Devlet aygıtına egemen olan aktörler hem siyaseti, medyayı ve toplumsal kesimleri etkiliyor hem de güvenlik-yargı bürokrasisi aracılığıyla hedef kitlelere yönelik projelerin hayata geçirilmesini sağlıyor. Sağlıklı bir çıkış yolu geliştirilemeyince ve toplumsal irade sergilenemeyince ötekileştirme dönüşümlü bir hal alıyor. Neredeyse toplumun tüm kesimleri, düzenli aralıklarla bu cendereden geçiyor. “Kendini izah etmek zorunda olmadığın yer yurdundur…” […]