Modern dönem savaşları çoğunlukla asimetrik güç dengeleri içinde ve sofistike tekniklerin kullanılması şeklinde cereyan ediyor bir süredir. Son olarak İsrail’in Eylül 2024’te çağrı cihazlarını infilak ettirmek suretiyle binlerce aktif Hizbullah üyesini yaralama eyleminde görüldüğü üzere, daha önce tanık olunmamış saldırı usulleri denenebiliyor. Uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu jeopolitiğinde, göğüs göğse savaşlar ve konvansiyonel ordularla yüz binlerce […]

Saldırıların sadece Nasrallah’ın değil tüm Hizbullah’ın yok edilmesini amaçlayan geniş kapsamlı hedefi, Ortadoğu’daki dengelerin yeniden dizayn edilmesi ile sonuçlanacak. Rusya ve Çin’in bilinçli sessizliğinin yanında İran’ın kendi vekil güçlerini yalnız bırakması, ittifak değil bağımlılık ilişkisinin kötü sonuçlarından biri.

Ekim ayında Gazze’de topyekûn soykırımın başlamasından bu yana, Temmuz ayında Beyrut’ta Hizbullah komutanı Fuad Şükür’e suikast düzenleyen İsrail’in yürüttüğü savaşta Lübnan’da yaklaşık 600 kişi öldürüldü. Ancak patlayan çağrı cihazlarının yol açtığı kitlesel katliam, provokasyonu yeni bir boyuta taşıdı.

Mahmud Abbas’ın Filistin’in devletleşmesine ve İsrail işgalinin sonlandırılmasına dair somut bir strateji geliştirememesi, iç bölünmelere karşı kapsayıcı çözümler üretememesi ve İsrail’in 2008 başta olmak üzere farklı zamanlarda Gazze’de icra ettiği soykırım ve etnik temizliğe karşı net bir duruş sergileyememesi, iç meşruiyet kaybına yol açmıştır. Bu durum, Abbas’ın giderek daha otoriter bir yönetim anlayışı benimsemesi ile sonuçlanmıştır.

Geçen yıl Gazze’de 625 bin çocuk okula gidemedi. Çocukların eğitim hakkı, büyükler tarafından haşince, acımasızca, fütursuzca ellerinden alınıyor. Nitekim savaş, umutları yerle bir eden en güçlü silah. Barış ise bombardımanlar altında çocuklukları ellerinden alınan bir nesle verilecek en güçlü umut. Çocuğumuzu, yeğenimizi, torunumuzu bu yıl okullarına bırakırken bu satırları düşünerek, Gazzeli çocuklar için umuda sarılalım. […]

Küreselleşme ve neoliberal akılla karakterize edilen politik ekonominin geri çekilmekte olduğunu iddia etmek ile bunun bildiğimiz dünyanın sonu olduğunu öne sürmek farklı. Daha kesin olansa Tel Aviv tarafından başlatılan soykırımcı vahşetin, kendisini insan haklarının ve medeniyetin koruyucusu olarak sunan uluslararası liberal düzenin paramparça olduğunu açığa çıkarmış olması.

Küreselleşme ve neoliberal akılla karakterize edilen politik ekonominin geri çekilmekte olduğunu iddia etmek ile bunun bildiğimiz dünyanın sonu olduğunu öne sürmek farklı. Daha kesin olansa Tel Aviv tarafından başlatılan soykırımcı vahşetin, kendisini insan haklarının ve medeniyetin koruyucusu olarak sunan uluslararası liberal düzenin paramparça olduğunu açığa çıkarmış olması.

Onlarca yıllık Filistin davasını, ideolojisi kendisine yakın diye belli örgüt ve oluşumlara indirgeyenlerin “Filistin” gibi bir derdi yoktur. Hakikate giden yollar türlü türlüdür. Kendi yolunun en güzel yol olduğunu söylemekte bir beis yok; ama herkesin yolunun yanlış ve sadece kendininkinin doğru olduğunu söylemek hakikate karşı hürmetsizlik, aşikâr bir hadsizliktir.

Siyasal İslamcı siyaset, bugün İslam dünyasında bir düzen kuruculuk rolünü üstlenmek istiyorsa önce kendi ülkesinde rızaya dahil, adil, demokratik ve hukuka dayalı bir düzeni tesis edebilmelidir.

Şimdi sorulması gereken soru, bugün Gazze’de gördüklerimizin çok yakın bir gelecekte yeni normal haline gelmesi gibi çok sahici bir olasılık karşısında nasıl bir seçim yapacağımız. Görmezden gelip mavi hapı yutacak mıyız? Yoksa kırmızı hapı tercih edip uyanacak mıyız?

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.