Putin’e Doğum Günü Hediyesi: Politkovskaya Suikastı

Anna Politkovskaya tam 19 yıl önce öldürüldü. O, Rusyanın iç çürümesini dünyaya anlatan bir vicdandı. Onu öldüren bir kişi değil, bir sistemdi. Her şey gözümün önünde olup bitiyor; onları görmezlikten gelemem” diyordu ve gerçeği yazmanın bedelini hayatıyla ödedi. Ölümü, Putin’e bir “doğum günü hediyesi” oldu.

Anna Politkovskaya

Çeçenya gerçeklerini dünyaya anlattıktan sonra Moskova tarafından “ortadan kaldırılması gereken biri” olarak kodlanan Anna Politkovskaya, 7 Ekim 2006’da uğradığı suikast sonucunda öldürüldü.  Politkovskaya, yaşarken zaten ses getiriyordu ama ölümünün ardından neredeyse 20 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ yankılanan bir isim oldu.

 

Yılan hikayesine dönen Politkovskaya cinayet dosyasında uzun bir dönem suçluların ceza almaları Rusya bürokrasisi tarafından engellendi. 2014’te cezaların kesinleştiği izlenimi yaratılsa da suikastı gerçekte kimlerin planladığı ortaya konmadı. Kasım 2023te, Politkovskaya cinayetine karışan eski polis Sergey Hacıkurbanov, Ukraynada Rusya ordusu saflarında savaşacağı için affedildi ve serbest bırakıldı.

 

Peki bu kadın tam olarak neden öldürüldü? 

 

Öldürülmeden önce neler yapmıştı?

 

Politkovskaya bir gazeteci, yazar ve insan hakları savunucusu olarak dünyada bilinen bir isimdi. Ukrayna kökenlerine rağmen Rus olarak tanındı. Dışarıdan Rusyayı takip edenlerin onunla karşılaşmama ihtimalleri yoktu. Politkovskayayı anlamak için, Putinin Rusyası” isimli Türkçeye de çevrilen kitap okunabilir. Zaten Türkiye da kamuoyu onu 2004’te yayımlanan bu kitabın 2006’da Türkçeye çevrilmesiyle tanıdı. Kitap Mart ayında piyasaya çıkmış, yazarı Ekim ayında öldürülmüştü. 

 

“Her Şey Gözümün Önünde Oluyor”

 

Politkovskaya, kitaba klasik bir sunuş yazısından ziyade, bir başkaldırı manifestosuyla başlıyo, Batı’ya eleştiriler yapıyor ve en sonunda, Fakat ben bugünde yaşıyorum ve bütün olaylar gözlerimin önünde olup bitiyor; onları görmezlik edemem” cümlesini kuruyordu.

 

Türkiye ve dünya onu unutmamak için ne yaptı?

 

Kafkas sivil toplum kuruluşları, 2014de İstanbul’da bir program organize etti ve Ukraynalı yönetmen Masha Novikovanın “Anna: Seven Years on the Frontline (Anna: Cephede Yedi Yıl” belgeseli gösterildi. 2022’de Fransız gazeteci Dominiquen Conilin “Anna Politkovskaya: No to Fear (Korkuya Hayır Anna Politkovskaya)” isimli küçük kitabı Türkçeye çevrilip Alfa Yayınları’ndan basıldı. En son Politkovskaya ile ilgili, “Words of War (Savaşın Sözleri)” isminde film yapıldı ama ne yazık ki Türkiyedeki sinema salonlarında gösterilmedi. Bu da Türkiyeye has bir ilgisizlik olarak kayıtlara geçti.

 

Rusyaya Acımak

 

Anna Politkovskaya, dünyanın Rusları anlamaya çalışması için önemli bir şanstı. Bu şans bilinçli olarak ortadan kaldırıldı. Onu öldürenler, Rusların anlaşılmasını istemeyen, Rusyayı kendi içine kapatıp yolsuzluk çarklarını çevirmeye devam etmek isteyenlerdi. Onu öldüren bir kişi değil, bir sistemdi: Rusya Federasyonu sistemi. Katil, mevcut rejimin kendisiydi.

 

Rusya ordusu özelinde bütün Rusyanın kokuşmuşluğu, Politkovskayanın yazdıklarında sonuna kadar hissediliyordu. Kişisel ihtiras, rüşvet, yolsuzluk bir ülkenin insanlarını hiçliğin ortasına götürüyordu. Rusya Devleti elbette en çok Çeçenlerin canına okudu ama Ruslara da az çektirmedi. İnsanı merkeze almayan bir yapılanmadan bahsetti Politkovskaya, insanı hiçe sayan bir sistemden. Asker Anneleri Komitesinde, annelerin dilinden düşük rütbeli Rusyalı askerlerin trajik hikayelerini anlattı. Politkovskayayı okumadan önce, Rusya askerlerine acımak insanın aklının ucundan bile geçmezdi mesela. Detayların bütünden çok daha önemli olduğunu söyledi. Bunu yaparken “alt kademedeki” insanlardan bahsetti, Pavel, Mişa, Dimitriy, Yuriy, Valeriy ve diğerlerinin hikayelerinden… Öyle bir coğrafyada hikâyeler anlatmak zordu oysa.. Aşağılamalar, değersizleştirmeler, zorbalıklar, intiharların öne çıktığı hikâyelerdi hepsi ve Rus subayların sorumlu olduğu askerleri, dışarıdaki sivil işlerde köle gibi çalıştırıp onların üzerinden para kazandığını okumak, Rusyadaki mantığı anlamak için iyi bir bilgiydi.

 

Politkovskaya, “Rus kapitalizmi” olarak tanımladığı ekonomi-politik düzeni, çocukluğundan itibaren tanıdığı insanlar üzerinden anlattı. Sovyetler Birliği çöktükten hemen sonra boşluğa düşen okumuş elitlerin ticarete nasıl girdiğini, kadın-erkek ilişkilerinin baştan yazıldığını, aile içindeki saygı ve sevginin bile “piyasa” tarafından oluşturulduğu bu yeni dönemi, Tanya, Mişa ve Lenanın hikayeleri üzerinden somutlaştırdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinin esasında “ezik karakterli biri” olduğunu söyleyebildi. KGB ruhunu taşıyan Putinin ülkede uygulamaya geçirdiği yeni anlayışta sadece güçlü olanlara saygı duyulduğunu, zayıf olanların ezildiğini önemli vurgularla yazdı. Putin’in, alacağı bütün kararlarda tepkilere göre hareket ettiğini, Rusya toplumundan tepki gelmeyince kendi doğrularınını dayattığını söyledi. Rusya halkına küskündü, hatta onlara öfkeliydi ve bir halkın bu kadar sessiz kalmasından rahatsızdı.

 

Putin yönetiminin Sovyetler mirasını Rusya Federasyonuna aktardığını detaylarıyla işleyen Politkovskaya, Putin’in temel mantığının istihbarat dünyası içinde oluştuğunu ve Rusya’yı yeniden bu mantıkla şekillendirildiğini ifade etti. Gücü merkeze alan bu mantığın Rusyalı oligarkları ortaya çıkardığını, Putinin onlarla iş birliği yaptığını anlattı. Onu okurken bu ülkede paranın, insan hayatına ve onuruna galip geldiğini anlıyordunuz.

 

Bir “Rusyalı” olarak Politkovskaya önemli bir tespit yaptı: Kafkasyadaki savaş yüzünden Rusya toplumunun “rezilleştiğini” ve “onurunu kaybettiğini” ifade etti. Çünkü savaş, aynı zamanda birçok suçun da meşru kabul edildiği süreçlerdi. Rusya halkının Putin idaresi altında “mutlu” olduğu izlenimine ve Rusya’ya bu gözle bakmasına karşı çıktı. 

 

Çeçenlere Yapılanlar

Sovyetler sonrası Rusya ordusunun sarsılan imajının toparlanma görevinin, örtülü bir şekilde Putine verildiğini, zaten bir subay olan Putinin buna dünden razı olduğunu, 2. Çeçenya-Rusya Savaşı’nın da bu nedenle başladığını anlatıp durdu. Rusyalı generaller için mağlubiyetle sona eren 1. Çeçenya-Rusya Savaşı’nın rövanşının motivasyonu buydu. Rusyanın Çeçenyada gerçekleştirdiği hukuksuzlukları da Politkovskaya ortaya çıkardı. Sovyetler Birliğinde deniz kuvvetlerinde önemli bir pozisyonu olan, daha sonra Çeçen İçkerya Cumhuriyetinde de görevler alan İslam Hasuhanovun, Rusya güvenlik güçleri tarafından yakalandığı andan itibaren gördüğü işkence onun takibinde olacaktı. 2000’de Rusyalı albay Yuri Budanovun 18 yaşındaki Çeçen kızı Elza Kungayevaya tecavüz ettikten sonra onu öldürmesi olayını da Politkovskaya takip etti. 23-26 Ekim 2002’de Moskova Tiyatrosuna düzenlenen baskındaki tezatları dillendiren de Politkovskayaydı. Güvenlik güçleri tarafından öldürülen sivilleri anlattı. Yaralı olarak kurtulduğu düşünülen ancak soyadı sebebiyle Çeçen zannedildiğinden dolayı tedavi göremeyip ölen Timur Hazyevin hikayesi Politkovskaya sayesinde duyuldu.

 

Kafkasyayı takip edenler Politkovskayayı iyi tanıyordu. Çeçenyadaki Rusya yanlısı hükümetin lideri Ramzan Kadirov tarafından 2004 yılında Çeçenyada rehin bile alınmıştı. Yine aynı yıl, Kuzey Osetyadaki Beslan krizini izlemeye giderken FSB tarafından zehirlenmişti. Ölüm açıkça Politkovskayaya yaklaşıyordu, fakat o seçimini “sonuna kadar devam etmek” yönünde yapmıştı.

 

Ortak Kaderler

 

Rusya’da öldürülen ancak gerçek katilleri karanlıkta kalan tek isim Politkovskaya değil. Aleksandr Litvinenko, Roman Tsepov, Andrey Kozlov, Hacı Abaşilov, Magomed Yevloyev, İlyas Şurpayev, Telman Alişayev, Stanislav Markelov, Anastasya Baburova, Natalya Estemirova, Zarema Sadulayeva, Alek Cabrayilov, Hacımurad Kamalov, Timur Kuaşev, Boris Nemtsov ve diğer hayatını kaybeden yüzlerce insandan bahsedebiliriz. 

 

Anna Politkovskaya, 7 Ekimde öldürüldü, tam olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinin doğum gününde. Politkovskayayı öldürenler bu cinayetle Putine doğum günü hediyesi verdi. Bu ortak tarih, bir tesadüfle açıklanamayacak kadar Rusyaya özgüydü.

 

Politkovskayanın suikastı, aynı anda birçok ülke, kurum ve insana da bir mesajdı. Batı’da meşhur biriydi, bir mesaj bu ülkelereydi. Çeçenyada işlenen suçları anlatıyordu, başka bir mesaj Çeçenlereydi. Rusyalı bir muhalifti, bir mesaj da demokrasi isteyen Rusya halkınaydı. Eğer yaşasaydı sistematik kötülüklerin hesabı verilene kadar mücadelesini sürdürecekti. Ama ölümü de yazdıklarının ve fikirlerinin daha fazla insana ulaşmasına yaradı. Ölürken ve öldükten sonra vicdanlara seslenmeyi sürdürdü.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.