Şehirlerin kendine has bir ruhu vardır ve o ruhu yaralayıcı, zedeleyici adımlar bünyeyi bozar. Bu ruh her şehirde farklı şekilde tezahür eder. Şehrin tarihçesi, coğrafyası, demografik yapısı vb. bu ruhu oluşturan etkenler bütünüdür. Dolayısıyla kendi medeniyet değerlerimize uygun şehir tasavvuru oluşturmak ve bu çerçevede akıllı adımlarla yol almak gerekir.

Kentsel Dönüşüm adı altında eski binaların yerine dikilen beton yığını kafesler adeta kanser tümörü gibi… Hem insan bünyesine hem de şehir ruhuna aykırı olan bu külçeler, geçmişten devraldığımız gelenek-görenekleri ve kültürel değerlerimizi bir değirmen gibi öğütüyor.

Türkiye’de marka kent yaratmak çoğu zaman yaşam kalitesini göz ardı eden bir “kent makyajlaması” olarak anlaşılıyor. Şehir heykelleri örneğinden de anlaşılacağı gibi, devasa boyutlu bir karpuz ya da semaver heykeli dikildiğinde o kentin cazibe merkezi haline geleceğini düşünmenin, Glasgow ya da New York’u markalaştırmaktan farklı bir akıl yürütmeye dayandığı açıkça görülebilir.

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.