Bireylerin yaşadığı tatminsizlik, yalnızlık ve başarısızlık duyguları, çocukların bombalandığı, savaşların dijitalleştiği bir çağda insanlığın “U çukuru”na yuvarlandığını gösteriyor. Felsefe profesörü Kieran Setiya’ya göre bu çukur, bireyin orta yaşta yaşadığı varoluşsal krizin simgesidir; ancak benzer bir buhran bugün toplumların da kimlik, ahlak ve anlam arayışında yaşanmaktadır. Bu girdaptan çıkışın yolu ise yalnızca ekonomik ya da psikolojik değil.

Kadim öğreti, inanç ve dinlerin temel kaidelerine göre insan özü gereği rasyonel bir varlık olmanın ötesinde duygudaş bir varlıktır. Bu özelliği onu aklı ile kalbini birlikte kullanma donanımına sahip kılar. Hakikat bu iken temel metinler ve kadim kaynakların tarif ettiği düşünen, sezen, hisseden insanı, duygusuz ve acımasız bir varlık olma haline savuran nedir?

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.