İklim İnkarcılığı: Felaketleri Yok Sayarak Onlardan Kurtulabilir Miyiz?
İklim kriziyle ilgili alınacak önlemlerin kısa vadede bir başarı sağlamayacağı açık. Trump örneğinde görüldüğü gibi tam tersine, iklim değişikliğini günah keçisi ilan etmek daha işlevsel bir politikaya dönüşüyor.
İklim değişikliği konusunda dünya liderlerinin “Kışın soğuk oldu, demek ki ısınma yok” minvalindeki açıklamalarını gördükçe şaşırmamak elde değil. Savaşlar, stratejiler ve ekonomik kuşatmalar konusunda ustalaşmış iktidarların, söz konusu gezegenin geleceği olduğunda saçmalamaları yalnızca bir tesadüf mü? Ya da konuyu teknik bir zemine çekip bu durumu liderlerin bilgi eksikliğiyle mi açıklayacağız?
Bu yazı iklim inkarcılığın arkasındaki “pratik gerekçeler” üzerine eğilmeyi hedefliyor. Pratik diyorum çünkü, “Üşüdüm, bakın ısınma yok” gibi ifadelerin bilimsel bir dayanağının olmadığı ortada. Öyle ki, iklim inkarcılığını bilimsel bir zeminde tartışmaya çalışmak, denize düşüp boğulduğu halde suyun olmadığını iddia eden birisine suyun varlığını kanıtlamaya çalışmak gibi. Geri dönecek olursak, hep birlikte boğulduğumuz halde neden birileri çıkıp asılında suyun olmadığını iddia ediyor?
Bu soruları düşünürken zihnimde Adam McKay’in Don’t Look Up filmi belirdi. Filmin metaforik anlatımını Türkçe’de en yalın biçimde açıklayan ifadenin “başını kuma sokmak” deyimi olduğunu düşündüm. Dünyaya hızla yaklaşan bir kuyruklu yıldız karşısında yaşanan trajediyi anlatan bu kara komedi, hakikatin günümüzde nasıl eğilip büküldüğünü çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.
Bilim insanlarının panik içindeki uyarılarına rağmen, talk show şakaları, siyasilerin küçümseyici ifadeleri ve demagogların laf cambazlıkları eşliğinde yaklaşan kuyruklu yıldız felaketini görmezden gelmenin, derinleşen iklim krizi karşısında “Kar yağdı, demek ki küresel ısınma yok” demekten ne farkı var?
ABD başkanı Donald J. Trump’ın 2012 yılında Twitter’da iklim değişikliğinin Çin’in haksız ticaret avantajı elde etmek için uydurduğu bir yalan olduğunu iddia etmişti. İklim inkarcılığı, geçen süreçte popüler bir söyleme dönüştü, düz dünyacılar gibi sadık müritler edindi. Bu paylaşım 104.000’den fazla kez paylaşıldı ve yaklaşık 66.000 kez “beğenildi”. (The New York Times) 2018 yılındaysa Trump “Bunun bir aldatmaca olduğunu düşünmüyorum. Ama insan yapımı olduğunu sanmıyorum. Şunu söyleyeceğim: Trilyonlarca dolar vermek istemiyorum. Milyonlarca işi kaybetmek istemiyorum” ifadelerini kullanarak açıkça iklim krizinin insan kaynaklı olmadığını söylemiş oldu. (PBS News, 2018)

Daha çarpıcı örnekler de var.
2015 yılında ABD Senatörü James Inhofe, kış sert geçince bunu küresel ısınmayı çürütebileceğini düşündüğü bir eylemle taçlandırdı. İklim değişikliği uyarılarını “Amerikan halkına karşı yapılmış en büyük aldatmaca” olarak değerlendiren Inhole, Senato binasına getirdiği kartopunu göstererek küresel ısınma tezini çürüttüğünü düşündü. Bunun üzerine NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü direktörü Gavin Schmidt’in “Ben de kış sporlarının hayranıyım. Ama insanların karla oynaması ile küresel iklim değişikliği arasında büyük bir fark var” gibi bir açıklama yapmak zorunda kalması, insanlığın keşfetme arzusu ve ilerlemeye yönelik uzun soluklu serüveni açısından oldukça utanç verici olmalı.

Peki dünyada siyasiler gerçekleri bilmelerine rağmen neden iklim krizini inkar ediyor? En pratik gerekçelerden birisinin uzun vadeli politik konulardan kaçınma isteği olduğunu söyleyebiliriz. İklim krizinin en önemli açmazı da burada başlıyor. Birincisi bu konuda alınacak önlemlerin kısa vadede bir başarı sağlamayacağı açık. Bunun yanında gezegen konusundaki etik bir yaklaşım geliştirmenin seçmene sunulabilecek bir başarı öyküsü olma potansiyelinin düşüklüğü geliyor. Trump örneğinde görüldüğü gibi tam tersine, iklim değişikliğini günah keçisi ilan etmek daha işlevsel bir politikaya dönüşüyor. Yoksulluğun ve refah kaybının gerekçesi olarak çevre konusundaki kısıtlamaları göstermek, “cambaza bak” demenin başka bir yolu olmuş durumda. Böylece servet dağılımındaki adaletsizlikler, güvencesiz çalışma biçimleri ve emek sömürüsü gizlenerek tüm sorun kalkınmaya karşı olan bir grup iklim aktivistinin şımarıklığına indirgeniyor.
“Cambaza bak” oyununun en somut örneklerinden birisi de Arjantin’den geldi. 2023 yılından beri Arjantin devlet başkanlığı görevinde olan aşırı sağcı Javier Milei, seçilmeden hemen önce iklim krizini “sosyalist bir yalan” olarak niteledi. Milei’nin tam olarak açıklaması şöyle: “İnsan ırkını iklim değişikliğinden sorumlu tutan tüm bu politikacılar sahtekâr ve yalnızca dördüncü sınıf gazeteler yazan sosyalist serserileri finanse etmek için para toplamanın peşindeler.” (El País, 2023)
Tüm bu örnekler iklim krizi gibi gezegenin geleceğini tehdit eden önemli bir konunun, gündelik siyaset için nasıl pratik bir malzeme haline getirildiğini gösteriyor. Küresel ısınma yeri geldiğinde “düşmanlarımızın tasarladığı bir oyun” yeri geldiğinde ise bir kartopuyla çürütülebilecek basit bir hadise olarak görülüyor. Yani yok sayılıyor. Felaketleri yok sayarak onlardan kurtulamayız. Don’t Look Up filminde Dr. Randall Mindy’nin söylediği gibi:
“En basitinden, Everest Dağı boyutunda dev bir kuyruklu yıldızın Dünya’ya hızla ilerlemesinin hayra alamet olmadığı konusunda bile hemfikir olamıyorsak sorarım size, nerede yanlış yaptık?”
—
El País, (2023) climate denier in the casa rosada: milei’s arrival puts argentina’s environmental agenda at risk, https://english.elpais.com/climate/2023-11-30/climate-denier-in-the-casa-rosada-mileis-arrival-puts-argentinas-environmental-agenda-at-risk.html
PBS News, (2018) Trump says climate change not a hoax, but not sure of its source https://www.pbs.org/newshour/politics/trump-says-climate-change-not-a-hoax-but-not-sure-of-its-source
The Guardian, (2015) Republican senate environment chief uses snowball as prop in climate rant, https://www.theguardian.com/us-news/2015/feb/26/senate-james-inhofe-snowball-climate-change
The New York Times, (2016) Trump has called climate change a chinese hoax. Beijing says ıt ıs anything but.https://www.nytimes.com/2016/11/19/world/asia/china-trump-climate-change.html
BERKAY YALÇINKAYA