İran’da ABD veya İsrail eliyle bir “rejim değişikliğinin” şu ana kadar alıcısı çıkmadı, bundan sonra çıkması da zayıf ihtimal. 1979’daki devrim, halkın iç dinamikleriyle gerçekleştiği için başarılı oldu İran’da her ne kadar rejime karşı duydukları öfke nedeniyle İsrail’e sempati besleyenler olsa da genel olarak toplumun ABD ve İsrail’e iyi bakmadığını söylemek lazım.

Din, mezhep ve etnik renkliliğin zengin olduğu koskoca İslam coğrafyalarında, ardına tam anlamıyla güvenilir olması imkânsız bazı küresel güçleri de alarak, bir ulus-devlet olmanın sınırlarını bile isteye aşarak, bölgenin ortak menfaatleriyle sürekli savaşan konumunda olmanın gün gelip ciddi bir bedeli olacaktı elbette. Sorun şu ki maalesef bu bedel sadece İran’a ödetilmiyor.

Artık istediğini aldığını düşünen ABD-İsrail blokunda barış masasına yönelme olasılığı artıyor. İran ise taviz vermeyen bir savaş siyaseti izlediğini gerek kendi halkına gerekse hem bölgedeki hem de bütün dünyadaki Şiilere göstermek zorunda…

İran, ABD’nin savaşa girmesiyle savaşın kontrol edilemez bir hale gelmesine karşı vekil güçlerini yedekte tutuyor. Yerel siyasi endişelerin yanı sıra iki yıllık bölgesel çatışmadaki zorlu kayıplar da Haşdi Şaabi’yi sessiz kalmaya yöneltmiş görünüyor. Haşdi Şaabi açısından tetikleyici faktör, İran’a saldırıların tırmanması ve Ali Hamaney’e olası suikast.

İran’ın bölgesel güvenlik stratejisi, vekil güçlerin caydırıcılığı ve istihbarat sistemi olmak üzere iki temel sütun üzerinde inşa edilmişti. İran yanlısı milis yapıların askerî kapasitesi ağır darbe alırken aynı süreçte Mossad, İran içindeki insan istihbaratı ağını derinleştiriyordu. İstihbarat zafiyeti içeriyi savunmayı imkânsız hâle getirdi.

İsrail, kanıtı yokken ya da provokasyon olmaksızın İran’a saldırdı. Geçmişteki katliamların amigoları, sanki yakın tarihte hiç yaşanmamış gibi katliamları savunarak ortalıkta caka satarken, dehşete düşmüş sivillerin üzerine bomba yağdırılmasına karşı çıkanlar bir kez daha tehlikeli aşırılık yanlıları olarak karalanıyor.

İran, 1979 devriminden bu yana en büyük varoluşsal tehditle karşı karşıya. Direniş mi, müzakere mi? Tahran rejimi Gazze’nin kaderini mi paylaşacak, yoksa bölgesel denklemde yeniden mi yükselecek? ABD ve İsrail’in kuşatmasında kalan İran için bu savaş, sadece askerî değil tarihi bir yol ayrımı.

  • 1
  • 2
Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.