Şu Bizim Yangın Meselemiz: Ne Yapmalı?
Yönetmelik, otel sahibi ve yöneticileri tarafından uygulansaydı Kartalkaya’daki yangın böylesi bir faciaya yol açmayacaktı. Yetki ve sorumluluk karmaşasının önüne geçmek için sistemi en baştan ele almak gerekiyor. Merkezi itfaiye teşkilatı çözümün anahtarı olabilir.
Bolu Kartalkaya’da 78 insanımızı kaybettiğimiz otel yangını, bütün bir ülkenin canını yaktı. Türkiye’de, benzer faciaların can kaybına neden olmaması, başka ülkelerdeki gibi en az hasarla atlatılması için birkaç önemli dokunuşa ihtiyaç var.
Kartalkaya’da insanlar yangın nedeniyle öldüğü için tartışmanın odağına itfaiye oturdu. Büyükşehirlerde itfaiye teşkilatlarının araç-gereç ve malzeme açısından yeterli olduğunu söyleyebiliriz. Büyükşehir itfaiyeleri, İstanbul İtfaiyesi gibi büyükşehir belediye sınırları içerisinde, tüm acil durum olaylarına ve doğal afetlere uluslararası stantlara uygun olarak altı dakikada müdahale edebiliyor. Gerek eğitim gerekse de donanım olarak yeterli düzeyde.
Bolu gibi Büyükşehir olmayan yerlerde ise itfaiye, il merkez, ilçe ve belde itfaiyelerinden oluşmaktadır. İl merkezlerinde itfaiye olaylara hızlı müdahale ederken, kırsal alanlardaki yangınlara müdahale etmekte çok geç kalabiliyor. İl itfaiye teşkilatları kısmen yeterli olsa da ilçe ve belde itfaiyeleri araç-gereç ve malzeme bakımından yetersiz olduğundan olaylara zamanında müdahale etmekte zorluk yaşıyor. Kırsal alanlardaki olaylara ise çok geç müdahale edebiliyor. Bu durum itfaiye teşkilatlarının yapısını, eşitliğini ve standartlarını bozan bir husus. Bunun en iyi örneğini Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangınında çok acı şekilde tecrübe ettik.
Büyükşehir belediyelerinde yetki alanları çok açık olduğundan, ilçe ve büyükşehir belediyelerinde yangın önlem birimleri koordineli çalışıyor ve bu yetki karmaşasını önlüyor. Büyükşehir olmayan il ve ilçelerde yangın önlem birimleri ruhsat aşamasında yetki karmaşası yaşadıklarından, yangın denetim ruhsatının kim tarafından verileceği hususunda oluşan boşlukta kurumlar suçu birbirine atabiliyor.
Ama Yönetmelik Vardı
Esasen Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’te, binalarda meydana gelebilecek yangınların can ve mal kaybı açısından en az zararla atlatılabilmesi için yapılması gerekenlerden ayrıntılı bir şekilde bahsediliyor. Kartalkaya yangınında, otel sahibi ve yöneticileri bu yönetmelik uygulansaydı, ateş yangına dönüşmeden önüne geçilmiş olabilirdi. Örneğin davlumbaz yangın söndürme sitemi devreye girecekti. Buna rağmen yangının sönmediğini farz edelim; yangın algılama ve söndürme sistemleri otomatik devreye gireceğinden yangın önlenecekti. Duman binaya yayıldığında da erken uyarı yangın sistemleri devreye girecek ve yangın merdivenleriyle tahliye gerçekleşecekti. Elektrik kesilse de farklı bir güç kaynağı iki saat boyunca acil çıkış levhalarını aydınlatarak yangın çıkış kapılarına ve yangın merdivenlerine ulaşımın güvenli bir şekilde sağlanarak binanın tahliyesi sağlamış olacaktı. Ancak yönetmeliğe uyulmaması, küçük önlemlerin alınmasından imtina edilmesi böylesi büyük bir faciayı önümüze çıkardı.
Kartalkaya otel yangını büyükşehirlerin birinde çıksaydı da yangına çok daha kısa sürede müdahale edilebilecekti. 2004’te, Bursa İtfaiye Daire Başkanlığı Uludağ oteller merkezinde bir yangın müfrezesi kurmuştu. Bu müfreze, olası bir otel yangınına çok hızlı bir şekilde müdahale edebilecek durumda. Ancak Kartalkaya bu “lüksten” mahrum bırakıldı. Buradan da anlıyoruz ki turizm amaçlı, rakımı yüksek yerlerde yapılan kayak otellerinin olduğu alana (büyükşehir, il veya ilçe olsun) belediyeler, AFAD ve işletmelerle birlikte çalışılarak itfaiye istasyonu kurulması gerekmektedir.
Ne Yapmalı?
İl ve ilçelere uzak olan turizm amaçlı konaklamalı otel, motel ve sosyal tesis alanları gibi insan yükünün fazla olduğu yerlerde, itfaiye ruhsat birimlerince yangın güvenlik sistemleri denetlenerek düzenli olarak kontrollerinin yapılması gerekiyor. Yangın önlem ve güvenlik sistemlerinin çalışırlığı, bilirkişiler tarafından uygulamalı olarak belirli aralıklarla tatbikatla kontrol edilmeli.
Öte yandan Bolu’daki yangın, binaların mimari özellikleri, iç dekorasyonda kullanılan malzemelerin yanıcı madde yükünün dikkate alınmasını ve elektrik kabloları, dış bina kaplamalarının yangına dayanıklı malzemelerden yapılması gerektiğini de gösteriyor.
Çok küçük dokunuşlar elbette bunlarla sınırlı değil. Binaların tahliye planları her katta bulunmalı, yukarıda bahsettiğimiz yönetmelik eksiksiz uygulanmalı. Bu yönetmelik için bilirkişilerden eğitim alınmalı. İtfaiyenin müdahale aşamasında, otel gibi insan yükünün fazla olduğu çok katlı binaların çevresi, itfaiye araç merdiveni ve itfaiye araçlarının tabyalama yapacağı genişlikte olmalı ve bu alan her zaman boş tutulmalı. Bunun için her detayın incelikle düşünülmesi gerekiyor. Örneğin araç park yerleri bu plana göre yapılmalı.
Ülkemizdeki itfaiye teşkilatlarının mevcut yapısı, doğal afetler sırasında da koordinasyon sorunlarına ve kurumlar arası çatışmalara yol açabiliyor. Özellikle 6 Şubat 2023 depreminde bu durum net bir şekilde gözlemlendi. Bazı belediyelerin itfaiye ekipleri yeterince etkin şekilde kullanılamadı ve araçları tam kapasiteyle çalıştırılamadı. Mevcut yapı, acil müdahalelerde yavaşlamalara neden oluyor ve hayat kurtarma süreçlerini sekteye uğratabiliyor.
Bu bağlamda, itfaiye teşkilatlarının yerel belediyelerden bağımsız hale getirilmesi ve İtfaiye Genel Müdürlüğü adı altında merkezi bir yapıya kavuşturulmasının gerekli olduğunu düşünmekteyim. Bu önerimin amacı, itfaiye teşkilatlarının daha etkin kullanılabilmesi, araç ve malzemelerin eşit şekilde dağıtılması ve hızlı bir şekilde faaliyet göstermesini sağlamaktır.
Acil Durum Bakanlığı kurmak, listenin başında düşünülmeli ve bütün sistem böylece en baştan ele alınabilmeli. Bakanlığa bağlı olarak İtfaiye Genel Müdürlüğü kurulmalı. İtfaiye Genel Müdürlüğü, Orman İtfaiyesini de bünyesine almalı ve itfaiye personelinin istihdamını yalnızca sivil savunma ve itfaiye meslek yüksekokul mezunlarından yapmalı. İtfaiye teşkilatının yetki alanları merkezi olarak tanımlanmalı ve “alan benim değil” gibi sorunların önüne geçilmeli. İtfaiye Genel Müdürlüğü, yetki karmaşasının önüne net olarak geçecek bir kurum olacaktır.
Ayrıca itfaiye meslek sınıfına alınarak itfaiyenin yetkileri, itibarı ve güvenirliliği sağlanmalı. İtfaiyede görevde yükselme, askeriyede olduğu gibi yönetmeliğe tabi tutularak siyasetten uzaklaştırılmalıdır. Personel, üç yılda bir ve daha sonraki yıllarda hangi rütbeye geleceğini bilmeli ki daha verimli ve başarılı çalışabilsin. Bu düzenlemelerle itfaiye dünyada olduğu gibi ülkemizde de saygın bir kurum haline gelebilir.
Merkezi itfaiye teşkilatı, bölge, il ve ilçelerde şube müdürlüğü şeklinde örgütlenmeli; müdürler daha önce sahada çalışmış, yangın ve acil durumlara müdahale etmiş çekirdekten yetişme tecrübeli kişiler olmalıdır.
Eğitimler, tek elden düzenlenip düzenli hale getirilmelidir. Personel, uluslararası standartlara uygun, düzenli aralıklarla eğitim almalıdır. Bu “dokunuşlara” yangın ve arama-kurtarma dernekleri de dahil edilmeli ve derneklerin tümü bakanlığa akredite olmalıdır. İtfaiye teşkilatının performansı ve kaynak kullanımı düzenli olarak denetlenmeli, şeffaf bir yangın önleme birimi, ruhsat ve raporlama sistemi oluşturularak kamuoyu bilgilendirilmelidir.
Ve en önemli hususlardan biri; itfaiyenin mutlaka meslek sınıfına alınmasıdır.
ALİ ŞÜKRÜ CİHAN