Suriye’nin geleceğine ve bölgesel dengelere dair bir projeksiyon: Washington, SDG’nin özerklik taleplerini sınırlı idari düzenlemelerle destekleyerek ülkenin kuzeydoğusundaki yapıyı kalıcı kılmayı amaçlıyor ancak bunun sosyolojik zemini tartışma konusu. On beş yılı aşan savaş topluluklar arasındaki güveni zedeledi. Bu tabloya bakıldığında Ankara’nın bölgesel diplomasiyi çok boyutlu yürütmesi gerektiği açık.

Takip edilen Suriye politikası, Suriye’deki tüm unsurların kendini özgürce temsil etmesini, eşit vatandaşlık ilkesinin hayata geçirilmesini, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve bölgesel istikrarı tesis etmeye yönelik. Ankara’nın eşit vatandaşlığa ve demokratik siyasete dayalı yaklaşımı, yürütülen negatif kampanyaların gölgeleyemeyeceği kadar güçlü bir zemine sahip.

Bedevi Arap Aşiretler ile Dürziler arasındaki tarihi rekabet, bu kez hiçbir otoritenin olmadığı bir sahada kanlı bir hesaplaşmaya dönüşmüştür. Yaşanan kaos ve DEAŞ dahil çeşitli terör gruplarının yeniden alan bulabilme ihtimali, başta ABD olmak üzere uluslararası toplumu harekete geçirmiştir.

Suriye’nin istikrarlı ve yönetilebilir bir ülke olabilmesi, merkezin çevreye olabildiğince güven telkin etmesine, çevrenin kendini mümkün olduğunca güvende hissetmesine bağlıdır. Bu da Şam’ın gücünü çevreyle paylaşmaya hazır olmasını gerektirir. Kürtlerin bu çerçevede merkezi bir öneme sahip olduğu izahtan varestedir. Şam, Kürtlerle uzlaşmadan Suriye’de bir düzen tesis edemez. Kürtler de Şam ile anlaşmadan huzur bulamaz. Şam-SDG […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.