Yükseköğrenimde Metaverse Faktörü
Teknolojik gelişmelerle hayatın neredeyse her alanına nüfuz eden dijital araçlar ticaret, güvenlik, eğlence ve eğitim olmak üzere birçok alandaki faaliyeti çevrimiçi olarak yapmaya olanak sağladı. Böylesi bir dönemde üniversitelerin Metaverse’ün sağlayacağı avantajları kullanmaları kamu ve özel sektör işbirliği ile mümkün.
Metaverse (Türkçe anlamıyla sanal evren), artırılmış ve sanal gerçeklik cihazları aracılığıyla kalıcı üç-boyutlu sanal ortamları destekleyen, internetin varsayımsal bir yinelemesi olarak tanımlanmaktadır. Web 3.0 teknolojisiyle ilişkilendirilen, üç boyutlu ve deneyimsel sanal dünyalar kümesi olarak nitelendirilen ve “kurgusal evren” olarak da bilinen Metaverse kavramına olan ilginin Facebook’un 2021’in Ekim ayında “Meta” ismini almasıyla arttığı söylenebilir.
Metaverse kavramı ilk olarak Neal Stephenson’ın 1992 yılında yayımlanan bilimkurgu romanı Snow Crash’te kullanılmıştır. Dilimize Sibel Hacıoğlu tarafından kazandırılan roman, Parazit ismiyle 2016 yılında yayımlanmıştır. Stephenson, romanında insanları avatar denilen bir yazılımın parçası olarak nitelendirerek yaşamı bilgisayar ürünü bir evrende resmetmekteydi. Stephenson’ın 1992’de sunduğu Metaverse tanımı günümüzdeki Metaverse tanımıyla önemli oranda uyuşuyor.
Dijitalleşen Dünya, Metaverse ve Yükseköğrenim
Metaverse, en basit anlamıyla bir avatarla simgelenen kullanıcıların sosyalleşebileceği, eğitim alabileceği, alışveriş yapabileceği, ticari faaliyetler yürütebileceği ve eğlenebileceği sanal bir dünya olarak ifade ediliyor. Metaverse nesnelerin interneti (internet of things) ve blockchain gibi teknolojilerin bir parçası veya tamamlayıcısı olarak da nitelendirilmektedir. Son yıllarda sanal gerçeklik (virtual reality) ve artırılmış gerçeklik (augmented reality) teknolojileri kullanılarak oluşturulan sanal konser alanları ve alışveriş merkezlerine olan ilginin giderek arttığı gözlemlenmekte.
2019 yılının sonlarında patlak veren ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan COVID-19 pandemisinin tetiklemesiyle dijital platformlara duyulan ihtiyaç zorunlu bir biçimde arttı. Eğitim ve ticaret gibi birçok alanda faaliyetlerin çevrimiçi olarak yürütülmesi ile dijitalleşmenin insan hayatında giderek artan bir öneme sahip olduğunu gözlemlemek de mümkün hale geldi.
Günümüz dünyasında Metaverse’ün güvenlik, eğlence, hukuk, turizm, seyahat, tıp ve eğitim gibi alanlarda bilgilere daha geniş ve artırılmış bir şekilde erişim imkânı sunduğu biliniyor. Bazı protesto hareketlerinin dijital platformlarda organize edildiği, firmaların yeni ürünlerini sosyal medyadaki influencer’lar üzerinden tanıttıkları ve veri aktarım hızının ciddi ölçüde arttığı bir döneme denk gelen günümüz dünyasının, internetin yerini alacağı iddia edilen Metaverse ile daha farklı gelişmelere gebe olduğunu tahmin etmek zor değil.
Böylesi bir atmosferde, yükseköğrenim alanında özellikle COVID-19 pandemisi sonrası yaşanan gelişmeler, dijitalleşmenin oynadığı kritik rolü gözler önüne serdi. Henüz kullanımı sınırlı da olsa, eşzamanlı olarak kullanılabilen artırılmış gerçeklik uygulamalarının mekândan bağımsızlığın sunduğu imkânlar ile yükseköğrenim pratiklerine farklı bir boyut getirdiği biliniyor.
Yapılan eğitimlerde, eğiticinin öğrencilerin tartışmasını destekleyen bir rehber görevi üstlendiği ve öğrencilerin daha aktif olduğu bilinen Metaverse, Standford Üniversitesi gibi köklü üniversiteler tarafından yabancı dil ve tıp dallarında kullanılmaya başlandı. Bu şekilde farklı ülkelerden öğrencilerin daha fazla etkileşim içeren bir ortamda eğitim alabilme imkânına sahip olduğu biliniyor. 2021 yılında ABD’deki Morehouse College tarafından Zoom’dan daha üstün bir eğitim deneyimi fırsatı sunan uzaktan öğrenme modeline yönelik bir dijital kampüs (Digital Twin) kurulduğu biliniyor. Digital Twin teknolojisi sayesinde öğrenciler sınıf ortamı için tehlikeli, karmaşık veya pahalı olabilecek görevleri öğrenebilme kabiliyeti kazanıyor. Bir araştırmaya göre, Metaverse’teki eğitimler, yüz yüze sınıflara göre dört kat daha hızlı ilerliyor ve bu şekilde öğrencilerin öğrendikleri bilgilerle 3,75 kat daha fazla duygusal bağ kurmuş oldukları ifade ediliyor.
Metaverse ve Türkiye’de Yükseköğrenim
Ülkemizde kullanıcıların günde ortalama 8 saatini internette geçirdikleri ve nüfusun yaklaşık yüzde 80’inin sosyal medyayı aktif olarak kullandığı biliniyor. 2022 verilerine göre, nüfusun yüzde 87,7’si internet erişimine sahip. Blockchain, kripto para ve NFT gibi kavramlara olan aşinalığımız günden güne artsa da Metaverse’ün başta eğitim olmak üzere çeşitli alanlardaki kullanımı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de çok yeni bir gelişme.
Bilindiği üzere Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Metaverse Platformu”nun kullanıma sunulduğunu açıklamış ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Meta Ofisi’ne mobil cihaz uygulaması üzerinden avatar oluşturularak ulaşılabileceğini belirtmişti.
Bürokrasi ve siyaset aktörlerinin gündemine yeni girmeye başlayan Metaverse, sınırlı da olsa üniversiteler bazında da ilgi görmeye başladı. Metaverse ortamının yükseköğrenimde kullanımının ilk örneklerinden biri Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin 2021 yılında hayata geçirmiş olduğu eğitimi Metaverse dünyasına taşıması olarak görülebilir. Avatarlar eşliğinde ve sanal gerçeklik gözlükleri ile tasarlanan sanal okul projesi sayesinde derslerin fiziksel gerçekliğe en yakın ortamda yapılabildiği ifade ediliyor.
Metaverse’ün yükseköğrenimde kullanılmasının bir diğer uygulaması ise Ekim 2022’de Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından gerçekleştirildi. Öğrenciler, Starverse olarak adlandırılan ve içinde bir müze, kütüphane ve çeşitli sosyalleşme alanları barındıran Metaverse kampüsünde ders işleme imkânı buldular.
Sanal kampüslerde eğitim çalışmaları yanında, üniversitelerin Metaverse teknolojisine yönelik dersleri müfredatlarına eklemeye başladıkları da biliniyor. Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Sanat Eğitimi Bölümü müfredatına “NFT’ye giriş” dersini ekledi.
Kişiselleştirilmiş öğrenme fırsatları ve gerçekçi tasarlanmış öğrenme alanları ile Metaverse’ün yükseköğrenime önemli katkılar sunacağı söylenebilir. Öğrenciler, sanal sınıflarda kendilerini daha rahat hissedebilecekleri, kendi hızlarında öğrenme imkânına sahip ve bununla birlikte daha fazla etkileşimi mümkün kılan bir ortamda eğitim görebilir.
Teknolojik gelişmelerle hayatın neredeyse her alanına nüfuz eden dijital araçlar, ticaret, güvenlik, eğlence ve eğitim olmak üzere birçok alandaki faaliyeti çevrimiçi olarak yapmaya olanak sağladı. Böylesi bir dönemde üniversitelerin Metaverse’ün sağlayacağı avantajları kullanmaları kamu ve özel sektör işbirliği ile mümkün. Gerekli olan teknolojik altyapının hazırlanması, veri güvenliğine yönelik yasal ve kurumsal düzenlemelere gidilmesi ve internetin maliyetinin düşürülmesi atılacak önemli adımlar arasında.