Ya Covid-19 Bağışıklığı Kalıcı Değilse?
Covid-19’a bağışıklığın ne kadar süreceğini bilmiyoruz ve salgının beşinci ayında bunu bilmenin bir yolu yok. Ömür boyuysa, atlatan her hasta patojenin yayılmasına karşı sipere kalıcı olarak eklenecek. Ama bağışıklık diğer koronavirüslerinde olduğu gibi kısa sürüyorsa Covid-19 her kış ortaya çıkan, yüksek ölüm oranına sahip bir mevsimsel şiddetli grip olarak hayatımıza girebilir.
Manhattan’da bulunan Columbia Üniversitesi araştırmacıları 2016 güzünden başlayıp 2018’e kadar 191 çocuk, öğretmen ve acil servis çalışanından burun sürüntüsü toplayıp, hapşırdıkları veya boğaz kuruluğu yaşadıkları anları kaydetmelerini istedi. Amaçları yaygın solunum yolu virüsleri ile semptomlarının bir haritasını çıkararak, iyileşen insanların bunlara ne kadar süre bağışık kaldıklarını tespit etmekti.
Araştırma, her yıl yaygın görülen ama sadece soğuk algınlığına neden oldukları için pek dikkat çekmeyen HKU1, NL63, OC42 ve C229E adındaki dört virüsü kapsıyordu. Ancak şimdi aynı geniş aileden olan yeni koronavirüsü SARS-CoV-2 dünyayı tecrit altında tutuyorken, bu hafif virüslerle ilgili bilgiler pandeminin nasıl gelişeceği konusunda bize ipuçları sağlıyor.
Columbia araştırmacılarının bir ön raporda söyledikleri kaygı uyandırıcı. Bulgularına göre, insanlar aynı koronavirüsüne sık sık, hatta aynı yıl içerisinde ve bazen birden fazla defa yakalandı. Bir buçuk yıllık süre zarfında bir düzine gönüllü aynı virüs için yapılan testlerde iki veya üç defa pozitif çıktı. Örneklerin birinde ise pozitif sonuçlar arasında sadece dört hafta vardı.
Bu bulgu, iyileşenlerin ömür boyu bağışıklık kazanabildiği kızamık veya su çiçeği gibi enfeksiyonlardan belirgin şekilde farklılık gösteriyor.
Doktora sonrası araştırmacısı Marta Galanti ile birlikte araştırmayı yürüten Jeffrey Shaman, koronavirüsleri için “bağışıklığın çabuk geçiyor gibi göründüğünü” söylüyor.
Covid-19’un benzer bir eğilim izleyip izlemeyeceği bilinmiyor ama Columbia sonuçları pandemiyle ilgili kamusal tartışmaların çoğunun yanlış yönlendirici olabileceğini gösteriyor. “Zirve noktasını geçmek” ve iyileşenler için “bağışıklık pasaportu” gibi sözler duyuyoruz. Aynı zamanda enfeksiyonun bilinenden daha yaygın olduğu ve bizimle virüsün yayılmasının durması için gereken yüksek bağışık nüfus seviyeleri arasında sadece katlanılabilir bir toplam ölüm vakası olduğu yönünde bir umut var.
Tüm bunlar bağışıklığın uzun ömürlü olduğunu varsayıyor ama ya geçiciyse?
Maryland Üniversitesinde bu virüs ailesini çalışan Matthew Frieman, “Herkese söylüyorum, kimse bana inanmıyor ama gerçek şu ki, koronavirüslerini geçiriyor olsak bile her kış onlara yakalanıyoruz.” diyor. Bu da çoğu insan önceden onlara karşı antikor geliştirmiş olsa da virüslere tekrar yakalanıyor demek. “Bizi enfeksiyondan korumayan şeyin virüste veya antikorlarda meydana gelen değişimlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını gerçekten bilmiyoruz.” diye ekliyor.
Kritik Faktör
Şu anda pandemi aşamasındayız. Bu, insanların tamamen savunmasız olduğu yeni bir virüsün gezegen çapında yüksek bir hızla yayıldığı dönem. Ve insanlık hâlâ virüs için el değmemiş toprak: 26 Nisan rakamlarına göre, yaklaşık üç milyon kayıtlı vaka veya gezegendeki 2.500 insanda biri hastalığa yakalanmıştı. (Gerçek enfekte insan sayısı hiç kuşkusuz daha yüksek olsa bile yine de muhtemelen nüfusun sadece küçük bir kısmı.) Dünya Sağlık Örgütü Batı Pasifik Bölge Direktörü Takeshi Kasai yakın zamanda, aşı bulunana kadar dünyanın “yeni bir yaşam biçimi” bulması gerektiği uyarısında bulundu.
Daha da önemlisi, sosyal mesafe veya uçuşların durdurulması gibi değişimler kaderimizin en büyük faktörü olmayabilir. İnsanların virüse bağışıklık kazanıp kazanmayacağı ve bağışıklığın ne kadar süreceği hastalığın nihai bilançosunu belirleyecek.
Erken bulgular enfeksiyona karşı en azından geçici bir korumaya işaret ediyor. Çin’de Aralık’ta ilk vakalar duyurulduktan sonra kesin kanıtlanmış bir yeniden yakalanma vakası yaşanmadı. Güney Kore gibi yerlerde bazı insanlar ikinci kez pozitif çıksa da, bunun nedeni test hataları veya virüsün vücutta daha uzun süre durması olabilir.
Stanford Üniversitesi araştırmacılarından Mark Davis, “Enfekte olup hayatta kalan birçok insan var ve bunlar aramızda dolaşıyor. Yeniden yakalanmış veya başkalarına bulaştırıyor görünmüyorlar” diyor. John Hopkins vaka izleme platformuna göre, 26 Nisan itibarıyla 800.000’den fazla insan hastalığı atlattı.
Çinli araştırmacılar da makak maymunlarının yeni koronavirüsüne ikinci kez maruz kalmaya dirençli olup olmadığını doğrudan test etti. Maymunlara virüsü bulaştırdılar, dört hafta sonra iyileştiklerinde tekrar bulaştırmayı denediler. İkinci defada maymunlar semptom geliştirmedi ve araştırmacılar boğazlarında virüse rastlamadı.
Ama bu bağışıklığın ne kadar süreceğini bilmiyoruz ve salgının beşinci ayında bunu bilmenin bir yolu yok. Ömür boyuysa, atlatan her hasta patojenin yayılmasına karşı sipere kalıcı olarak eklenecek. Ama bağışıklık diğer koronavirüslerinde olduğu gibi kısa sürüyorsa Covid-19 her kış ortaya çıkan, yüksek ölüm oranına sahip bir mevsimsel şiddetli grip olarak hayatımıza girebilir.
Pandeminin son bilgisayar modelleri bağışıklık süresinin kilit, belki de hayatî bir faktör olacağını gösteriyor. Harvard Üniversitesinde hazırlanıp Science dergisinde yayımlanan bir model, Covid-19 virüsünün mevsimsel hâle gelebileceğini; her yıl veya iki yılda bir kış aylarında ortaya çıkabileceğini gösteriyor.
Harvard araştırma grubu farklı senaryoları test ettikten sonra kaç insanın ileriki yıllarda Covid-19’a yakalanacağına ilişkin projeksiyonlarının “en çok bağışık nüfusun genişliğine, bağışıklığın geçici olup olmadığına, geçiciyse hangi oranda kaybolduğuna” bağımlı olduğu sonucuna vardı. Başka bir deyişle, salgının gidişatını tahmin etmek için gerekli olan en kritik faktörü hiçbir şekilde bilmiyoruz.
Mevsimsel Virüs
Birçok diğer insan koronavirüsü hafif geçtiği için her yıl yeni aşı geliştirmek için yakından izlenen ve genetik olarak incelenen şekil değiştiren bir virüs olan grip kadar ilgi görmediler. Ama mesela yaygın koronavirüslerinin bağışıklık sistemini alt edecek şekilde mutasyon geçirip geçirmediği veya bağışıklığın bu kadar kısa sürmesinin başka nedenleri mi olduğu bile bilinmiyor.
Güney Afrika’daki Western Cape Üniversitesi’nde virolog olan ve sahadaki bilimsel raporları izleyen Burtram Fielding, “koronavirüsü için küresel bir izleme yok” diyor. “Soğuk algınlığı ABD’ye her yıl 20 milyar dolar maliyet çıkarsa da, bu virüsler öldürmüyor ve öldürmeyen şeyler için gözetleme programı yok.”
Savunma Bakanlığı’nın fonladığı, Shaman’ın başkanlık ettiği Manhattan’daki Global Virome Project bir istisna. Proje şehirde dolaşan yaygın enfeksiyonları canlı izlemek amacıyla solunum yolu virüslerini tespit etmek üzere kurulmuştu.
Araştırmanın bir bulgusu da aynı koronavirüsüne iki kez yakalananların ikinci seferde daha az semptom göstermediğiydi. Aksine bazı insanlar hiç semptom göstermezken, diğerleri iki veya üç defa şiddetli soğuk algınlığı geçiriyordu. Shaman, enfeksiyon şiddetinin aile içinde benzer olup genetik bir temele işaret ettiğini söylüyor.
Asıl soru, yaygın soğuk algınlığı virüsleri karşısındaki bu geçici, kısa ömürlü direncin Covid-19 bağlamında ne anlama geldiği. Bu hastalığın soğuk algınlığının ölümcül bir versiyonuna dönüşüp sürekli ortalıkta dolaşma ve her yıl nüfusun yüzde 10 veya 20’sine bulaşıp bunların da yüzde birini öldürmeye devam etme şansı var mı? Varsa mevcut dünya nüfus artış oranını onda bir oranında düşürebilecek bir vebaya dönüşebilir.
Bazı bilim insanları bu soruyu düşünülemeyecek kadar karamsar buluyor. Shaman da, Covid-19’un nasıl davranacağı konusunda tahminde bulunmak istemedi. Bir emailde “Temelde çözemediğimiz bazı sorular var. İnsanlar virüse sadece bir kez mi yakalanabiliyor? Yoksa tekrarlı enfeksiyonları ne kadar sık göreceğiz? Son olarak, tekrar eden bu enfeksiyonlar daha hafif mi, aynı şiddette mi yoksa daha şiddetli geçecek?” diye yazmıştı.
Bağışıklık Anketleri
Bu soruları yanıtlamak amacıyla yapılan büyük çalışmalar sürüyor. Almanya nüfusundaki virüse karşı antikorları araştırma planları yaparken, Kuzey Amerika’da Major League Baseball (Büyük Beyzbol Ligi) bünyesindeki 10.000 oyuncu ve diğer çalışanlar araştırma için iğne ile kan numunesi veriyor. Nisan’da ABD Ulusal Sağlık Kurumları 10.000 insandan kan örneği alacağı söylenen COVID-19 Pandemi Serum Numune Çalışmasını başlattı.
Bu bağışıklık araştırmaları insanların kanındaki antikorları kontrol ederek, semptomsuz veya hafif geçirenler dahil kaç insanın virüse maruz kaldığını belirleyebilecek.
Araştırmacılar ayrıca Covid-19 vakalarının kanlarını didik didik ederek bağışıklık tepkilerinin nitelik ve yoğunluğunu ölçüp, insanların ne kadar hasta olduğuyla bir bağlantı olup olmadığını tespit etmeye çalışacak. Davis, “Şu anda koronavirüsüyle görüyoruz ki, bağışıklık izleme ihtiyacı var çünkü bazı insanlar hiçbir şey yokmuş gibi atlatırken bazıları da ölüyor.” diyor. “Bu ciddi bir fark ve gerçekte kimse nedenini bilmiyor.”
Bağışıklık sistemimizin daha önce hiç görmediğimiz mikroplara karşı farklı müdahale mekanizmaları var. B hücrelerinin ürettiği antikorlar virüsü kaplayarak hücrelere bulaşmasını engelliyor. T hücreleri ise bağışıklık tepkisini düzenliyor veya enfekte hücreleri yok ediyor. Enfeksiyon geçince iki hücre tipinin uzun süreli “hafıza” versiyonları oluşuyor.
Covid-19 ne tür bir bağışıklık hafızasına neden olacak? Harvard Üniversitesi’nde genetikçi olan Stephen Elledge hastalığın şiddetinin onu sıradan soğuk algınlığından farklı bir kategoriye sokabileceğini belirtiyor. “Bir hafta soğuk algınlığı yaşayabilirsiniz ama üç haftalık bir azapta kıvranıyorsanız bu size daha uzun süreli bir hafıza verebilir.” diye ekliyor.
İpuçlarını, Covid-19’dan bile daha ölümcül olan bir solunum yolları enfeksiyonu olan 2002-2003 SARS salgınından alabiliriz. SARS salgınından altı yıl sonra Pekin’deki doktorlar hayatta kalanlar arasında bağışıklık tepkisi avına çıktı. Antikor veya uzun ömürlü B hafıza hücreleri bulamadılar ama T hafıza hücrelerine rastladılar.
Doktorlar 8.000 vakadan sonra SARS salgınını durdurmayı başardığı için kimsenin ikinci kez yakalanma şansı olmadı ama bu T hücreleri devam eden bir bağışıklığın işareti olabilirdi. Daha sonra fareler üzerinde test edilen bir aşı çalışması bilim insanları onlara tekrar SARS bulaştırmaya çalıştığında T hafıza hücrelerinin, hayvanları en şiddetli etkilerden koruduğunu tespit etti.
Maryland Üniversitesi’nden Frieman’a göre koronavirüslere yönelik bağışıklık tepkisindeki tüm bu muğlaklığın salgının ne zaman, nasıl sona ereceğini tahmin etme şansının çok düşük olduğu anlamına geliyor. “Bunun ne zaman biteceğini bilmiyorum ve kim biliyorum diyorsa ne dediğinin farkında değildir.” diye ekliyor.
Bu yazı 27 Nisan 2020 tarihinde MIT Technology Review sitesinde yayımlanmış olup, Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.