Yurttaş Gazeteciliği Üzerine
COVID-19 salgını gibi küresel krizlerin dijital haber kaynaklarına duyulan ihtiyacı artırdığı biliniyor. Bu anlamda sosyal medya platformlarının yalnızca bilgi almak için değil bilgiyi yaymak için daha yoğun bir biçimde kullanılmasının yurttaş gazeteciliğini yaygın hale getirdiği söylenebilir.
- BEGÜM BURAK
- 13 Eylül 2023

Yurttaş gazeteciliği (citizen journalism) kavramı, son yıllarda özellikle medya söylemi ve siyasal iletişim alanında çalışanların araştırmalarını yoğunlaştırdıkları güncel konulardan biri. 1990’lı yıllarda ABD’de ortaya çıkan ve yaygınlaşan yurttaş gazeteciliği kavramı ülkemiz özelinde oldukça yeni bir olgu olarak nitelenebilir. ABD’deki medya aktörlerinin büyük bir bölümü, 1970’lerin sonuna kadar iktidara karşı kamu yararı ilkesine göre habercilik yaparken, 1980’li yıllar itibarıyla bu durumun değiştiği bilinmektedir. Bu bağlamda, 1990’lı yıllarda haber yapımının yeniden tanımlanması ve kamu çıkarının odak noktaya konulması ile birlikte, gazeteciliğin temelinde yalnızca haberi üreten gazetecilerin değil halkın da etkin hale gelmesinin hedeflendiği söylenebilir. Bu gelişmeler yurttaş gazeteciliğinin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan faktörlerin başında gelmektedir.
1990’larda ABD’de ortaya çıkan yurttaş gazeteciliğinin yaygınlaşmasında, Amerikan siyasetinin içinde bulunduğu durum, medya sektöründeki dönüşüm ve teknolojik gelişmeler gibi unsurların etkili olduğu bilinmektedir. Kimilerine göre, Kennedy suikastını amatör kamerayla çeken Abraham Zapruder yurttaş gazeteciliğinin öncüsü olarak kabul edilse de kavramın doğuşu 1988 yılında yapılan ABD başkanlık seçimi süreci ile ilişkilendirilir.
2000 yılında Güney Kore’de kurulan OhmyNews sitesi, yurttaş gazeteciliğinin ilk örneklerinden biri olarak görülebilir. OhmyNews sitesi “OhmyNews her yurttaşı muhabir yapar” sloganıyla ortaya çıkmıştır. Dünya Ticaret Örgütü Zirvesi protestolarının haberleştirilmesinde başat rol oynayan, küresel kapitalizm karşıtı olarak nitelenen Indymedia Hareketi de önemli bir diğer örnektir.
Yurttaş Gazeteciliği Nedir?
Yurttaş gazeteciliği kavramının, akademisyen Jay Rose’un 1999 yılında kaleme aldığı “What Are Journalists For?” (Gazeteciler Ne İçindir?) adlı eseriyle birlikte yaygınlık kazandığı söylenebilir. Yurttaş gazeteciliği, üç ana unsur etrafında tanımlanmaktadır. Bunlar, haber toplamada yurttaş bilgisine başvurmak; habere konu olan konunun ya da problemin yurttaş lehine sonuçlanmasına dek geçen süre zarfında takipçi bir şekilde haber yapmayı sürdürmek ve gerektiğinde yurttaşı haberin yapım sürecine aktif bir biçimde dahil etmek. Terry Flew, yurttaş gazeteciliğinin temel özelliklerini açık yayın, kolektif üretim ve içeriğin yaygın hale getirilmesi olarak izah etmektedir.
J.D. Lasica’ya göre bireyler, yurttaş gazeteciliği pratiklerine, var olan haberlere yorum, fotoğraf ve video ekleyerek; bağımsız haber siteleri kurarak ve haberlerin işbirliği içinde yapıldığı mecralar oluşturarak katkı sunabilirler. Süleyman İrvan, yurttaş gazeteciliğini şu şekilde tanımlıyor: “Asıl mesleği ve gelir kaynağı gazetecilik olmayan yurttaşların dijital iletişim teknolojilerini kullanarak haber üretim sürecine katılmaları”. Ve ekliyor: Bir olayı cep telefonu ile kaydedip sosyal medyada paylaşmak o kişiyi gazeteci yapmaz, ancak tanık yapar.
Korkmaz Alemdar ve Ruhdan Uzun, Herkes İçin Gazetecilik adlı eserlerinde yurttaş gazeteciliğini halk odaklı gazeteciliğin (public journalism) bir devamı olarak görüyorlar ve bu kavramı, hızlı değişen medya ortamındaki gazetecilik pratiklerini tanımlamak için kullanıyorlar. Yurttaş gazeteciliği pratiklerinde haber oluşturma sürecinde yalnızca resmî makamlarla değil, yurttaşlar ile de sıklıkla temasa geçilmektedir. Bu şekilde yurttaşlar haberin oluşturulmasında çok daha aktif bir role sahip olmaktadır.
Türkiye’de Yurttaş Gazeteciliği
Türkiye’de yurttaş gazeteciliği pratiklerinin son zamanlarda gelişme kaydettiği gözlemlenmekte. Son yıllarda sayısı artan yurttaş gazeteciler, profesyonel gazetecilerden farklı haber içerikleri üretebilmekte, haber değeri taşıdığına inandıkları olayları cep telefonu ile kaydedip sosyal medya hesaplarında yayınlayabilmektedirler. Özellikle 2013 yılında yaşanan Gezi protestoları sürecinde anaakım medyanın haberleştirmekten kaçındığı kimi anları, vatandaşlar sosyal medya mecraları aracılığıyla ile aktarmışlardı. Gökhan Biçici, Gezi sürecinde yurttaş gazeteciliğini ele aldığı makalesinde bu tip gazeteciliğin, sansüre karşı gerçek haber talep eden toplumun tepkisini ifade biçimlerinden biri olduğunu ve yurttaş gazeteciliğinin, gazeteciliğin toplumla yeniden buluşması olarak nitelenebileceğini ifade ediyor.
140Journos, Bianet.org ve Dokuz8HABER, ülkemizde yurttaş gazeteciliği kimliğine sahip haber siteleri arasında sayılabilir. 140 Journos ABD merkezli Chrest Foundation Vakfı tarafından fonlanmaktadır. Bu bağlamda, ülkemizdeki kimi etkili yurttaş gazeteciliği mecralarının yabancı ülkeler tarafından finanse edildiği biliniyor. Öte yandan, adı geçen mecralara ek olarak, Ekşi Sözlük tarzı sitelerin ve bazı forumların haber yapım sürecine katkıda bulundukları için yurttaş gazeteciliği işlevi gördüğü söylenebilir.
Gelişen Teknolojinin Yurttaş Gazeteciliğine Etkisi
Sosyal medya kullanımın giderek arttığı günümüz dünyasında sıradan bir internet kullanıcısı bile gündem belirleme gücüne sahip. Eski adıyla Twitter olarak bilinen X’in “trending topics” (TT) listesi üzerinden kitlelerin gündem belirlediği bu dönemde, halkın sosyal medya üzerinden siyaseti şekillendirebilmesi ve hatta ülkemiz özelinde yargı mekanizmasını bile harekete geçirebilmesi günlük vakalardan biri haline geldi. Bu anlamda Twitter kitleler için bir mikrofon işlevi görmeye başladı. Bu tip gelişmelerin yurttaş gazeteciliği pratiklerini yaygın hale getirdiğine şüphe yok.
İletişim teknolojileri alanındaki yeniliklerin, özellikle 2006 yılında kurulan Twitter (yeni adıyla X) sitesinin yurttaş gazeteciliğini beslediği ve bunun sonucu olarak da ifade özgürlüğün ve haber alma özgürlüğünün de görece güçlendiği bir atmosferi ortaya çıkardığı biliniyor. 2009’da İran’da yurttaşların Twitter üzerinden seçimleri etkilemesi ve son olarak Arap Baharı ve Occupy Wall Street olaylarında görüldüğü gibi sosyal medyanın yurttaş gazeteciliğinin etkisinin giderek arttığı görülmekte.
COVID-19 salgını gibi küresel krizlerin dijital haber kaynaklarına duyulan ihtiyacı artırdığı biliniyor. Bu anlamda sosyal medya platformlarının yalnızca bilgi almak için değil bilgiyi yaymak için daha yoğun bir biçimde kullanılmasının yurttaş gazeteciliğini yaygın hale getirdiği söylenebilir. Tüm bu gelişmelerin ışığında, yurttaş gazeteciliğinin denetlenmesine ihtiyaç var, zira yurttaş gazetecilerin büyük bir bölümü, aynı zamanda aktivist kimliğe sahip kişiler ve yaptıkları haberlerin teyit edilmesi, olabilecek dezenformasyon sorununa engel olmak için önemli. Bunun yanında, özel hayatın gizliliğine saygı ve kişisel verilerin korunması gibi konularda da bir düzenlemeye gerek olduğu söylenebilir. Bu anlamda hem yerel hem de küresel düzeyde düzenlemelere ihtiyaç var.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

BEGÜM BURAK
