Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde toplumsal kimliklendirme sorunu, ulus kimlik inşasının etnik kimlikler üzerindeki egemenliğiyle şekillenmiştir. Ulus kimlik, Osmanlı’nın çok etnikli mirasından modern ulus-devlete geçişte, farklı grupları birleştiren bir üst kimlik olarak tercih edilirken, bu tercih hem siyasi bütünleşmeyi sağlamak hem de modern ulus-devlet normlarına uyum sağlamak amacıyla kompoze bir yaklaşımla inşa edilmiştir.

Bugün, kimlik denilen şey bizim gibi sosyal bilimcilerin kafalarında tasarladıkları kısmî modeller içinde değil, önümüzde akıp duran ve büyük kısmını devlet ve büyük şirketlerin belirlediği rasyonellik ve zorunlu nedensellik zincirleri, geriye kalan diğer bir kısmını ise yerel ağlar ve sosyal medya bileşenlerinin belirlediği uçsuz bucaksız bir evrende yeniden tanımlanıyor. Kimlik dediğin verili, sabit bir öz […]

Belirli bir kimliğe odaklı siyasal yaklaşımlar, modern dünya ve içinde bulunduğumuz çağın gerisinde kalmış en olumsuz düşünce yapılarını oluşturmaktadır. Kimlikleri ön plana çıkaran bu siyasal anlayışlar, toplumsal bir patolojinin siyasal sahaya aksetmesidir. Siyasal sistemlerin içerisinde uzun zamandan beri aktif olan faktörlerden biri de kimlik siyasetidir. Genellikle etnisite, din, cinsiyet, çevre, barış gibi konulara optimize olan […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.