Kadınların Siyaset Mücadelesi: Haklar Verilmez, Alınır
Kadınların siyasette daha güçlü bir şekilde yer alması, sadece bir cinsiyet meselesi değil, aynı zamanda daha etkili ve adil bir yönetişim için bir gerekliliktir.
Kadınların siyaset ve hayat sahnesinde hak ettikleri yeri almaları hep mücadelelerle oldu. Mısır’ın Kleopatra’sını biz hep güzelliğiyle biliriz, ama o siyaset sahnesinde büyük savaşlar vermiş, diplomasi yürütmüş, büyük topraklar üzerinde sıra dışı yollar üretmiş zekasıyla hayran bırakan bir kadındı.
İlk kadın hükümdar Tomris’ten bugüne kadınlar tarihe adını yazdı evet, tıpkı 1. Elizabeth gibi. Osmanlı’da ise kadınlar güçlerini duvarlar arasındaki mücadelelerle kullanıyordu. Sanayi Devrimi ve sonrasında modern dünyaya baktığımızda kandan gelen yönetme hakkı azaldıkça ve zayıfladıkça kadınların seçimle siyasete dahil olmalarının önüne türlü engeller konuldu. Erkeklerin egemenliğindeki bu yeni dünya düzeninde kadın hep arkada olmaya zorlandı ama tarihler 1923’ü gösterdiğinde cumhuriyete kavuşan Türkiye’de işler değişmek üzereydi. Çünkü “Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur” diyen Mustafa Kemal Atatürk bir ülkenin kadınlarla yükseleceğinin son derece farkında, çağının ötesinde bir lider olarak adımlar atmaya hazırdı. Ve fakat kadınların siyaset arenasında hak ettikleri yere ulaşması, Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan uzun ve zorlu bir yolculuktur. Elbette 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması, bu sürecin mihenk taşlarından biri oldu. Türkiye, o dönemde birçok Batılı ülkeden daha önce kadınlara siyasi haklar tanıyarak önemli bir adım atmıştı. İsviçre’de kadına 1971’te seçme ve seçilme hakkının tanınması oldukça düşündürücüdür. Ancak erken yola çıksak da ülkemizde kadınların siyasetteki temsili de bugüne kadar istenilen düzeye ulaşmamıştır.
Tarihi Bir Hak: Seçme ve Seçilme
1926’da Türk Medeni Kanunu ile kadınların toplumsal statüsü güçlenirken, 1930’da belediye seçimlerine katılma, 1933’te muhtarlık seçimlerine aday olma ve 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmasıyla Türk kadını, siyasi alanda sesini duyurma şansı yakalamıştır. Ancak bu kazanımlar tüm kadınlar için eşit bir şekilde işlemedi. Başörtülü kadınlar 2013’e kadar bu haklardan mahrum bırakıldı. Ben de uzun yıllar dilediğim lisansüstü eğitimi başörtüm nedeniyle alamayan, akademisyen olma arzumu bir kenara bırakıp çocuklarıyla ilgilenmeye yönelen bir kadın oldum. Benim gibi pek çok kadın bilime, sanata, akademiye, siyasete katkı sunabileceği değerli yılları kaybetti. Bu durum, hakların kazanılmasının yetmediğini, sürdürülebilir ve kapsayıcı politikalarla güçlendirilmesi gerektiğini gösterdi. Şimdiki hükümetin geçmiş yıllarda bu açıdan gösterdiği çaba takdire şayan olsa da bu özgürlük için mücadele eden başı açık ya da kapalı fark etmeksizin, adalete ve eşitliğe inanan kadınların bugün de başka nedenlerle baskı altına alınmasını kabul etmemiz imkânsız. Haliyle çabalarımız liyakat sahibi ve siyasette yerini almak isteyen kadınlara daha fazla alan açmak ve kapsayıcı demokrasinin tesisi üzerine devam ediyor.
Kadınların Meclisteki temsili, ilk kez 1935 seçimlerinde %4,5 oranına ulaşmış, ancak bu oran 2002’ye kadar aynı seviyede kalmıştı. 2023 seçimlerinde kadın milletvekili oranı %19,9’a yükselse de hala yeterli değil. Kadınların üst düzey yöneticilikten akademiye, siyasetten diplomasiye kadar pek çok alandaki oranları artış göstermesine rağmen, erkeklerle eşit bir seviyede olamıyor.
Kadınların Karşılaştığı Engeller
Kadınların siyaset yolculuğu, toplumsal algılar, sosyo ekonomik şartlar ve yapısal engellerle şekilleniyor. Geleneksel rollerin dayatılması, ekonomik bağımlılık, rol modellerin azlığı ve medya desteğinin sınırlılığı gibi faktörler kadınların siyasetteki yerini daraltıyor, zorlaştırıyor. Kadınlar için aday adaylığından adaylığa, adaylıktan milletvekilliği, belediye başkanlığı ya da belediye meclis üyeliğine geçmek zorlu bir süreç. Örneğin, aday listelerinde kadınlar çoğunlukla seçilmesi zor pozisyonlara yerleştirilirken, erkek egemen karar mekanizmaları kadınları siyasetten uzaklaştırıyor. Ayrıca kadın adaylara yönelik itibarsızlaştırma, tehdit ve cinsiyetçi dil kullanımı, siyasette var olma mücadelesini daha da zorlaştırıyor.
Peki, Ne Yapmalı?
Kadınların siyasette daha fazla yer alması için birkaç önemli adım atılabilir:
- Kapsayıcı destek devlet politikaları: Kadının güçlendirilmesini sağlayacak özel önlemler, destekler sağlanmalı. Eğitimden sosyal politikalara eşgüdüm içinde işleyen, koruyucu önleyici tedbir ve destek politikaları, mekanizmaları ile kadının tüm yaşam alanlarının iyileştirilmesi. Bu amaçla kapsayıcı bir sistem ve zihniyet dönüşümünü sağlayacak devlet politikaları geliştirilmesi. Ön açıcı zihniyetin büyükşehirlerden Anadolu’nun en ücra köşesine kadar kız çocuklarını da kapsayacak güçlü bir anlayışla kapsayıcı bir eşitliğin tesis edilmesi. Kadının iş- siyaset- aile dengesinin sağlanması, desteklenmesi. Kolay erişilebilir, nitelikli, uygun maliyetli bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması.
- Kota ve Fermuar Sistemi: Eşit temsil sağlamak adına yasal kota uygulamaları getirilmeli ve müeyyidelerle sınırlanmalı. Fermuar sisteminin kadın ve erkek adaylar için hakkaniyetli işleyeceği mekanizmalar geliştirilmeli.
- Parti İçi Temsili Artıracak Önlem ve Destekler: Kadınların parti içi yönetimlerde daha fazla yer almasını teşvik edecek Farkındalık çalışmaları, kapsayıcı eşitlikçi cinsiyet eşitliği anlayışının parti tüzük ve programlarına yansıması, uygulanması, parti içi denge ve denetleme mekanizmaları ile desteklenmesi.
- Rol Model- Mentor etkisi: Başarılı kadın siyasetçiler ve yöneticilerin özendirici, taşıyıcı gücünün sistemlerde görünür ve etkin kılınması, başarı hikayelerinin paylaşılması, mentorluk, yol göstericilik etkisinden yararlanılması.
- Eğitim ve Farkındalık: Genç yaşta siyasete girilmesi ve genç yaşta deneyim kazanılması çok önemli. Sivil toplum ve siyaset alanlarında farklı deneyimlerle dayanıklılığın, direncin artırılması.Kadın kolları ve STK’ların kuluçka etkisi ile siyasete hazırlanılması.
Hayalden Hedefe: Kararlılık Şart
Kadınların siyasette daha güçlü bir şekilde yer alması, sadece bir cinsiyet meselesi değil, aynı zamanda daha etkili ve adil bir yönetişim için bir gerekliliktir. 90 yıllık bu mücadelede kadınlar, “hak verilmez, alınır” şiarıyla hareket etmeli, hayallerini hedefe dönüştürme kararlılığını göstermelidir. Çünkü kadınların bakış açısı, siyaseti sadece eşit ve adil değil, aynı zamanda daha insancıl ve yaşanabilir bir hale getirecektir. Bu mücadelede birlikteyiz kız kardeşlerim! Birlikte tüm canlılar ve çocuklarımız için korunaklı, canlı, huzurlu bir hayat inşa etmek için biz de varız, hep olacağız!
ELİF ESEN