbakanı görevinden azlettiğini, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdığını ve savcılığa soruşturmalarda başkanlık edeceğini açıkladı. Bu kararlar çoğu uzmana göre anayasanın hükümlerine ters zira 80. madde OHAL ilanı durumunda meclisin açık kalacağını belirtiyor. Bu ve sair sebeplerle Tunus’un en ünlü hukukçularından olan ve devrim sonrası geçiş sürecini yöneten Yüksek Siyasal Reform Komisyonu başkanlığını da yapmış Yaz ben Aşur (Yadh ben Achour) da cumhurbaşkanının kararlarını darbe olarak niteleyenlerden. Öte yandan kendisi de bir anayasa hukukçusu olan Said meclisi feshetme yetkisi olmasa da faaliyetlerini dondurabileceğini savunuyor. Said’in tutumunun anayasanın net bir ihlali olmadığını savunan Rabeh Kraifi gibi bir grup Tunuslu hukukçu da var. Genç yaşlı birçok Tunuslu ise eski bir hukukçu olması sebebiyle Saied’in yasaları yorumlayışına güveniyor.

 

Hukuki tartışmanın ötesinde olayların gelişimine baktığımız vakit ise cumhurbaşkanının meclisin dondurulması ile ilgili yorumunun askeri kuvvetlerce uygulanması tepki çeken bir başka mesele. Meclis Başkanı Raşid Gannuşi gece saatlerinde beraberindeki milletvekilleri eşliğinde Meclis binasına gittiğinde Meclis’i koruyan askerler Gannuşi ve beraberindekilerin Meclis’e girmesine, Meclis’in kapalı olduğuna dair emir aldıklarını gerekçe göstererek izin vermedi. (Bu noktada Tunus yasaları gereğince Meclis’i koruyan askerlerin Cumhurbaşkanlığı Muhafızları –La Garde Présidentielle- olduğunu belirtmekte fayda var.) Gannuşi Meclis önünde bir oturma eylemi başlattı ve destekçilerini yanında davet etti. Bugün sabah saatlerinde Ennahda destekçileri Meclis’e girmeye çalışsa da güvenlik güçleri kendilerine engel oldu. Ennahda ertesi gün ilerleyen saatlerde oturma eylemini sonlandırdı ve destekçilerine evlerine dönmelerini söyledi. Doğrulanmamış diğer bazı kaynaklar ise Başbakan Meşişi’nin de bir süre güvenlik güçleri tarafından alıkoyulduğunu bildiriyor.[2] Bir diğer dikkat çeken iddia ise kararlar sonrası ünlü El Cezire kanalının Tunus ofisinin güvenlik güçlerinin tarafından basılması.[3]

 

Hal böyleyken siyasi partilerin çoğu olağanüstü olarak toplantı kararı aldı ve bir kısmından resmî açıklamalar geldi. En solundan en sağına çok farklı ideolojik konumlardaki partiler ve siyasetçiler Said’in kararlarına karşı tutum almış durumda. Olaylara darbe diyerek ilk karşı çıkanlardan biri 2011-2014 döneminde cumhurbaşkanlığı yapmış olan ve merkezde yer alan Cumhuriyet için Kongre Partisinin lideri Monsef Marzuki. Aşırı solcu diye bilinen İşçi Partisi de darbe tanımlaması yaparak cumhurbaşkanın kararlarına karşı çıktığını ilan etti. Aynı şekilde Ennahda’nın iktidar ortakları Tunus’un Kalbi al-Karama partileri de Said’e karşı pozisyon alanlardan. Demokratik Akım (Ettayyar) partisi önderlerinden Samia Abbu’nun Said’e destek olarak algılayabileceğimiz bir ses kaydı sosyal medyada dolaşsa da partinin resmi Facebook hesabından yapılan açıklamada hadise darbe olarak nitelenmese dahi Said’in kararlarının anayasaya uymadığı açıkça belirtiliyor.

 

Öte yandan Said’in destekçileri de azımsanacak boyutta değil. Dün akşam Tunus’ta devrimin sembolü olan başkent Tunis’in ana caddesi Habib Burgiba caddesine gelen Kais Said’in etrafında halk destek nidaları atarken görünüyor. Kais Said sistem dışı bir siyasetçi. Siyasete 2019 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız aday olarak atıldı ve birçok uzmanı şaşırtan bir şekilde %18 oy alarak ikinci tura kaldı ve Kalb Tunus partisi lideri Nabil Karvi’ye karşı %73’lük bir seçim başarısı elde etti. İşin ilginç tarafı 2. turda Said’i İslamcı Ennahda’dan sosyal demokrat Demokratik Akım (Ettayyar) birçok siyasi parti desteklemişti. İktidara gelirken Said’in en popüler yanları yolsuzluk karşıtı net tutumu ve halk iradesine yaptığı vurguydu. Said’e olan desteğin oranı son anketlerde bayağı düşerek %38 civarına inmiş olsa da, Said anketlerde hala Tunus’ta en çok desteğe sahip olan siyasi figür.[4] İşte Tunusluların hem sosyal medya hem de sokaklarda sevinç nidaları atmasının ardında yatan sebeplerden bir tanesi Said’in bu popülerliği. Nitekim konuştuğum genç Tunusluların bir kısmı da geleceğe dair endişe ve korkularını dile getirseler de Said’in yolsuzluk ve krizlere karşı böyle bir yol izlemesini anlayışla karşıladıklarını ve kendisine yolsuzlukla mücadelede güvendiklerini söylediler. Yine aynı şekilde Meclis önünde Said’in destekçileri ile Ennahda destekçileri arasında yaşanan ufak çaplı çatışmalar ve şiddet olaylarına dair fotoğraflar sosyal medyada ve haber kaynaklarında mevcut. Yani her ne kadar Ennahda en güçlü siyasal parti olsa da Said’e de bugün Tunus’taki en güçlü siyasetçi demek yanlış olmaz.

 

 

Diğer siyasal ve toplumsal figürlere baktığımız vakit, El Chaab (halk) partisinin Said’e destek verdiğini görüyoruz. Mecliste 17 sandalyesi olmasına rağmen son yapılan anketlerde açık ara fark ile 1. çıkan parti gözüken ve mecliste yaptıkları sert muhalefetle dikkat çeken Hür Anayasacı Parti (PDL)’nin lideri Abir Musi ise sessizliğini 26 Temmuz akşamı bozdu. Musi, Said’in kararlarının arkasında Ennahda önderliğinde yazılan çok muğlak bir anayasanın yattığını söyledi ve Ennahda’nın karşıtı bir pozisyon aldı. Tunus siyasetinin en kritik aktörlerden bir tanesi de 2013-14 siyasi krizi sırasında yeni anayasanın kabulünde ve demokrasinin kurtarılmasında anahtar ve arabulucu rol oynayan Nobel ödüllü Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT). Sendikanın Genel Sekreter Yardımcısı, Said’in kararlarının çoğunun anayasaya uygun olduğunu söylerken ve sendikanın resmî açıklamasında anayasaya uyum ve demokrasinin devamının elzem olduğu da vurgulandı.

Peki şimdi ne olacak? Bu kararlar bir darbe ve demokrasinin sonu mu? Birçok siyaset bilimciye göre ne kadar toplumsal desteği arkasına alırsa alsın darbe darbedir. Böyle bir yorumla Said’in anayasal yetkilerini aşan kararlar alması bir çeşit kurumsal darbe olarak okunabilir. Fakat özellikle son krizle hükumete olan desteği oldukça düşen ve özellikle Ennahda karşıtlığı gittikçe artan bir Tunus halkı da var. Bu sebeple birçok Tunuslu Said’in halkın isteğini -anayasayı ve demokrasiyi askıya alarak da olsa- yerine getirdiğini düşünüyor. Said OHAL’in 30 gün süreceğini ilan etmiş olsa da anayasal olarak onun bu süreyi uzatmasına engel olabilecek tek bir kurum bulunuyor: Anayasa Mahkemesi. Fakat 2014 anayasası tarafından kurulması öngörülen mahkeme, siyasal aktörler arasındaki uyuşmazlıklar dolayısı ile yedi yıldır hala kurulamadı. Hal böyle olunca OHAL’in süresini uzatıp uzatmamak cumhurbaşkanının insafına kalmış durumda.

 

Başbakan Hişem Meşişi, Said’in kararlarının hedeflerinden biri olan yeni bir hükümetin kurulmasını kabul ettiğini açıklasa da Ennahda ve Gannuşi’nin direnişi halen sürüyor. Said’i desteklesin desteklemesin birçok siyasal aktör kendisine bundan sonra ne olacağı konusunda bir yol haritası ilan etmesi çağrısında bulundu. Geri adım atmayan yapısı ile bilinen Said’in ise Ennahda ve diğer partiler ile ne derece bir uzlaşı arayacağı muallakta. Kısacası, Tunus’un genç demokrasisi kuruluşundan bu yana en büyük sınavlarından birini veriyor. Tunus’ta yargıçlar da yokken demokrasiyi kurtarmak ancak zor ve uzun bir sürecin sonunda mümkün olacak gibi duruyor.

__

[1] Her ne kadar 2016’daki genel kongrelerinde Ennahda siyasal İslam’ı arkada bırakarak Müslüman demokratlar olduklarını ilan etmiş olsa da bugün Tunus’ta hem kendileri dahil birçok siyasal aktör hem de halk tarafından İslamcı bir hareket olarak görüldükleri için İslamcı sıfatını bu yazıda kullanmayı tercih ettim.

[2] https://www.middleeasteye.net/fr/actu-et-enquetes/tunisie-kais-saied-article80-constitution-ennahdha-ghannouchi-parlement-manifestations-coup-etat?fbclid=IwAR2NdXKFNdsTNnBUE-a_kY7hLo35paGCckEWsMmabGDghK8nHazSVQw0xsY

[3] https://www.aljazeera.com/news/2021/7/26/tunisia-police-storm-al-jazeera-office-in-tunis

[4] http://kapitalis.com/tunisie/2021/07/01/kais-saied-et-abir-moussi-continuent-de-caracoler-en-tete-des-sondages/

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.