Ukrayna ve Yemen’in Kader Ortaklığı
Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin enerji piyasalarındaki gücü, ABD dışındaki güçleri siyasi denklemine eklemesi ve Yemen gibi ulusal güvenlik konularını öncelemesi son birkaç haftada uluslararası siyasetin açıkça gördüğü bir politika oldu. O nedenle Rusya’nın Ukrayna politikası, Yemen savaşında atılacak adımları ve ABD’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni Yemen’de bir barış sürecine çekmesini etkileyecek.
- BETÜL DOĞAN AKKAŞ
- 26 Mart 2022

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan uluslararası kaos ve belirsizlik her gün yeni bir ön kabulü yıkarak, savaşın fiziki sınırlarının ötesinde sonuçlara gebe olduğunu gösteriyor. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin (KİK) bu savaştaki tutumu birkaç nedenle sürecin hem Ortadoğu ayağını anlamaya yardımcı olabilir hem de krizin başka bölgelerdeki yansımalarının nasıl bir artçı etki ile tekrar AB’nin ve ABD’nin küresel rolünü etkilediğini gösterebilir.
Diplomatik Tepkiler
İlk olarak Körfez Arap ülkelerinin işgale karşı diplomatik tutumlarına bakalım. Katar Emiri Şeyh Tamim işgalin ilk günlerinden bu yana bir telefon diplomasisi yürütüyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yle Emir Tamim arasında geçen görüşmede Emir, tarafların temkinli adımlar atarak sivillerin güvenliğini gözetmelerini tavsiye etti. Zelenski bu görüşmeden memnuniyet duyduğunu ve liderlerle görüşmelerinin devam edeceğini twitter hesabından duyurdu. Benzer şekilde Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarıyla görüşen Katar Dışişleri Bakanı, tarafları diyaloğa çağırdı ve BM sözleşmesine uyacaklarını söyledi. Kuveyt de Katar gibi işgal başladıktan hemen sonra Dışişleri Bakanlığı sitesinden yaptığı bir duyuruyla kategorik olan başka bir ülkeye güç kullanımını reddetti ve Ukrayna’nın bağımsızlığına saygı duyulması çağrısı yaptı.
Suudi Arabistan’ın BM temsilcisi Abdulaziz Alateek, KİK adına BM Genel Kurulu’nda söz alarak, askeri gerginliklerin sonuçlarının sivillere zarar verdiğini söyledi. Veliaht Prens Muhammed bin Salman, Putin’le yaptığı telefon görüşmesinde taraflar arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını ifade etti. BAE Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanlığı da Suudi Arabistan’a benzer şekilde Rusya’nın müdahalesini bir işgal olarak tanımlamadan hatta Rusya’dan bahsetmeden, Ukrayna’da yaşanan gelişmelerde sağduyu çağrısı yaptı. BAE aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin 25 Şubat’ta Rusya’yı Ukrayna’yı işgaline karşı kınayan karar tasarısı oylamasında Hindistan ve Çin’le beraber oy vermedi. Yaptıkları açıklamada taraflar arası diyaloğun açık kalması ve diplomasinin öne çıkması için böyle bir tutum sergilediklerini söylediler. Akabinde BAE Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed al-Nahyan Rusya’yı ziyaret edeceğini açıkladı ama gezisi birkaç hafta ertelendi ve 17 Mart’ta gerçekleşti.
Umman 25 Ocak’ta henüz Ukrayna işgal edilmeden önce Ukrayna’da yaşanan krizin insani unsurlara zarar vermemesi uyarısında bulundu ve sonra Sultan Haysam gelişmeleri endişeyle izlediklerini ve tarafların BM sözleşmesine uygun olarak diplomasi ve barışa odaklanmalarının önemini vurguladı. Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el-Halife ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le 15 Mart’ta bir telefon görüşmesi yaparak ‘Ukrayna’daki sorunlara diplomatik bir çözüm getirmenin öneminden’ bahsetti.
Görüldüğü gibi KİK ülkeleri, ilk günlerden itibaren Ukrayna’ya destek olan Kuveyt ve Katar da dahil, işgalle ilgili dikkatli bir dil kullandılar ve süreci Rusya-Ukrayna krizi olarak tanımladılar. Hem Katar hem BAE, Rusya’yı ziyaret ederek Dışişleri Bakanı ile görüştüler. Suudi Arabistan söylemsel olarak daha az görünür konumda ve Rusya’ya bir ziyarette bulunmadı. Bu durum, bölgedeki başka krizlerde olduğu gibi BAE ve Katar’ın daha aktif bir profil çizeceği ama Suudi Arabistan’ın BAE’yle benzer bir tutumu, daha sessiz bir diplomasi ile yürüteceği imajını oluşturdu.
Enerji
Enerji politikaları, KİK ülkelerinin savaş sürecinde ve sonrasındaki tutumlarını görmek adına oldukça önemli bir faktör. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, ekonomisi doğal kaynaklara dayalı ülkeler olarak KİK’in enerji piyasasındaki rolüne etki eder mi sorusuna bakılabilir. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Putin’le yaptığı telefon görüşmesinde Rusya’nın da dahil olduğu OPEC+ bünyesinde petrol fiyatlarının ve üretiminin dengede kalması için mutabakatlarına tabi olacaklarını söyledi. Rusya gibi dünya enerjisi için önemli konumdaki bir ülkenin yaptırımlar neticesinde sistemin dışına itilmesi yalnızca Rusya’nın değil, pazarda ortak hareket ettiği Suudi Arabistan gibi üreticilerin de seçimlerini belirleyecek. Benzer şekilde doğal gaz üretiminde Rusya ve Katar, Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu bünyesinde büyük üreticiler olarak karar mekanizmasında yer alıyorlar.
Putin, enerji piyasalarında Rusya’yı zor durumda bırakacak bir karar alınmaması için Katar, BAE ve Suudi Arabistan’la iletişime geçti. Katar daha önce ABD ve AB’den gelen talep üzerine Rusya’dan gaz temininde bir sorun çıkması ihtimaline karşın yardımcı olacağını ve bütünüyle Rusya’nın yerini almasının ne üretim manasında ne sistemin yapısı nedeniyle mümkün olduğunu söylemişti. Suudi Arabistan, petrolün siyasallaşmasını ve krizlerden etkilenen yapısının tetiklenmesini önlemek için temkinli olacaklarını ve OPEC+’nın kararlarına uyacaklarını açıklayarak, Rusya’ya karşı topyekûn bir enerji hamlesi başlatmayacaklarını vurguladı. KİK ülkelerinin Ukrayna krizindeki enerji politikalarını gözeterek, genel manada küresel güç kutupları olan Çin-ABD ve Rusya arasında temkinli davrandıklarını ve enerji kaynaklarının fiyatları ve temini noktasında ayrıca dikkat ettiklerini, bu nedenle zor bir dengeyi yürütme çabası içinde olduklarını söyleyebiliriz.
Körfez-İçi Siyasi Farklılıkların İzdüşümü
Rusya’nın Körfez ülkeleriyle askeri ve ticari bağları var, fakat stratejik ortaklık seviyesinde bir yakınlıkları yok. Temelde gıda, değerli madenler ve rafine petrol KİK ülkelerinin Rusya’yla öne çıkan ithalat kalemleri. Suudi Arabistan, Katar, BAE ve Umman, Rusya’dan 2019 yılında 117 milyon dolarlık arpa ve buğday aldılar. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan, Bahreyn, Umman ve BAE, Rusya’dan sanayide kullanılmak üzere mineral, metal ve rafine petrol ithal ediyorlar. KİK ülkelerinin Rusya’dan sonra tahıl temin ettikleri bir diğer ülke Ukrayna. Bu nedenle gıda güvenliğinde oldukça dışa bağımlı olan KİK ülkelerinin de dünyanın genelinde olduğu gibi, Rusya ve Ukrayna’ya alternatif tedarikçiler bulmaları gerekiyor.
Geçtiğimiz Ağustos ayında, Suudi Arabistan ve Rusya bir askeri iş birliği anlaşması imzaladı. Anlaşmanın detayları basınla paylaşılmadı fakat Suudi Arabistan’ın en büyük askeri ortağı ve güvenlik partneri ABD’ye karşı bu anlaşmayı yapmış olması sembolik bir tutum olarak yorumlandı. Muhammed Bin Salman’ın 2015’ten bu yana Rusya’nın Suriye’ye girmesiyle beraber, Rusya ile bir ilişkide olduğu ve belli konularda uzlaşı sağladıkları biliniyordu. ABD yönetiminin Yemen’de Suudi Arabistan’ı ve BAE’yi desteklememesi yahut son dönemde desteğin azalması, Rusya’yı devreye sokarak bir denge politikası ve iş birliklerini çeşitlendirme hamlesi olarak yorumlanabilir. Hem Rusya’nın Suriye’ye girmesi askeri olarak Suudi Arabistan-Türkiye-Katar üçlüsünün gücünü zorladı hem de Muhammed Bin Salman 2015’te Yemen’e askeri müdahale başlattıktan sonra İran’la mücadelenin ana noktası olarak Yemen’i belirledi. O nedenle Veliaht Prens, Suudi Arabistan’ın sadece DAEŞ’le mücadele için Suriye’de olduğunu söyledi.
Benzer şekilde, Yemen savaşının başlamasıyla BAE’nin askeri odağı Suriye’den kaydı ve zaten kısıtlı olan rolü azaldı. Suudi Arabistan’dan farklı olarak, Emirlikler, Rusya ile Suriye’de seküler bir yönetim olması ve İslami grupların zayıflatılması noktasında aynı duruşu sergiliyor. Diğer bir deyişle, BAE’nin siyasal İslami gruplarla savaşı, Rusya ile Ortadoğu’daki en büyük ortak noktalarından biri. Buna ek olarak Ukrayna’nın işgalinden sonra BAE’nin BM Güvenlik Konseyi’nde oy kullanmaması üzerine, BAE’li siyaset bilimci Abdülhalik Abdulla, Emirliklerin milli çıkarları ilgilendiren konularda karar verirken, ABD’den ya da başka bir Batılı devletten yeşil ışık beklemeyeceklerini söyledi: “Eğer BAE’nin Rusya’ya karşı tutumu ABD’yi rahatsız ediyorsa, buna alışması gerekiyor”. BAE Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan’ın Diplomasi Danışmanı Enver Gargaş da taraf tutmanın yalnızca şiddeti ve kaybı artıracağını, tarafların diyalog halinde olmasını savunduklarını açıkladı. BAE ve Suudi Arabistan’ın Rusya’ya belirsizlikler içinde destek oluşturan bu tutumlarına ek olarak, Rusya BM Güvenlik Konseyi’nde 28 Şubat’ta Husilere karşı silah ambargosunun yenilenmesini kararını veto etmeyerek, iki devletin zor durumda olduğu Yemen çıkmazında onlara destek oldu.
Ukrayna ve Yemen’in Kader Ortaklığı
Katar’ın hem Ukrayna hem Rusya ile görüşmesi, hatta Antalya Diplomasi Forumu’nda Türkiye’nin öncülüğünü yaptığı müzakere sürecinde yer alması, her iki tarafla benzer mesafelerde bir mekik diplomasisi çabasına işaret ediyor. Katar’ın dış politikasında belirlediği uzlaştırıcı unsur olma doktrini düşünüldüğünde bu şaşırtıcı bir durum değil. Öte yandan, Suudi Arabistan ve BAE’nin Suriye’deki tutumlarının bir izdüşümü olarak, Ukrayna’nın işgalinde de Yemen’den kazanan olarak çıkmayı önceledikleri ve politikalarının güncel halinin ‘Yemen’de bize destek olanlara arka çıkma’ olarak belirlendiğini söylemek abartı olmaz.
Bu nedenle, KİK’in Rusya ve Ukrayna’ya karşı tutumunu bölgesel politikaların bir izdüşümü olarak okumak mümkün. Fakat bunun da ötesinde, KİK ülkeleri askeri mühimmat temini ve güvenlik iş birlikleri noktasında temel olarak ABD ile ortak olsalar da küresel manada dış politika tutumlarına Çin, Hindistan ve Rusya gibi unsurları da eklediklerini bu savaştaki tutumlarıyla bir kez daha gösterdiler. KİK’in enerji piyasalarındaki gücü, ABD dışındaki güçleri siyasi denklemine eklemesi ve Yemen gibi ulusal güvenlik konularını öncelemesi son birkaç haftada uluslararası siyasetin açıkça gördüğü bir politika oldu. O nedenle Rusya’nın Ukrayna politikası, Yemen savaşında atılacak adımları ve ABD’nin Suudi Arabistan ve BAE’yi Yemen’de bir barış sürecine çekmesini etkileyecek.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

BETÜL DOĞAN AKKAŞ
