İklim kriziyle ilgili alınacak önlemlerin kısa vadede bir başarı sağlamayacağı açık. Trump örneğinde görüldüğü gibi tam tersine, iklim değişikliğini günah keçisi ilan etmek daha işlevsel bir politikaya dönüşüyor.
İklim kriziyle ilgili alınacak önlemlerin kısa vadede bir başarı sağlamayacağı açık. Trump örneğinde görüldüğü gibi tam tersine, iklim değişikliğini günah keçisi ilan etmek daha işlevsel bir politikaya dönüşüyor.
Son dönemde yaşanan yangınlar ve sel felaketleri, doğanın kendi içinde yıkıma doğru gittiğinin göstergesi. İklim değişikliğinin temel nedeni, insan eliyle artan sera gazları ve doğanın tahribidir. Çarpık kentleşme ve betonlaşma, şehirlerde ısı adalarının oluşmasına ve iklim dengesinin bozulmasına yol açıyor. Hava koşullarındaki olağanüstü değişiklikler, doğal değil, insan kaynaklıdır.
Son dönemde yaşanan zirai don olayları, Türkiye gündeminde gıda arz güvenliğini ve bunun üzerinde iklimin etkilerini yeniden ve tüm toplum nezdinde tartışılır duruma getirdi. Geçmiş yıllarda da Türkiye’de zirai donlar yaşanmış ve genellikle lokal ve ürün bazında sınırları belli etkiler oluşturmuştur. Ancak özellikle 10-13 Nisan döneminde yaşanan zirai don, ülkemizin tarımsal üretiminin yapıldığı illerin büyük çoğunluğunu ve birçok ürün grubunu etkilemiştir.
Kyoto’nun en büyük açmazlarından biri karbon emisyonları konusunda tarihsel sorumluluğu önceleyerek 1997’de gelişmekte olan ülkelerin neden olduğu karbon emisyonlarını kalkınma uğruna görmezden gelmesiydi.
Fransa, İspanya, İtalya ve Birleşik Krallık’ta görülen sıcaklıklar, kuraklık ve yangınları artırıyor, insan sağlığını tehdit ediyor. Son günlerde rekora varan sıcaklıklar ve hızla yayılan şiddetli orman yangınları Batı Avrupa ve Birleşik Krallık’ı kasıp kavurdu ve bu, bölgede şimdiye dek kaydedilmiş en aşırı sıcak hava dalgalarından biri olabilir. Şimdiden yüzlerce insanın hayatını kaybettiği sıcak hava dalgasının […]