Bugünkü sistemin işleyişine bakıldığında, bunun siyasal kutuplaşmayı arttırdığından, siyasal ve sosyal bölünmeleri derinleştirdiğinden kuşku duyulamaz. Bugünkü görünümü itibarıyla sistem, kazananın her şeyi kazandığı (winner-takes-all), buna karşı kaybedenin de her şeyi kaybettiği bir sistemdir. Bir süredir Cumhur İttifakına dâhil partiler dışındaki bütün siyasal partiler, yürürlükteki hükûmet sistemine alternatif olarak, “güçlendirilmiş parlâmenter sistem”i savunmaktadır. Ancak bu kavramın […]

Şu anda yönetilmekte olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde parlamento neredeyse işlevsiz hale gelmişken, parlamentodan küçük partileri dışlamak istemenin istikrara herhangi bir katkısı olmayacaktır. Muhtemelen bu fikrin mucitleri küçük partilerin başarısız olacağı algısını yaratarak esas seçim olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu partileri marjinalize etmeyi hedefliyorlar. Her ne kadar siyasal kurumların insanların davranışlarını biçimlendirdiği ve iyi bir demokrasinin […]

23 Nisan 1920’de kurulan olağanüstü yetkileri haiz Birinci Büyük Millet Meclisi ile bugünkü Meclisin yetkileri arasında ciddi farkların olduğu görülmektedir. 1920 Türkiye’sinde Birinci Meclis, Kurtuluş Savaşı’nın öncüsü; kurulmakta olan yeni devlet düzeninin en üstün gücü, en güçlü aktörü durumundadır. Bugünkü Meclis ise yürütme ve yargının gücü karşısında devlet düzeninin en güçsüz aktörü hâlindedir. 23 Nisan […]

Türkiye’de siyasal topoğrafya sadece yeni partilerin değil, var olan partilerin de hareket alanını kısıtlıyor. Çünkü diğer bir kimliğe ya da başka bir coğrafyaya yapılacak her hamle; eldekilerin kaybedilmesine yol açabiliyor. Ülkemiz, yaygın olarak anılmaya başlandığı adıyla Koronavirüsü günlerinde sadece sağlık sorunları ya da ekonomik sorunlar ile nasıl mücadele edileceğini tartışmıyor, aynı zamanda “karantina sonrası” günlerde […]

  • 1
  • 2
Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.