Yeni İnfaz Kanunu Düzenlemesi
Toplumsal düzenin yürütülmesinde en temel unsurlardan birisi, bağımsız adalet sisteminin varlığıdır. Adalet kavramı ile toplumsal birlik-beraberlik ve güven duygusu arasında simbiyotik bir bağ vardır. Dolayısıyla bir devletin bekası ve birlik-beraberlik içerisinde yaşayan toplumun istikbali adına her şeyden önce adaletin doğru inşa edilmesi gerekmektedir.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Esenyurt’taki bir tekel bayisinde meydana gelen silahlı saldırının görüntüleri ve devam eden günlerde yaşanan benzer minvaldeki saldırı ve yaralama olayları, toplumda büyük bir infiale sebep olurken toplumsal güvenlik zaaflarının hangi noktada olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. İstanbul başta olmak üzere özellikle nüfusun yoğun olduğu büyükşehirlerde artış gösteren suç oranları, sığınmacı sorununun yanında yeni bir tehlike dalgası yaratacak boyuta ulaşmıştır.
Politik kutuplaşma, ekonomik kriz, sığınmacı sorunu, kira fiyatlarındaki artışlar sebebiyle ev sahibi ile kiracı arasında yaşanan gerilimler, bitmek tükenmek bilmeyen kadına yönelik şiddet vakaları, televizyon ve sosyal medya platformlarında yer alan suç içeriklerinin görünürlüğü, bireysel silahlanma ve organize suç örgütleri faaliyetlerinin denetimsizliği vb. örnekler, son günlerde yükselişe geçen suç olaylarının temellerini oluştururken toplumsal birlik-beraberliğin korunduğu barış zeminiyle iç güvenlik ve huzur ortamını tehdit etmektedir.
Bu tehdit ortamının dayandığı çeşitli temel değişkenlerin en başında da ceza yasalarının yaptırım gücü gelmektedir. Bu anlamda, mevcut suç dengesini minimize edecek en etkili unsur olan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK), yaptırım gücünün artırıldığı bir düzenlemeyle yeniden gözden geçirilmesi, toplumsal beklentilere karşılık verecek bir ihtiyaç arz etmektedir. Zira son zamanlarda ortaya çıkan suç tablosu, meselenin ne kadar ciddi bir boyut taşıdığını da gözler önüne sermektedir.
Umut Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2022 yılında Türkiye’de sadece medyaya yansıyan 3.984 silahlı şiddet olayı yaşanmış; bu olaylarda 2.278 kişi hayatını kaybederken 4.231 kişi ise yaralanmıştır. Aynı çalışmanın istatiksel verilerine göre 2023 yılının ilk 7 ayında Türkiye’de1.938 silahlı şiddet olayı medyaya yansımış; bu olaylarda 1.200 kişi hayatını kaybederken, 1.960 kişi de yaralanmıştır.
Araştırmaya göre silahlı şiddet olaylarında 1.653 silah kullanılırken, bunların 397’sinde uzun namlulu silah, 1.187’sinde tabanca, 60’ında beylik silah, 285’inde bıçak ve benzeri kesici aletler kullanılmıştır.
Suç oranlarındaki artış korkutucu bir boyuta ulaşırken hazırlanan yeni infaz kanunu düzenlemesi ise tartışmaları beraberinde getirmiştir. 7. Yargı Paketi kapsamında 14 Temmuz 2023 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edilen yeni infaz düzenlemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla birlikte yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren yeni infaz düzenlemesiyle COVID-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılmalarına 5 yıl ya da daha az süre kalanların yeniden cezaevine dönme durumu ortadan kalkarken, kalan süreleri ise denetimli serbestlik altında infaz edebilecektir.
31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve cezasının belirli bir süresini bu kurumlarda tamamlayan hükümlüler, iyi halli olmak şartıyla 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna geçebilecekken; bu hükümlüler, cezalarının süresine göre en az 3 ay açık ceza infaz kurumunda kalmak koşuluyla 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilecektir. Ayrıca 31 Temmuz itibarıyla denetimli serbestlikte olup da izinli sayılanların yükümlülükleri kalkarken, bu kişiler ancak yeniden suç işledikleri takdirde tekrar cezaevine alınacaktır. COVID-19 izninde olan ve bu düzenleme ile denetimli serbestliğe ayrılanların tamamının yükümlülükleri devam edecektir.
Yeni infaz düzenlemesinden TCK’nın 2. Kitap 4. Kısım 4., 5., 6. ve 7. bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına dahil olan suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar haricindeki herkes faydalanabilecektir. Dolayısıyla çocuk istismarı, hırsızlık, kaçakçılık ve her türlü şiddet failleri bu düzenlemeden yararlanabilecektir.
Peki suç oranlarının bu kadar yükseldiği ve yükselmeye devam ettiği bu günlerde istismarcı, hırsız ya da şiddet failine özgürlük tanıyan böyle bir düzenlemeye imza atmak ne kadar doğrudur?
İnfaz yasaları ve genel af kapsamında yapılan düzenlemeler, toplumsal güvenlik ve huzur ortamının inşasındaki temel dinamiklerden birisini oluşturduğundan esasında siyasal değil, sosyal bir çerçeveye sahiptir. Bu anlamda siyasal iktidar, yeni infaz düzenlemesi kapsamında tezahür eden tartışmaları kulak ardı etmeden yükselişte olan suç oranlarının doğuracağı toplumsal tehditleri düşünmelidir.
Adalet ve Toplumsal Güven
Güven duygusu, toplumsal birlik ve beraberliğin ruhunu oluşturan temellerden birisidir. Güven duygusunun olmadığı ortamda, kaos hâkimiyet bulmaktadır. Siyasal iktidarın öncelik vermesi gereken icralardan birisi, iç güvenlik politikalarının hedefini oluşturan toplumsal güven ortamının inşasıdır.
Toplumsal güven duygusunun mayasını adalet oluşturmaktadır. Adalet toplumun oksijen kaynağıdır. Demokrasi ve barışın gelişimi, adalet anlayışının gelişimiyle paraleldir. Dolayısıyla demokratik bir hukuk devleti tahayyül eden modern bir toplum yaratabilmek, adalet kavramının o toplumda gördüğü karşılığa eşdeğer bir durum teşkil etmektedir. Tüm bu düzenin olmazsa olmaz hükmünde, bağımsız ve doğru işleyen bir adalet sistemi mevcuttur.
Bağımsız yargı tartışmaları, toplumsal tartışma yaratan kararlar minvalinde anayasal bir gerçeklik taşımasına rağmen Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutukluluğunun halen devam etmesi ve gazeteci Barış Pehlivan’ın mesleğini icra ettiği için cezaevine geri dönmesi gibi örneklerin yanında yeni adaletsizlikler yaratan bu infaz düzenlemesiyle toplumun adalet arayışı sonlanmak yerine tam tersi istikametle genişlemeye devam etmektedir.
Yasa yapıcıların, yasaları uygulayanların, yargı üyeleri ve toplumdaki her vatandaşın adil olması gerekmektedir. Adaletli olmak her şeyden öte bir vatandaşlık meselesidir. Adalet duygusunun yitirildiği durumlarda birey ile devlet arasındaki güven bağı da zayıflamaktadır. Toplumsal düzenin yürütülmesinde en temel unsurlardan birisi, bağımsız adalet sisteminin varlığıdır. Adalet kavramı ile toplumsal birlik beraberlik ve güven duygusu arasında simbiyotik bir bağ vardır. Dolayısıyla bir devletin bekası ve birlik-beraberlik içerisinde yaşayan toplumun istikbali adına her şeyden önce adaletin doğru inşa edilmesi gerekmektedir.