Suriye’nin yeniden inşası, yalnızca Suriyelilerin değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Suriyeli insanlar, savaştan ve zulümden kaçarken 13 yılda dünyanın dört bir yanına dağıldı; yalnızca kendilerini değil, aynı zamanda acılarının tanıklığını da taşıdılar. Onların hikâyeleri, bu trajediyi bilen her toplumun üzerine ahlaki bir sorumluluk yükledi. Çünkü acıyı işitmek, onu paylaşmayı ve onunla yüzleşmeyi gerektirir.

Rusya, Suriye ve Ukrayna süreçlerini toparlayamazsa Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından yaşadığı travmanın benzeri ile karşılaşacak. İran’da ise daha ciddi kopuşların yaşanması beklenebilir. Çünkü Suriye de İran’ın Ukraynası. Tahran burada, 40 yıllık yatırımını kaybetti.

Suriye’nin kuşatılmış diktatörü Beşar Esad, 13 yıl önce Barack Obama yönetimi “gitmeli” dediğinde ihtimallere meydan okumuştu ve muhtemelen yine öyle yapacaktır. Ancak Suriye’deki çatışmaların yeniden başlaması, günümüz dünyasının doğası gereği istikrarsız bir liderlik boşluğundan muzdarip olduğunun çarpıcı bir hatırlatıcısı olmalıdır.

Derin bir yarılmadan geçti Suriye. Ülkenin yaralarını sarmak ve insanlarının nefes almasını sağlamak için muhalif güçlerin çatışmak yerini konuşmayı tercih etmesi ve birlikte bir geçiş dönemi planlaması yapmasına ihtiyaç var. Suriye’de iç savaş Esed rejiminin demokratik taleplere karşı tankları ileri sürmesiyle 2011’de başladı. 2015’e gelindiğinde rejim, muhalif güçlerin karşısında dara düştü. Ancak muhaliflerden yana görünen […]

Suriyeli muhaliflerin beklenmedik harekâtı, uzun süredir “dondurulmuş” kabul edilen bir çatışmayı yeniden alevlendirdi. Bu başarı aynı zamanda Suriye lideri Beşar Esad’ın zafere ulaştığı algısını da yıktığından, yeni barış görüşmelerinin önü açılabilir.

Suriye Devrimi 2.0 söylemi, doğru bir söylem değil. Suriye’deki muhalefet geçtiğimiz senelerde yaptığı hatalardan ders çıkardığı bir süreci devam ettiriyor. Askeri, siyasi ve diplomatik olarak gelişim gösteriyor. Bu açıdan Esed’in askeri olarak da siyasi olarak da zor günler yaşayacağını belirtmek gerekiyor. Esed, müttefikleri için giderek maliyeti yüksek bir varlığa dönüşüyor. Bu açıdan Rusya ve İran için sorgulanan bir konuma geldiğini söylemek gerekiyor.

2016’ya kadar yüzünü görmediğimiz, el-Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi’nin lideriyken örgütten koptuğunu ilan eden Muhammed el-Colani ile 2021’in bir eylül günü İdlib’de görüştüm. “Suriye’yi yönetmeye hazırız, bu tecrübemiz var” diyordu. Yabancı savaşçıları kontrol edebilme kabiliyetine sahip olduğunu vurguluyor ve bu yolla da bir mesaj veriyordu… 

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.