Üç Ay Sonra

Reform Ensitüsü’nün araştırması, 31 Mart’ta oluşan ve Türkiye siyasetinde deprem yaratan siyasi tablonun kalıcı olduğunu, yaşanan siyasi depremin seçimlerin yerel seçimler olmasıyla ilgili olmadığını ve seçmenin iktidarı değiştirme arzu ve eğiliminde olduğunu, CHP’yi iktidar adayı olarak gördüğünü gösteriyor. Ne var ki, aynı seçmen, CHP’nin hükümet etme ehliyeti hakkında soru işaretleri taşıyor.

Reform Enstitüsü’nün “yerel seçimlerin üzerinden üç ay geçtikten sonra siyasi tablo ne alemde” sorusunu yanıtlamak için yaptığı araştırma önemli sonuçlara, başta CHP olmak üzere siyasi aktörlerce ciddiye alınması gereken eğilimlere ve ihtimallere işaret ediyor. Sonuçlar kabaca şunlar: 31 Mart’ta çok büyük bir seçmen hareketliliği olmuş; Cumhur İttifakı sadece sandığa gitmeyen seçmenleri yüzünden değil, 2 milyondan fazla seçmeninin CHP adaylarına oy vermesi yüzünden büyük bir bozguna uğramış; CHP’nin kaydettiği büyük seçim başarısı CHP’nin kalelerinden değil, başka şehirlerden gelen oylarla gerçekleşmiş; İYİ Parti çözülmüş, 6’lı Masa buharlaşmış; ‘bölgede’ herkes kaybetmiş. Eğilimlerse şunlar: CHP birinci, AK Parti ikinci parti olmaya devam ediyor; CHP seçmenlerde giderek daha az kaygı ve öfke uyandırıp siyasetin yeni merkez partisi oluyor; CHP seçmende heyecan ve güven uyandırmakta başarılı olamıyor ve ülkenin gönül rahatlığıyla teslim edilebileceği parti olarak görülmüyor. Detaylara gelince…

 

31 Mart Depremi

 

Kırmızıya boyanan Türkiye haritasından, CHP’nin 400 beldede seçimleri kazanıp 1977’den sonra ilk kez birinci parti olmasından belliydi belli olmasına ancak Reform Enstitüsü araştırması 31 Mart’ta yaşanan depremin görünenden de büyük olduğunu gösteriyor. 2024 yerel seçimlerinde yapılan tercihlerle 2023’te yapılan tercihlerin karşılaştırılması, 10 milyon kadar seçmenin sadece dokuz ay içinde tercihlerini değiştirdiğini ve büyük bir seçmen hareketliliğinin yaşandığını gösteriyor. Keza veriler, yaşanan bu büyük hareketliliğin önceki seçimlerde olduğu ya da Erdoğan ve Cumhur İttifakı siyasetçilerinin iddia ettiği gibi ittifaklar içi bir hareketlilik olmadığını, başta Cumhur İttifakı’ndan CHP’ye olmak üzere, ittifaklar dışına da büyük bir oy kayması gerçekleştiğini gösteriyor. Cumhur İttifakı partileri CHP’ye, YRP’ye ve sandığa gitmeyen protestoculara büyük sayılarda seçmen kaybederken, diğer partilerden ve yeni seçmenlerden çok az oy alabilmiş, CHP ise 2023’te kendisine oy veren seçmenlerin yüzde 82’sinin oyunu yeniden alırken, 2023’te İYİ Parti’ye oy veren 1,5 milyon, AK Parti’ye oy veren 1,4 milyon, DEM Parti’ye oy veren 950 bin ve MHP’ye oy veren 780 bin seçmen 2024 yerel seçiminde CHP’ye oy vermiş. 

 

31 Mart’ta seçmenin her taraftan CHP’ye oy yağdırdığını gösteren veriler beri taraftan CHP’nin kendi seçmenini heyecanlandırmakta pek de başarılı olamadığına işaret ediyor. Görünen öncelikle şu: 2023’te CHP’ye oy vermiş seçmenlerin yüzde 18’i 31 Mart’ta CHP adaylarına oy vermemiş. Bunun kadar önemli bir başka bulgu da şu: CHP, araştırmanın CHP hinterlandı olarak tanımladığı CHP kalelerinde büyük bir oy artışı kaydedememiş. 2023’ten 2024’e CHP’nin Türkiye genelindeki oyları yüzde 25’ten yüzde 37’ye çıkarken, diğer deyişle, CHP Türkiye genelinde oylarını yüzde 40 kadar artırırken, CHP hinterlandında CHP oyu yüzde 31,1’den yüzde 35,3’e çıkmış. Bu bölgede CHP limitlerine ulaşmışsa ayrı bir mevzu ama bu olmamışsa söz konusu veri ikili bir duruma işaret ediyor: CHP, hinterlandındaki seçmeninde büyük ilgi uyandırmıyor ve lakin 31 Mart’ta gelen büyük başarıdan sonra CHP bu bölgede daha da büyüyebilir. Öte yandan, araştırmanın CHP-rekabetçi ve CHP-yükselen olarak tanımladığı iki bölgede ise CHP oyları büyük artış göstermiş. CHP başarısının bu asimetrik dağılımı önemli bir vaziyete işaret ediyor: CHP’li olmayan seçmenler CHP’nin kazanabilir göründüğü şehir ve beldelerde CHP’ye oy vermek eğiliminde olmuş. Diğer deyişle, CHP, hinterlandındaki seçmenini heyecanlandıramazken, CHP-rekabetçi ve CHP-yükselen bölgelerinde iktidardan kurtulma ya da CHP’ye kazandırma arzusu büyük ve canlı olmuş. 

 

31 Mart’taki deprem Cumhur İttifakı partilerini de sarsmakla beraber büyük yıkım İYİ Parti saflarında olmuş. 2023’te İYİ Parti’ye oy veren her 100 seçmenden sadece 22’si 2024’te de İYİ Parti’yi tercih etmiş görünüyor. 2023’ün 100 İYİ Parti seçmeninin 29’u 31 Mart’ta CHP’ye, 11’i Cumhur İttifakı partilerine, 10’u diğer partilere oy verirken, 20’si de sandığa gitmemiş. Depremden DEM Parti de nasibini almış. 2023’ün DEM Parti (YSP) seçmenlerinin yarısı 31 Mart’ta da partilerinin adaylarına oy verirken, 100 DEM seçmeninin 20’si CHP’ye oy vermiş, 23’ü ise sandığa gitmemeyi tercih etmiş. DEM Parti’yi ilgilendiren bir diğer veri de araştırmanın DEM hinterlandı olarak tanımladığı ‘bölgede’ alınan sonuçlar. Kısaca aktarmak gerekirse bölgede herkes kaybetmiş görünüyor. 2023’te DEM hinterlandında kullanılabilecek her 100 oyun 43’ü DEM Parti’ye, 23’ü Cumhur İttifakı partilerine, beşi CHP’ye giderken, 2024’te bu bölgede kullanılabilecek her 100 oyun 34’ü DEM Parti’ye, 17’si Cumhur İttifakı partilerine, 2,5’i CHP’ye gitmiş. ‘Bölgede’ herkes kaybederken protestocular, biraz da YRP kazanmış. 2023’te 100 seçmenden 22’si oy kullanmazken, 2024’te 100 seçmenden 35’i oy kullanmamış.

 

Bu Pazar Seçim Olsa?

 

Araştırmanın “Bu Pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevaplar 2024’te tercihlerini değiştiren seçmenlerin eski ‘adreslerine’ dönmediğini, 31 Mart’ta oluşan tablonun kalıcı olduğunu gösteriyor. Veriler, bugün seçim olsa, CHP’nin yüzde 30, AK Parti’nin yüzde 25,6, DEM Parti’nin yüzde 6,2, MHP’nin yüzde 5,1, YRP’nin yüzde 4,2, İYİ Parti’nin yüzde 3,4, Zafer Partisi’nin yüzde 2,6 oy alabileceğini, seçmenin yüzde 20 kadarının kararsız olduğunu ya da oy kullanmayacağını gösteriyor. Diğer deyişle, bugün seçim olsa CHP yine açık ara AK Parti’nin önünde birinci parti olacak ve AK Parti + MHP oylarıyla CHP’nin oyları birbirine yakın olacak görünüyor. Bu sonuçlar, 31 Mart’ta oluşan siyasi tablonun arızi olmadığını, seçimlerin yerel seçimler olmasından ötürü bu sonuçların alınmadığını, seçmenin genel seçim eğilimlerinin yerel seçimde ortaya çıkanlarla benzer olduğunu, bugün seçim olsa CHP’nin birinci parti olmaya devam edeceğini gösteriyor. 

 

“Bu Pazar seçim olsa” sonuçları ‘kalıcı olanın’ sadece CHP ve AK Parti + MHP oy oranları olmadığını gösteriyor. Sonuçlar, İYİ Parti’nin 31 Mart’takine benzer bir sonuç alacağını, diğer deyişle bu partinin toparlanamadığını ve toparlanmasının zor olduğunu, İYİ Parti’den uzaklaşanların yeni yerlerinde kalmaya devam ettiğini anlatıyor. Aynı sonuçlar 6’lı Masa’nın ömrünün de bir seçimlik olduğunu, 6’lı Masa’nın, CHP ve kısmen İYİ Parti hariç, dört partisinin anketlerde görünmez olmaya başladığını gösteriyor. Seçmen 6’lı Masa’yı CHP’de kurmuş, CHP’yi müttefiksiz ittifak partisi kılmış görünüyor. 

 

Bu Pazar seçim olsa verileriyle 2023’te yapılan tercihler verisi karşılaştırıldığında da önemli işaretler var. Evvela görünen şu: Bugün seçim olsa, CHP 2023’te aldığı oyların 31 Mart’ta muhafaza ettiğinden daha fazlasını muhafaza edecek görünüyor. 2023’te CHP’ye oy verip de 31 Mart’ta vermeyen bir miktar seçmenin bugün seçim olsa CHP’ye oy vereceği anlaşılıyor. Buna mukabil, AK Parti ve MHP’den CHP’ye geçenler de yerinde kalmaya niyetli görünüyor. 2023’te AK Parti’ye oy veren her 100 seçmenden dokuzu, MHP’ye oy veren her 100 seçmendense 15’i bugün seçim olsa CHP’ye oy verecek ya da CHP’de kalacak görünüyor. İYİ Parti’de durum daha da belirgin. 2023’te bu partiye oy vermiş her 100 seçmenden 35’i bugün CHP’ye oy verme eğiliminde. 

 

CHP’ye giden oylarını geri getirebilmek konusunda en başarılı parti DEM Parti olacak görünüyor. 2023’te DEM’e oy veren her 100 seçmenden 65’i bu seçimde yine DEM’e oy vermeye hazırlanıyor. 2023’te DEM’e oy veren her 100 seçmenden 20’si 31 Mart’ta CHP’ye oy vermişken, bugün seçim olsa sadece 12’si CHP’ye oy verecek görünüyor. Bu da şuna işaret ediyor olsa gerek: 31 Mart seçimlerinin yerel seçimler olması en fazla DEM Parti seçmeni için önemli olmuş. Yerel seçimlerde CHP’ye oy veren DEM seçmenlerinin önemli sayılabilecek bir kısmı genel seçimde ‘partilerine’ dönmeye hazır görünüyor. 

 

CHP: Destek Çok, Heyecan ve Güven Az

 

“Bu Pazar seçim olsa” verileri seçmenin iktidardan uzaklaşma ve CHP’yi birinci parti yapma eğiliminin devam ettiğini gösteriyor göstermesine; lakin, başka veriler seçmenin bu eğilimle uyumsuz, bir vadede bu eğilimin zayıflamasıyla neticelenebilecek duygu ve kanaatlere sahip olduğunu gösteriyor. Araştırmanın CHP’ye dair seçmen duyguları ve kanaatleriyle ilgili verileri, seçmenin CHP’ye eskisi kadar uzak olmadığını ancak CHP’nin ülkeyi yönetme kapasitesi hakkında da emin olamadığını gösteriyor.

 

“CHP öfke, kaygı, heyecan ve güven duygularını ne kadar uyandırıyor” ve “ne kadar uzak bulunuyor” sorularına verilen yanıtların gösterdikleri şunlar: Evvela, CHP seçmenin uzak bulduğu bir parti değil. 100 seçmenden 37’si kendisini CHP’ye uzak hissederken, 63’ü CHP’ye uzak hissetmiyor. Bu dağılım CHP’nin Türkiye’nin yeni merkez partisi olma yolunda olduğunu, bir dönem AK Parti’nin oynadığı Türkiye’nin yeni merkez partisi olma rolünü CHP’nin oynamaya aday olduğunu, en azından bu türden bir politik-psikolojik zeminin olduğunu gösteriyor. Keza, CHP’ye duyulan öfkenin ve CHP’den duyulan kaygının seviyesi de aynı şeye, CHP’nin Türkiye’nin yeni merkez partisi olabileceğine işaret ediyor. 100 seçmenden sadece 17’si CHP’ye öfke duyarken, yine sadece 25’i CHP’den kaygı duyuyor. Ne var ki, uzaklık, öfke ve kaygı duygularının seviyesi CHP’nin Türkiye’nin yeni merkez partisi olabileceğini gösterirken, CHP’den duyulan umut, heyecan ve güvenle CHP’nin ülkeyi yönetme kapasitesiyle ilgili sorulara verilen cevaplar, seçmenin CHP’yi iktidar yapma ya da iktidara yakıştırma eğiliminin o kadar kuvvetli olmadığını gösteriyor. Veriler, öfke ve kaygı uyandırmayan CHP’nin heyecan ve güven de uyandırmadığını, en azından bu duyguları uyandırmakta epey zorlandığını gösteriyor. CHP her 100 seçmenden sadece 26’sında heyecan, 30’unda güven ve 35’inde umut duygularını uyandırıyor. Diğer deyişle, seçmen birinci parti yaptığı CHP’den o kadar heyecanlanmıyor ve CHP seçmende güven uyandırmakta çok başarılı değil. 

 

Bundan da önemlisi CHP icraat kapasitesine ilişkin tereddütleri giderebilmiş görünmüyor. “Hangi icraat alanlarında AK Parti, hangilerinde CHP daha iyi yönetir” sorularına verilen yanıtlar seçmenin dış politika, ulusal güvenlik, altyapı ve ulaşım ve sağlık gibi ‘ağır’ icraat alanlarında AK Parti’nin CHP’den daha iyi yöneteceği fikrinde olduğunu, buna mukabil mülteciler, eğitim, kültür sanat, hukuk ve adalet ve ekonomi gibi alanlarda ise CHP’nin daha iyi yöneteceği kanaatini taşıdığını gösteriyor. Diğer deyişle, seçmenler ağır sayılabilecek icraat alanlarından bir tek ekonomide CHP’yi AK Parti’den daha ehil buluyor. Bu tablo, seçmenin CHP’yi birinci parti yapma eğiliminde olmakla beraber, CHP’nin yönetim ve icraat kapasitesine ilişkin tereddütleri olduğunu gösteriyor. 

 

Sonuçlar ve eğilimler bunlar. Araştırma, 31 Mart’ta oluşan ve Türkiye siyasetinde deprem yaratan siyasi tablonun kalıcı olduğunu, yaşanan siyasi depremin seçimlerin yerel seçimler olmasıyla ilgili olmadığını ve seçmenin iktidarı değiştirme arzu ve eğiliminde olduğunu, CHP’yi iktidar adayı olarak gördüğünü gösteriyor. Ne var ki, aynı seçmen, CHP’nin hükümet etme ehliyeti hakkında soru işaretleri taşıyor. 

 

Türkiye siyasetine “iktidar değişsin” arzusu ve perspektifiyle bakanlar açısından araştırma verileri, 31 Mart tablosunun kalıcı olması, elbette ümit verici. Ne var ki, kalıcı görünen başka bir şey daha var ve bu ikincisi insanın tadını kaçırıyor. Kalıcı olan ikinci şey CHP’nin siyaset yapma tarzı ve CHP’nin ağır icraat alanlarında o kadar da ehil bulunmamasının ardında galiba bu değişmeyen siyaset yapma tarzı var. CHP yeni yönetimiyle beraber, özellikle de seçimden sonra, yerinde söylemsel değişiklikler yapmış ve önemli jestler geliştirmiş olmakla beraber, etkili muhalefet etmeyi nafile bir aktivizm sanmak eğiliminden uzaklaşmış değil. Seçmenin pek iyi bilip, bizzat tecrübe ettiği sıkıntıları iyi hazırlanılmamış, üzerine çok düşünülmemiş mitingler ve yaratıcı olduğu sanılan eylemler vasıtasıyla bir kez daha seçmene anlatmayı esas alan Kılıçdaroğlu tarzı bir aktivizm CHP siyasetinin esası olmaya devam ediyor. Oysa araştırmanın ağır icraat alanlarıyla ilgili kanaatler kısmı da gösteriyor ki, seçmenin CHP’den esas olarak beklediği Türkiye’yi yönetebileceğini ispatlayacak fikirlere, önerilere, kadrolara sahip olduğunu göstermek. 

 

CHP fikir, öneri ve kadro takviyesi yaparak ağır icraat alanlarındaki ehliyetine ilişkin tereddütleri azaltabilirse bugün itibarıyla kalıcılaşmış görünen 31 Mart sonrası siyasi tablo seçimlere kadar değişmeyebilir ve CHP biraz geç olacak ama 50 sene sonra da olsa yeniden hükümet kurabilir.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.