Washington, İsrail’in saldırganlığının bedelini ağır ödeyecek. İsrail’in saldırgan politikaları, Arap devletlerini kendisiyle çalışmanın siyasi ve itibari maliyetlerinden caydırarak eski ortaklarını ihtiyatlı düşmanlara dönüştürdü. İsrail’e koşulsuz destek vermek, Washington’ın bölgedeki konumunu zayıflatıyor.

Suriye’de hâlihazırda yamalı bohça hüviyeti arz eden bir ordudan ulusal bir kurum yaratılması uzun yıllar alacak gibi görünüyor. Ekonomik teşviklerin azlığı, farklı ideolojik oryantasyonlar, standart bir askerî eğitimin yokluğu, ülke için farklı politik vizyonlar ve tarafların Suriye savaşından getirdiği güven bunalımları, binlerce silahlı adama sahip liderlerin güç istenciyle birleşince ortaya ciddi bir entegrasyon problemi çıkıyor.

Gerçekte İran, vuramıyor. Vuramasa da vurabilirmiş gibi görünmeye çalışıyor. Ancak bu çaba, her saldırıyla daha fazla deşifre oluyor. Dolayısıyla “stratejik sabır”, Ortadoğu’nun güç denkleminde çöküşün kavramsal karşılığına dönüşüyor.

Suça ortak oldukları görüntüsü, Birleşik Krallık ve AB liderlerinin yeni söylemlere başvurmasına yol açtı. Bu yeni söylemler onları kurtarmayacak ya da tarihin akışını değiştirmeyecek.

Utanç verici bir ikilem bölgenin can damarına dokunuyor, üstelik bunu liderler kendi elleriyle yarattı. Siyasi bir blok oluşturan ancak farklı çıkarlara sahip ülkeler arasında Trump’ın Gazze yaklaşımı ve buna nasıl karşılık verileceği konusunda fikir birliği yok.

Trump’ın Gazze ile ilgili önerisi, seçime girdiğinden beri Başkan’ın ajandasında yer alan tüm bölgesel önceliklerle çelişiyor: Gazze’de yeni bir çatışmayı körükleyecek, İsrail’in Mısır ve Ürdün’le barışını tehlikeye atacak ve İran’ın direniş söylemiyle birlikte yeniden baskın bir güvenlik aktörü olmasını sağlayacak.

İsrail’in Batı Şeria’yı Gazzeleştirmesi, hayati altyapıyı, su ve elektrik gibi temel hizmetleri yok etmeyi, evlere baskınlar düzenlemeyi, sağlık görevlilerinin yaralı Filistinlilere ulaşmasını engellemeyi ve mülteci kamplarında yaşayan büyük kalabalıklara saldırmayı içeriyor.

İsrail’in Birleşmiş Milletler’den (BM) çıkarılması ya da en azından ilk aşamada Genel Kurul’a katılımının askıya alınması hem İsrail halkına hem de dünyaya güçlü bir mesaj verecektir. BM’nin otoritesi hâlâ önemlidir. BM personelinin ve barış gücü askerlerinin hayatları da önemlidir. Ve haydut bir ülke, BM’nin kendisine savaş ilan edip bundan paçayı sıyıramaz.

Medya, İsrail ile düşmanları arasında tırmanan çatışmadaki her yeni ve şaşırtıcı gelişmeyi haberleştirirken, hakikatte her şey daima olduğu gibi olmaya devam ediyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bölge siyasetini şekillendiren ihtimaller gerçekleşiyor.

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.