Suriye’de Barış İçin Artık Bir Fırsat Var
Suriyeli muhaliflerin beklenmedik harekâtı, uzun süredir “dondurulmuş” kabul edilen bir çatışmayı yeniden alevlendirdi. Bu başarı aynı zamanda Suriye lideri Beşar Esad’ın zafere ulaştığı algısını da yıktığından, yeni barış görüşmelerinin önü açılabilir.

27 Kasım’da, İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sadece saatler sonra, Suriyeli muhalif gruplardan oluşan koalisyon son yılların en büyük askeri operasyonunu başlattı. Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğünde Halep vilayetindeki Suriye rejiminin mevzilerine saldırdılar ve hasımları geri çekilirken hızla ilerlediler.
Birkaç gün içinde Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep ile İdlib vilayetinin tamamının kontrolünü ele geçirdiler ve Hama’nın dış mahallelerine kadar ulaştılar.
Suriyeli muhaliflerin bu beklenmedik harekâtı, uzun süredir “dondurulmuş” kabul edilen bir çatışmayı yeniden alevlendirdi. Bu başarı aynı zamanda Suriye lideri Beşar Esad’ın zafere ulaştığı algısını da yıktığından, yeni barış görüşmelerinin önü açılabilir.
Muhalefet Neden Başarılı Oldu?
Yaklaşık 10 yıl boyunca Rus güçleri, Hizbullah ve İran bağlantılı gruplardan oluşan bir koalisyon, Esad’ın Suriye’nin kuzeyi hariç, büyük bölümünde kontrolü elinde tutmasına yardımcı oldu.
Söz konusu koalisyon, geçtiğimiz iki yıl içinde, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgali ve İsrail’in bu yıl Lübnan’a açtığı savaş gibi bir dizi gelişme nedeniyle bozuldu.
2023 yılında paralı milis lideri Yevgeny Prigozhin’in isyanı ve akabinde ölümünün ardından Rusya, kara savaşlarında kritik rol oynayan Wagner Grubu güçlerine Suriye’yi terk etme emri verdi. Moskova bu yıl, uzun süredir Suriye rejim güçlerine ihtiyaç duyduğu hava korumasını sağlayan bazı hava kuvvetleri birimlerini Suriye’den geri çekmek zorunda kaldı. Hâlihazırda Lazkiye’deki Hmeymim üssünde konuşlu bulunan Rus uçak filosu, Ukrayna savaşının başlamasından önce ulaştığı güce kıyasla küçülmüş durumda.
Suriye’de konuşlu Hizbullah güçleri de azaldı. İsrail’le savaş Hizbullah’a ağır kayıplar verdirirken, örgütün üst kademelerinden birçoğu ve lideri Hasan Nasrallah öldürüldü. Bunun neticesinde örgüt Halep ve İdlib kırsalında konuşlu güçlerinin önemli bir kısmını Lübnan’a kaydırmak zorunda kaldı. İran’ın Suriye’deki askeri varlığı da İsrail’in sık sık düzenlediği saldırılar nedeniyle zayıfladı.
Suriye rejim güçleri de 14 yıllık savaş boyunca zayıfladı. Firar ve muharebe kayıpları ordunun mevcudunu önemli derecede azaltırken, mali kriz Şam’ın düzenli maaş ödeme kabiliyetini sınırladı.
Muhalefet saldırıya geçtiğinde karşısında savaşma isteğini kaybetmiş, tamamen yıpranmış bir ordu vardı. Özellikle karada müttefiklerin ve gökyüzünde Rus Hava Kuvvetleri’nin bulunmayışı nedeniyle moraller çökmüştü; hızla geri çekildiler.
Muhalefetin performansıysa, özellikle HTŞ’nin daha iyi örgütlenmesi ve daha disiplinli hale gelmesi nedeniyle son yıllarda önemli ölçüde arttı. Bunun yanı sıra muhalefet yerel üretim, rejim mevzilerinden ve müttefiklerinden ele geçirilen silahlar ve dışarıdan temin edilen mühimmat sayesinde daha iyi bir donanıma sahip oldu.
Artık Barış İçin Bir Fırsat Var
Suriyeli muhaliflerin ilerleyişi birçokları için şaşırtıcı oldu, çünkü Esad yıllardır Suriye iç savaşının galibiymiş gibi davranıyordu. Güçleri 2018’de güneydeki üç çatışmasızlık bölgesi, Şam kırsalı ve Humus’un kuzeyi de dahil olmak üzere ülkenin büyük bölümünde kontrolü yeniden ele geçirdiğinden beri, ister Birleşmiş Milletler destekli Cenevre süreci ister Rusya destekli Astana süreci olsun, herhangi bir taviz vermeyi ve hatta kapsamlı bir müzakereye girmeyi reddetti.
Arap ülkeleriyle ilişkilerin normalleşmesi de Esad’ın kendine güvenini artırdı. Daha geçen yıl, 12 yıllık tecride son veren Riyad’daki Arap Birliği Zirvesi’ne katılmaya davet edildi. Tüm bunlar rejimi, ne Arap ülkelerine ne de Suriye muhalefetine herhangi bir taviz vermek zorunda kalmadan, uluslar topluluğundaki üyeliğini ve meşruiyetini yeniden kazanabileceğine ve yeniden yapılanma için ekonomik yardım alabileceğine ikna etti.
Ayrıca, avantajın kendisinde olduğuna inanan Esad, Türkiye’nin Suriyeli mülteci sorununu çözmek ve siyasi süreci ilerletmek için yaptığı birçok teklifi de geri çevirdi.
Muhalefetin hızlı ilerleyişi, rejim ve müttefiklerinin sarıldığı zafer hayallerini paramparça etti. Muhalifler artık, Suriye nüfusunun yaklaşık beşte birine ev sahipliği yapan Halep de dahil olmak üzere kuzey Suriye’nin büyük bölümünü kontrol ediyor. Ekonomik, endüstriyel, insani ve siyasi ağırlığıyla Halep, Suriye muhalefeti için önemli bir dayanak noktası ve olası müzakerelerde önemli bir varlık haline gelebilir.
Savaş alanındaki durum aynı zamanda yeni jeopolitik gerçekleri de yansıtıyor. Esad’ın başlıca müttefikleri olan İran ve Rusya bölgesel ve uluslararası koşullar nedeniyle nüfuz kaybederken, muhalefetin başlıca bölgesel müttefiki olan Türkiye yükselişte.
Sonuç olarak, yüz binlerce Suriyelinin ölümüne, milyonlarcasının yerinden edilmesine ve ülkenin paramparça olmasına neden olan 14 yıllık çatışmayı sona erdirebilecek gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için bir fırsat penceresi açıldı.
Şu anda Rusya ve İran’ın gidişatı tersine çevirecek birlikleri ve ateş gücü yok. Bu sefer Esad’ı kurtarmak için kendilerini siyasi bir sürece bağlamaktan başka alternatifleri bulunmuyor.
Göreve gelecek ABD yönetimi de bunu teşvik edebilir. ABD Başkanı Donald Trump daha önce Suriye’yi “kum ve ölüm” diyarı olarak tanımlayarak ve Kürtlerin kontrolündeki kuzeydoğudaki ABD birliklerinin çekilmesi emrini vererek Suriye’den uzaklaşmış olsa da bu kez Suriye savaşı kendisine hızlı bir dış politika başarısı ve “savaşları sona erdirme” sözünü yerine getirme fırsatı sunabilir.
Suriye kolay bir lokma ve İran ile Rusya da Trump ile bir anlaşma yapmaya hevesli olabilir. Demokrat seleflerinin ulaşamadığı başarıya ulaşmak, yeni ABD başkanını bir barış anlaşması müzakeresine ağırlığını koymaya teşvik edebilir.
Bu yazı Al-Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

MARWAN KABALAN
