FATIMA TUBA YAYLACI

Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesidir. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans, Minnesota Üniversitesi Çocuk Gelişimi Enstitüsü’nde Gelişimsel Psikoloji Programı’nda yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Minnesota Üniversitesi bünyesinde iki yıl süren Bebek ve Erken Çocukluk Ruh Sağlığı psikoterapi ve süpervizyon eğitimini aldı ve Washburn Çocuk Merkezi’nde psikoterapist olarak çocuklar ve ailelerle çalıştı. 2014’ten bu yana ise İstanbul’da gelişimsel psikoloji alanında araştırma, öğretim ve psikoterapi çalışmalarına devam etti. İlgilendiği araştırma konuları gelişimsel psikopatoloji, çocuk istismarı ve ihmali, travma kaynaklı psikopatoloji, ebeveynlik, psikososyal müdahaleler, davranış genetiği ve moleküler genetik açısından gelişimsel risktir. 2017’den bu yana Gelişim ve Psikopatoloji Laboratuvarı kurucusu ve direktörüdür.

FATIMA TUBA YAYLACI

Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesidir. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans, Minnesota Üniversitesi Çocuk Gelişimi Enstitüsü’nde Gelişimsel Psikoloji Programı’nda yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Minnesota Üniversitesi bünyesinde iki yıl süren Bebek ve Erken Çocukluk Ruh Sağlığı psikoterapi ve süpervizyon eğitimini aldı ve Washburn Çocuk Merkezi’nde psikoterapist olarak çocuklar ve ailelerle çalıştı. 2014’ten bu yana ise İstanbul’da gelişimsel psikoloji alanında araştırma, öğretim ve psikoterapi çalışmalarına devam etti. İlgilendiği araştırma konuları gelişimsel psikopatoloji, çocuk istismarı ve ihmali, travma kaynaklı psikopatoloji, ebeveynlik, psikososyal müdahaleler, davranış genetiği ve moleküler genetik açısından gelişimsel risktir. 2017’den bu yana Gelişim ve Psikopatoloji Laboratuvarı kurucusu ve direktörüdür.

TÜM YAZILARI

Ne 7 Ekim 2023 öncesi ne de sonrasında, Siyonist yerleşimci sömürgeci devletin Filistinli çocukların gelişimi üzerindeki olumsuz zihinsel, sosyal ve fiziksel etkilerini inceleme ve belgelemede anaakım sağlık, eğitim ve bilim toplulukları üzerine düşeni yapamadı. Tarihi bir sürecin ürünü olarak Filistinli çocuğun zihinlerde çocukluktan çıkarılması, onun yaşadığı her türlü akıl almaz şiddeti normalleştirdi ve dünya vatandaşı olarak doğmuş diğer çocuklara göre ona karşı şiddeti daha meşru, alışılmış ve olası kıldı.

Sessiz sessiz heybesinde hikâyeler biriktiren ve masallar anlatan Rümeysa’nın adı şimdi Rumeysa Ozturk vs. Donald Trump başlıklı bir dava dosyasının kapağında. Mahkemeden çıkacak olumlu bir sonuç, onun gibi hakları elinden alınan, ansızın alınıp götürülen, eğitim hakları gasp edilen pek çok öğrenci için umut olacak. Trump Amerika’sında hak ihlallerinin, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının sınırlarını belirleyecek belki de.

Kızıl Goncalar 25 yıl öncesinde toplumu derinden kesen laik-anti laik kutuplaşmasını, bugünün diliyle, bugünden bakarak, bugünmüş gibi sahneye koyuyor. Belki de hikâyenin bugün karşımıza çıkışı zaten o günlerdeki derin kesiğin can alıcılığını artık aşıyor olduğumuzun kendi başına bir kanıtı. Yani hikâyeyi anlatmanın şimdi zamanı gelmiş, diyebiliriz.

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.