Başkanlıktan Liderliğe: Özgür Özel’in Zorlu Performansı

CHP’de liderlik koltuğuna oturan Özgür Özel, sadece bir isim değişikliğini değil, partinin siyasal kültüründe de bir dönüşümü simgeliyor. Kurultay zaferi, parti açısından yeni bir dönemin kapısını araladı. Yerel seçimlerde elde edilen başarı, CHP’yi toplumsal muhalefetin merkezi haline getirirken, Özel’i de krizlerle mücadele eden bir lider konumuna taşıdı. Ancak karizmatik figürlerin gölgesinde kalma ve dış politika ile ekonomi alanlarındaki belirsizlikler, bu yükselişin önündeki en kritik sınavları oluşturuyor.

özgür özel

Türkiye siyaset sahnesinde kritik virajların ve derin dönüşümlerin yaşandığı son iki yılda, CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’in portresi, sadece parti içi bir değişim olgusunu değil, aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısındaki dönüşümü de temsil ediyor.

 

Yaklaşık 15 ay önce gerçekleşen yerel seçimlerde CHP, % 38 oy oranıyla Türkiye’deki belediyelerin yarısına yakınını kazanarak siyasi dengeleri değiştiren bir zafer elde etti. Bu sonuç, sadece CHP için mutlak bir galibiyet, uzun yıllardır iktidarda olan AK Parti ve Cumhur İttifakı açısından da bir “hezimeti” ifade ediyordu. Bu seçimin önemi, aynı zamanda Cumhuriyet’in 100. yılına rastlaması ve muhalefetin ilk defa gerçek bir iktidar alternatifi olarak somut bir enerji yaymasıydı.

 

Ancak bu başarı, 2023 genel seçimleri öncesinde ortaya çıkan siyasi krizlerin ardından geldi. Muhalefetin büyük koalisyonu “Altılı Masa”da yaşanan güvensizlikler, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in masadan bir süreliğine çekilmesi ve milliyetçi seçmen tabanının yaşadığı savrulmalar muhalefetin önünü ciddi biçimde tıkadı. Seçimlerin yenilgiyle sonuçlanması, CHP ve genel muhalefet açısından bir hesaplaşma ihtiyacı doğurdu. CHP içinde oklar dönemin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çevrildi. Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masa’da vurguladığı ittifakların seçmene yeterince anlatılamaması, vekil dağılımındaki dengesizlikler ve genel siyaset tarzı parti içinde rahatsızlık yarattı.

 

İmamoğlu’nun parti içerisinde başlattığı değişim hareketinin bayrağını Özgür Özel taşıdı. 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni iki defa kazanarak oluşturduğu güçlü politik sermaye, İmamoğlu’nun parti içindeki etkisini artırırken, Özel’in genç ve güçlü liderliği bu dönüşümün sürdürülebilirliğini sağladı. Kılıçdaroğlu, yaklaşık 13 yıl süren genel başkanlığının ardından bu gençleşme ve yenilenme dalgasına karşı mücadele verdi ancak parti içindeki kliklerin ve dar grubun etkisi, değişim taleplerini bastırmaya yetmedi.

 

Özgür Özel, İmamoğlu’nun stratejik desteğiyle 2023 kurultayında genel başkanlığı kazandı ve CHP’de yeni bir dönemin kapılarını araladı. Bu zafer, sadece lider değişikliği değil, aynı zamanda partinin ideolojik ve siyasal cephede köklü bir yenilenmesine işaret ediyordu. Özel, partiyi gençleştirirken örgüt kültürünü de demokratikleştirmeye öncelik verdi; parti içi demokrasi ve taban iradesinin güçlendirilmesi noktasında birçok yeniliği hayata geçirdi.

 

2024 yerel seçimlerinde İmamoğlu-Özel ikilisi, Türkiye tarihinin en büyük muhalefet başarısını elde etti. CHP, Ankara, İzmir, İstanbul gibi kritik kentlerde açık ara birinci parti  olurken, Adıyaman ve Kastamonu gibi merkez sağın kaleleri olarak görülen illeri de kazanarak sınırlarını genişletti. Bu zafer, yerel yönetimlerde CHP’nin yalnızca bir siyasi aktör olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal dönüşümünün de öncüsü olabileceğini  gösterdi.

 

Ancak bu zaferin akabinde gelen en büyük siyasi kriz, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yürüttüğü kampanya sırasında tutuklanması oldu. Üniversite diploması iptal edildikten sonra sabaha karşı bir operasyonla gözaltına alınması, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin başladığını gösteriyordu. Özel, tam da bu kırılma noktasında, tarafsız ve uzlaşmacı bir genel başkan portresi çizmenin ötesinde, cesur ve agresif bir hat oluşturarak İmamoğlu’nun yanında kararlı bir duruş sergiledi. Cumhuriyet savcısı ve iktidar organlarını doğrudan hedef alan sert açıklamaları ile sadece partisini değil, meydanları da sahiplendi.

 

Özel’in bu liderlik performansı, CHP içindeki vesayetçi yapılarla ve yeni politikalara direnç gösteren kliklerle hesaplaşmayı hızlandırdı. Aynı zamanda kurultay iptal davaları, yargı siyaseti ve partinin karşı karşıya kaldığı baskılar karşısında geri adım atmayan duruşu, onu Türkiye siyasetinin genç ve etkili figürlerinden biri haline getirdi. İmamoğlu’nun adaylığı hususunda net duruş sergilemekle kalmadı; parti içinde dağılan yapıyı toparlayarak yönetimde etkinliği artırdı.

 

Burada Özel’in en önemli karakteristik özelliği,  “İmamoğlu’nun etkisi altında”, “gölge başkan” gibi eleştirilere rağmen, liderliğini pekiştirip kolektif bir strateji oluşturmasıdır. Liderlikteki bu beceri, CHP’nin gençleşme, demokratikleşme ve tabana açılma taleplerini karşılamasının önünü açtı. Parti sokaklarda görünür oldu, halkla arasındaki bağ kuvvetlendi ve CHP, toplumsal muhalefetin merkezi olarak yeni bir siyaset alanı kazandı.

 

Bu dönemde CHP’nin iç demokrasi ve temsil sorunlarına dair attığı somut adımlar, parti tabanı ve kamuoyu nezdinde olumlu bir karşılık buldu. Ön seçimlerin yaygınlaştırılması, parti üye iradesinin güçlendirilmesi, genç ve farklı arka planlardan gelen kadroların önünün açılması örgütün dinamizmini artırdı. Böylece Özel döneminde CHP, sadece bir seçim makinesi olmaktan çıkıp, kurumsal ve siyasal olarak dönüşen dinamik bir çizgi yakaladı.

 

Özgür Özel dönemi, CHP’nin iç çatışmalarını aşarak, vesayetçi yapıları kırma, demokratikleşme ve toplumsal dönüşüm kapasitesini güçlendirme sürecinin önemli bir halkası oldu. Özel, sadece seçim başarısına odaklanmayan, aynı zamanda partiyi kapsayıcı, gençleştirici, demokratik temeller üzerine kuran, krizlerle mücadele eden ve Türkiye siyasetine yeni bir üslup getiren bir lider portresi çizdi.

 

Özgür Özel’in liderliği döneminde önemli bir sınav da, çözüm süreci için Meclis’te oluşturulan komisyona parti içinden yükselen katılmama eğilimine rağmen komisyonuna katılma kararı ve sürece verdiği aktif destek oldu. Bu tutum, parti içindeki bazı çekincelere rağmen, özellikle yerel seçimlerde Kürt seçmenle kurduğu güçlü bağın pekişmesine hizmet etti. Özel’in bu adımı, CHP’nin farklı toplumsal kesimlerle kurduğu dayanıksız ittifaklara karşı anlamlı bir denge oluşturdu ve partinin kapsayıcı bir siyaset alanı yaratmasında kilit rol oynadı.

 

Özgür Özel’in liderliği, güçlü ve yenilikçi yönleriyle dikkat çekse de bazı önemli riskler de barındırıyor. Birincisi, Özel’in liderlik tarzının zaman zaman İmamoğlu gibi daha karizmatik ve popüler figürlerin gölgesinde kalması, parti içi bağımsız liderlik iddiasının sorgulanmasına yol açıyor. Bu durum, partide kolektif liderlik algısını zenginleştirse de Özel’in kendi politik vizyonunu ve söylemini netleştirme ve güçlendirme zorunluluğunu artırıyor. 

 

Son olarak, CHP’nin dış politika konusundaki belirsizlikleri ve Özel’in bu alandaki deneyimsizliği, özellikle uluslararası arenada Türkiye’nin kritik sorunlarına dair net ve tutarlı bir alternatif sunamamasına sebep oluyor. Bu, hem partinin hem de liderinin siyasi geleceği açısından önemli bir zaaf. Ekonomi programında ortaya koyduğu söylemler ise henüz geniş kesimlerin somut destek ve güvenini kazanacak düzeyde teşvik edici ve ikna edici sınıfsal perspektife tam oturmuş değil. Bu alanlarda yaşanacak eksiklikler, Özel’in liderlik potansiyelini sınırlandırabilir ve CHP’nin iktidar hedeflerini tehdit edebilir. Bu nedenle, Özel’in hem büyük bir şansı aynı zamanda da onu bekleyen büyük riskleri var.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.