Türkiye Bir Yol Arıyormuş
31 Mart seçim sonuçları Türkiye’nin gerçekten de bir yol aradığını göstermiş oldu. Hem de öngördüğümden daha arzulu ve daha kuvvetli bir şekilde. CHP’nin senelerden sonra memleketin en çok oy alan partisi olması, Türkiye’nin CHP vasıtasıyla bir yola girmeye niyet ettiğini gösteriyor. En azından şimdilik, en azından bir süreliğine…
İki hafta önce Perspektif’te yayımlanan son yazımda bir kısım muhalif kanaat erbabının 2023 seçimlerinden sonra kapıldığı karamsarlığa ve yaydıkları ümitsizliğe karşı, “Türkiye’nin ruhunu tek adam rejimine teslim etmediğini”, “ümitsiz ve karamsar olmamak için elde yeterli sebep” olduğunu, işaretlerin “Türkiye’nin bir yol aradığını” gösterdiğini savunmuştum. 31 Mart seçim sonuçları Türkiye’nin gerçekten de bir yol aradığını göstermiş oldu. Hem de öngördüğümden daha arzulu ve daha kuvvetli bir şekilde. CHP’nin senelerden sonra memleketin en çok oy alan partisi olması, Türkiye’nin CHP vasıtasıyla bir yola girmeye niyet ettiğini gösteriyor. En azından şimdilik, en azından bir süreliğine…
Öngörülen
Türkiye’nin bir yol aradığını gösteren en belirgin işaret, seçmenlerin 2019 seçimlerinde ortaya çıkıp adım adım genişleyen muhalefet ittifakını 2023 yenilgisine rağmen sürdürmek eğiliminde olmasıydı. 2023 seçimlerinde gelen büyük yenilginin ardından muhalefet ittifakını oluşturan partilerin liderleri alınan yenilginin sorumluluğunu almak yerine dar mevzilerine çekilirken, muhalefet seçmeni bir arada kalmak, makulde buluşmak eğiliminde olduğunu göstermişti.
2023 seçimlerini takip eden birkaç ayda olanlar 31 Mart’ta muhalefet seçmenlerinin önemlice bir kısmının CHP adayları etrafında toplanacağını, İYİ Parti’nin ve 6’lı Masa’nın üç küçük partisinin silineceğini, DEM Parti’nin metropollerdeki seçmenininse ‘kalbine ve aklına kulak vereceğini’ gösteriyordu. Nitekim, bütün bu öngörülenler oldu ve muhalefet seçmeni pek çok yerde kolektif bir sağduyu gösterip CHP adayları etrafında ortaklaştı. Metropollerde DEM Parti seçmenleri ve pek çok şehirde de İYİ Parti seçmenleri öngörüldüğü biçimde CHP adaylarına oy verdi ve 31 Mart’taki netice ortaya çıktı. Özetle, 2017-2018’den beri mevcut olup 2023 seçimlerindeki büyük hayal kırıklığına rağmen etrafta kalmaya devam eden işaretler 31 Mart’ta ortaya çıkan sonucu öngörülebilir kılıyordu.
Öngörülmeyen
İşaretleri vardı, Türkiye’nin bir yol aradığı öngörülebiliyordu ancak 31 Mart’ta CHP’yi Türkiye’nin en büyük partisi yapan, Türkiye’yi CHP eliyle bir yola sokan, daha ziyade öngörülmeyen bir faktör oldu: AK Parti seçmeninin kayda değer bir kısmının sandığa gitmemesi. YRP’nin AK Parti’den küçümsenemeyecek oranda oy alması da etkili oldu elbette ancak CHP’nin öngörülemeyen yerlerde belediye başkanlıklarını kazanmasının, kazanması beklenen yerleri ise öngörülmeyen farklarla kazanmasının ardındaki esas faktör AK Parti seçmeninin sandıktan uzak durması oldu. 31 Mart’ta çıkacak sonuçlardan ümitsiz görünen muhalif yorumcuların beklediğinin aksine, muhalif seçmenden ziyade AK Parti seçmeni sandıktan uzak durdu. Bu durum, Türkiye’nin bir yol arayışına AK Parti seçmeninin de katılmaya karar verdiğini gösteriyor, kendi bildiğince ve kendi usulünce elbette.
Öngörülmeyen AK Parti seçmeni boykotu biraz görünmez kıldı, lakin 31 Mart’ta bir öngörülen daha gerçekleşti. Gerek aday seçimlerinde yapılan tercihlerden gerekse de kötü belediyecilik deneyimlerden olsa gerek, CHP İzmir gibi ‘kalelerinde’ rakiplerine eskiden attığı kadar bile fark atamadı.
Olmayan ve Olan
Kısmen de olsa öngörülen YRP başarısı ve öngörülmeyen AK Parti ‘boykotu’ 31 Mart seçimlerinde bir de olmayan bir şeye işaret ediyor: Bloklar arası geçiş. Henüz çok erken, detaylı ve daha güvenilir bir analiz için tek tek sandık sonuçlarına da bakmak gerekir ancak seçim sonuçları oransal olarak olduğu gibi mutlak sayılar üzerinden okunduğunda şurası ortada: 2023’te Cumhur İttifakı’na oy veren seçmenlerden CHP’ye ve muhalefet partilerine geçiş çok olmamış.
Bu hal, iktidarın ve bilhassa da AK Parti’nin aldığı seçim yenilgisinden çok hoşnut olanlara ortada o kadar da coşacak bir durum olmadığını gösteriyor. Kürt şehirlerindekilerin haricindeki muhalefet seçmenlerinin CHP bayrağı altında toplanmış olmasına karşın muhalefet dışından CHP bayrağı altına pek kimsenin gelmemesi birbirine iki zıt şeye birden işaret ediyor: Önümüzdeki dönemde AK Parti son dönemde ‘gidenlerini’ ve sandığa gitmeyenlerini toparlayabilir, buna mukabil CHP de daha da genişleyebilir. Özetle, bir sonraki seçim 2028’de olacaksa eğer, AK Parti’nin toparlanmak, CHP’ninse yüzde 40’a çıkabilmesi için zaman var.
Üç Ders
Seçmen ne mesaj verdi sorusunun cevabını işin erbabına bırakıp seçimlerden çıkan derslerle bitireyim. 31 Mart seçimlerinden üç önemli ders çıkarılabilir görünüyor. Derslerin ilki iktidara, ikincisi muhalefete yakın olanlara, sonuncusu da CHP’ye. Seçimler, iktidara yakın olanların bir zamandır kapıldığı “bize bir şey olmaz”, muhalefete yakın olanların da artık mazoşistçe sevdiği “bizden bir şey olmaz” fikirlerinin temelsizliğini gösterdi. 31 Mart’la beraber, “yüzde 70-yüzde 30 dengesi değişmez” tespiti ve bu tespitten yapılan “iktidara mahkûmuz” ve “ağzımızla kuş tutsak iktidar olamayız” çıkarımları biraz açığa düşmüş oldu.
Son ders de CHP’ye. Seçimler CHP’ye bir zamandır etrafında dolaştığı bir imkânın o kadar da erişilemez olmadığını göstermiş oldu. Seçim sonuçları sekülerleri, milliyetçileri, muhafazakârları ve Kürtleri ortak bir Türkiye fikri etrafında buluşturmanın ham bir hayalden ibaret olmadığını gösteriyor. Seçmenin biraz kendiliğinden, bizzat inisiyatif alarak attığı bu ilk adım, CHP’ye bir zamandır etrafında dolaştığı “CHP’yi herkesin evi yapmak” niyetini gerçekleştirebilmek için daha cesur olunabileceğini göstermiş olsa gerek.
Birbirinden önemli üç ders.