Suriye’de bundan sonra ne olacağına ilişkin açıklamalarda bulunmak için henüz çok erken. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda hem iyimserliğe hem de kötümserliğe yer olacak. Suriyeliler 13 yıllık savaşın ve 54 yıllık Esad ailesi iktidarının yarattığı trajediyle yüzleşecekler. Diğer yandan da yeni bir siyasi sistemin temellerini atacak bir geçiş süreci başlatacaklar.

Savaş yaşamış ülkelerde yeniden inşa sürecinde gördüğüm en büyük tehlike, milis liderlerinin siyasetçilere dönüşmesi, bunun da milis siyasetini doğurmasıdır. Askerî mantık ile siyasi mantık, milis mantığı ile devlet mantığı birbirinden farklıdır. Sahadaki askerî gruplar “Zafer bizim sayemizde geldi” deyip siyasette baş koltuklara oturmaya kalkışırlarsa ülkeye yazık olur. Tıpkı 1949’dan itibaren Suriye’de başlayan askerî darbelerle, ordunun siyasette etkinliğinin sürekli istikrarsızlıklara yol açması gibi.

Colani sözüne sadık kalır ve Suriye kurumlarını normal çalışma rutinlerine dönmeye teşvik ederse, Şam’daki yeni hükümetin en azından Esad’ın daha önce kontrol ettiği bölgelere bir ölçüde istikrar getirme şansı olacaktır.

Önümüzdeki dönem Suriye siyasetindeki aktörlüğün en önemli iki konusu, Suriyelilik ve silahlı (terör) örgütlerinden arındırılma olacaktır. PKK ve bileşenleri bu iki kritere göre de meşru bir aktör olmaz. Esad Baas rejiminin devrilmesinden sonra PKK’nın Suriye yapılanması yeniden konuşulmaya başlandı. Rejimin çatışmadan terk ettiği alanları kontrol eden, özellikle ABD, İngiltere, Fransa desteğiyle alan hâkimiyetini artıran ve […]

Suriye’de, Türkiye ve Suriye halkları için oluşan maddi-manevi yeni fırsatların kalıcılığı ve bereketi, ancak geniş bir vizyonel perspektifi kuşanmak ve icraata koymakla mümkündür. Ortadoğu coğrafyasının bizim/hepimizin dış politika arenamız değil, iç ilişkiler coğrafyamız olduğu unutulmamalıdır.

Kimyasal silahların kullanılmasına kadar varan insanlık suçlarının işlendiği dönemin muhasebesinin yapılması tarihi bir yükümlülüktür. Ama yeni çatışmaları tetikleyici uygulamalardan geçiş döneminde uzak kalınması gerekir.

Suriye’nin yeni döneminde, 2011’den beri süregelen iç savaşın artık sona erdiğine dair yorumları iyimser buluyorum, bu açıdan iç mücadelenin yeni bir döneme girdiğini söylemek daha gerçekçi olacaktır. Suriye’de askerî darbeyle iktidara gelen ve 60 yıldan fazla hüküm süren Baas idaresi ve 24 yıllık Beşşar Esad yönetiminin birkaç gün içinde ciddi bir mukavemet gösteremeden çökmesi üzerine […]

Binlerce yıl önce Bağdat Sünnilerinin Şii nefreti ve Türklere karşı duyduğu tereddüt neyse bugün de Suriye’de yaşayan ana kitlenin nefret ve tereddüdü aynıdır. O gün Tuğrul Bey bu süreci taraflar arasında taraf olarak değil hakem olarak çözme yoluna giderken bugün onun torunlarına başka bir tercih yolu görünmüyor.

Suriye’de rejimin bildiğimiz, gördüğümüz biçimde devrilmesinin bölgeye, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzuna, Kürt meselesinin seyrine ve iç siyasete etkisi olacağı muhakkak. Ancak bu müstakbel etkiyi hakkınca değerlendirebilmek için en az birkaç şeyi yerli yerine oturtan bir perspektife ihtiyaç var. İktidarını muhafaza etti, Suriye’nin geleceğini onsuz düşünmek mümkün değil derken 10 gün içinde ne Esad kaldı Suriye’de ne […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.