Savaştan önce hayallerimiz farklıydı. Üniversite eğitimimi tamamlamak, yurtdışında burs almak ve azim ve planlarla dolu bir hayat yaşamak istiyordum. Savaşla geçen yılların ardından hayallerim çok daha basit bir hale geldi.

5510 sayılı Kanun, geçmişteki dağınık sosyal sigorta sistemlerini düzenleyerek hem kazanılmış hakları korumuş hem de yeni sigortalılar için esaslar getirmişti. Bu sistemde “yaşlılık aylığı” adı altında yapılan ödemeler, sigortalının primlerine, kazançlarına ve yıllar içindeki güncelleme katsayılarına göre hesaplanmakta; düşük prim ödeyenlere yapılan fark ödemeleri ise sosyal yardım niteliği taşımaktadır.

Gazze’de sadece ilaca ve yiyeceğe ihtiyacımız yok; birilerinin bizi görmesine, yok olup gitmeden önce kim olduğumuzu hatırlatmasına ihtiyacımız var.

Kampüslerimiz yerle bir edilmiş olabilir ama üniversitelerimiz var olmayı sürdürecek. Sembolik dayanışmanın zamanı geçti. Artık somut, yapılandırılmış ve kalıcı bir ortaklık talep ediyoruz. Gazze’deki üniversitelerin varlığını sürdürmesini ve kolektif geleceğimizin önemli bir parçası olmaya devam etmesini sağlamak için birlikte çalışalım.

Şirin Ebu Akile, tam üç yıl önce bugün öldürüldü. Parlak stüdyo ışıkları yerine enkazların, gözyaşlarının, yıkık duvarların gölgesinde durdu hep. Gözlerinin içine bakan herkes onun sadece bir haberci değil, bir hafıza olduğunu anlardı. Bugün hâlâ Şirin’in sesi yankılanıyor Gazze sokaklarında, Batı Şeria’nın suskun taşlarında ve her cesur gazetecinin vicdanında…

İsrail’in 1948’den bu yana genişleyen haritası nasıl kötülüğün mevzi kazanımı olarak gözlerimizin önünde ise buna karşı set oluşturabilecek bir varlığın, iradenin, gücün olmayışı da ayrı bir trajedi olarak yanı başımızdadır. Gündelik çekişmelerin, ideolojik çarpıtmaların görünmez kıldığı bu vahim durum, her yönüyle içinde bulunduğumuz netameli koşulların nasıl ölçü tanımaz boyutlarda olduğunun göstergesidir.

Gazze’de en muhtaç durumda olanlara öncelik vermenin bir işlevi yok, zira neredeyse yardım yok. Yaklaşık 2,3 milyonluk nüfusun yüzde 100’ünün yardıma muhtaç olduğu bir ortamda, hamile bir kadına, aile içi şiddet mağduruna ya da evsiz ve engelli birine yardım etmeyi mi seçersiniz? Tüm bu riskleri tek bir kişide mi ararsınız? Böyle bir seçim yapmanın verdiği ıstırap, Gazze’deki işimiz bittikten sonra da bizi uyutmayacak.

Norman Finkelstein, Gazze & Şehadete Tanıklık adlı kitabında, Batı’da ve uluslararası kamuoyunda tembel zihinlerin sorgulamadan ezbere kabullendiği argümanların peşine düşüyor; söylenmesi zor olanı, bazılarının görüp de dile getirmeye cesaret edemediğini inatla ve azimle haykırıyor yüzümüze: Filistin’de ve Gazze’de tarihin en büyük dramlarından biri yaşanıyor, bu açıkça bir işgal ve sorumsuzca bir soykırımdır! Sosyal medyada milyonlarca […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.