Bağdat’ın Savaş Yorgunu Duvarları Irak’a Demokrasi Getirir mi?

Irak, yaklaşan seçimler öncesinde jeopolitik gerilimler, yolsuzluk ve İran’ın nüfuzu arasında demokrasi arayışını sürdürüyor. Bağdat’ta gözle görülür iyileşmeler olsa da siyaset, mezhepçi sistem ve parçalı ittifaklarla tıkanmış durumda.

2025 ırak seçimleri

Irak son dönemlerde jeopolitik endişeler ile siyasi değişim sarkacında yönünü arııyor. Ülke, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının tetiklediği fay kırılmalarının ortasında ve İran-İsrail savaşının ikinci raundunun beklendiği bir anda seçime hazırlanıyor.  Al-Rasheed Center ile Irak Demokrasi Gözlemevi (IDO) iş birliğinde düzenlenen Başbakan Muhammed Şiya Sudani’nin yanı sıra çok sayıda Iraklı yetkili, bürokrat, siyasetçi, akademisyen ve gazetecinin katıldığı “Uluslararası Demokrasi Günü” etkinliği çerçevesinde 12-16 Eylül tarihlerinde davet edildiğim Bağdat’ta seçim hazırlıklarını yakından gözlemledim.

 

Bağdat’ı son olarak mart ayında ziyaret etmiştim. Bu kısa zamanda dahi Bağdat’ın çehresinde gözle görülür değişim yaşandığına şahit oldum. The Economist dergisinin bu ayın başındaki “The World’s Surprise Boomtown: Baghdad” başlığından da anlaşılacağı üzere şehrin her yerinde devasa siteler, yüksek katlı binalar, köprüler, yollar, viyadükler yükseliyor. Başkentteki Musenna yolu üzerinde yer alan, 1980-88 arasında süren ve bir milyon insanın hayatını kaybettiği İran ile savaşta askerî havalimanı olarak kullanılan alanda bugün ultra lüks konutların yükseliyor olması da tarihin ironisi. 

 

Ülke, üzerindeki İran gölgesinin de geleceğini belirleyecek bir seçim sınavına hazırlanıyor. Seçim atmosferi, radikal olmasa da değişim umutları doğuruyor. Seçimde güçlü bir halk desteği alacak hükümet yüksek binalar yapmaya devam edebilir ve siyasi istikrarı pekiştirebilir ancak Irak’ın demokrasi yolunda kat etmesi gereken daha çok yolu var.

 

Demokrasi Duvarlara Emanet

 

Başkentteki binaların çatıları ve duvarlarının çoğu savaş dönemlerinin izini taşıyor. Şimdi buraları 11 Kasım’da yapılması planlanan seçimler için yarışan adayların ve liderlerin reklamları süslüyor. Sokaklarda hayat uzun yıllardır şahit olmadığım kadar canlı ve hareketli. Uzun yıllar patlamaların ve savaşın korkusuyla tedirgin yaşayan toplum özellikle son iki yılda Başbakan Muhammed Şiya Sudani’nin gözle görülür yatırım politikaları ve görece stabil güvenlik atmosferinden oldukça memnun görünüyor. Konuştuğum herkesin ortak ifadesi Sudani’nin parlamento seçimlerinde yarışmak üzere kurduğu İmar ve Kalkınma Koalisyonu’nun güçlü sonuçlar alacağı yönünde. 

 

Irak, ABD’nin 2003’teki işgalinden bu yana yedinci kez sandık başına gidiyor. 20 milyonu aşan kayıtlı seçmen, 37 ittifak, 38 parti ve bağımsız yarışan yaklaşık 80 aday arasından 329 sandalyeli yeni parlamentoyu belirleyecek. 

 

Elbette ülkede 2005’ten bu yana düzenli ve rekabetçi seçimlerin yapılması, dini ve etnik grupların genel siyasi sistemde temsili demokrasinin özümsendiği anlamına gelmiyor.  Economist Intelligence Unit’in (EIU) seçim süreci ve çoğulculuk, hükümetin işleyişi, siyasi katılım, siyasi kültür ve sivil haklar gibi kriterlerle ölçtüğü Demokrasi Endeksi-2024’e göre, ülkede demokrasi giderek kötüleşiyor. Ülke, 10 üzerinden 2,8 puanla 167 ülke arasında 126’ıncı sırada.

 

Yolsuzluk, İran yanlısı milis grupların etkisi ve kurumların zayıflığı ülkede demokratik yönetimi yaralıyor. İran’ın nüfuzu siyasette hala etkin. Devlet yetkilileri ve milisler, yasal ve yasa dışı yollarla vatandaşların haklarını sürekli ihlal ediyor. Nitekim Yolsuzluk Algı İndeksinde de Irak’ın oldukça kötü bir karnesi var. Sudani’nin kalkınma vizyonu ve yolsuzluk karşıtı söylemleri, sorunlara rağmen bu nedenlerle toplumda karşılık buluyor. Ancak seçimlerde bu güven inşasının sonuç getireceği anlaşıldığından Sudani karşıtı eski siyaseti temsil eden Nuri Maliki ve milis gücü Haşdi Şaabi’den Kays el-Hazali gibi isimler oldukça sert bir siyaset dili kullanıyor.

 

Popüler Şii lider Mukteda Sadr’ın boykot ettiği seçimlerde Sudani en güçlü aday olarak görülürken, Şii evi oldukça parçalı. Sünni ve Kürtler de bölük pörçük. Eski Meclis Başkanı Muhammed el Halbusi liderliğindeki Takkadum, mutsuz Sünni seçmenleri kazanmak isteyen rakiplerinin sert siyasetiyle karşı karşıya. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Yeni Nesil Hareketi’nin iç çekişmeleri de Kürtlerin Bağdat’taki pazarlık güçlerini zayıflatıyor.

 

Sudani döneminde ülkenin görece ayağa kalktığı görülse de seçimlerin 2003’ten sonra kurulan müesses nizamı kökten sarsması olası değil. Ülkenin üç ana etnik-mezhepsel grubu arasında iktidarı paylaştıran muhasasa sistemi siyasetin hücrelerine kadar sirayet etti. Geçmişte çoğulculuğun güvencesi olarak sunulan sistem, artık yolsuzluk ve kayırmacılık ağlarının merkezi. Seçimler, muhasasayı ortadan kaldırmayacak olsa da iç güç dengesini değiştirebilme ve Sudani gibi yeni nesil Şii siyasi elitlere daha fazla alan açabilme ihtimali nedeniyle çok önemli.

 

Gençler Kapıyı Zorluyor

 

Irak’ın parçalanmış siyaset arenasında bütün çıkar gruplarının fayda devşirdiği bir ağ var. Etnik-mezhepsel siyasi elitler, yalnızca ideolojik yapılarıyla değil kurumlardaki güçleriyle de nüfuzlarını tahkim ediyor. Kurumlarda bürokratik akıl yerine hizipçilik artıyor. Ancak gençlerin “kokuşmuş düzenden” rahatsızlığı yıllardır buna paralel yükselişte.

 

Ülkenin 45 milyon nüfusunun yüzde 60’ı 25 yaşın altında. Her yıl bir milyona yakın genç istihdam için sıraya giriyor ancak ülkede petrol ekonomisi dışında istihdam sektörü neredeyse yok. Genç işsizlik oranları yüzde 35’e ulaşmış vaziyette. 

 

Devlet ihalelerini tekellerine alan ve kamu sektöründeki işe alımları yöneten siyasi elitler, muhalefeti ve istihdam arayışındaki gençleri bu araçlarla terbiye etmeye çalışıyor. Aynı zamanda elitler ve partilerin televizyon kanalları ve haber kuruluşları, meşruiyetlerini güçlendirmek ve rakiplerini itibarsızlaştırmak için araçsallaştırılıyor. Bu nedenle ülkedeki sistem, demokrasi ile otokrasi arasında rekabetçi otoriterlik gibi işliyor.

 

İşsizlik, yolsuzluk ve nepotizme karşı artan öfkeyi İran’ın ülkedeki dominasyonu da besliyor. Nitekim 2019’da yaygın yolsuzluk, kötü yönetim, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve İran’ın ülkedeki nüfuzuna karşı sokaklara çıkan gençler İran yanlısı milisler ve güvenlik güçlerinin orantısız şiddetine rağmen geri çekilmemiş ve 600’ü aşkın protestocunun ölümüyle sonuçlansa da Başbakan Adil Abdülmehdi’yi devirmeyi başarmıştı. 2021 seçimlerinde protesto hareketinden siyasete giren parti ve adaylar müesses nizamı değiştirecek bir güç elde edemeseler de artık geleneksel siyaset ve yeni nesil Şii siyasiler gençlik dinamizmini dikkate almak zorunda.

 

Nitekim gençler tarafından organize edilen “Uluslararası Demokrasi Günü” programının, Saddam Hüseyin’in 1979’da onlarca muhalifini infaz ettirdiği Al-Khuld Hall isimli toplantı salonunda yapılması oldukça anlamlı. Programda, aralarında Sudani’nin de olduğu çok sayıda siyasetçiye izletilen videolarda Irak’ta demokrasinin “sıfır” olduğuna dair ifadelere yer verilmesi, yeni nesil Şii siyasetin gençlerin eleştirilerine tahammülü öğrendiğini gösterdiği gibi gençlerin protesto ruhlarını korunduğuna işaret ediyor. Nitekim Sudani, benim de aralarında olduğum küçük bir grubu kabulünde, demokrasiyi güçlendiren programların önemine değinerek bu programları desteklediğinin altını çizdi. Ayrıca, siyasi elitler ülkedeki sorunlar ve İran konusunda dikkatli açıklamalar yaparken, konuştuğum gençlerde gelişen İran karşıtı söylem oldukça dikkat çekici. “Iraklılık” kimliğinin daha güçlü dile getirilmesi de siyaseti dönüşüme zorlayacak bir başka veri.

 

Birleştirici Ulusal Vizyon İhtiyacı

 

Kutuplaşan Ortadoğu’da ve parçalı Irak siyasetinde birleştirici ulusal vizyon sunan ve demokrasiye gerçekten inanan bir liderin gençler arasında daha fazla karşılık bulacağı aşikâr.  Seçimler, Irak’ın iç siyasetini ve bölgesel gerilimlerle yeniden şekillenen Ortadoğu’daki rolünü etkileyecek. Seçim sonuçları ve sonrasında kurulacak ittifakların nasıl gelişeceğini şu andan kestirmek zor olsa da yerleşik siyasi geleneklerinin ağırlığı altında ezilecek bir başbakanın değişim ihtimallerini azaltır. Sudani’nin Ekim 2022’de göreve gelmesinden bu yana artan popülarite ve meşruiyeti, kalkınmacı yaklaşımının yanı sıra makul siyaseti ve çatışan çıkarları dengeleme becerisiyle ilgili. Siyasi mimariyi kökten değiştirecek bir aktör şu an için ufukta görünmüyor ancak Sudani gibi bir denge aktörü değişim tekerini itebilir.

 

Irak’ta çürümüş sistemin devrimci bir saikle değiştirilmesi gerçekçi değil bu nedenle kademeli reformlar benimsenmeli. Otoriterliği besleyen zemin yok edilmeli. Demokrasi; bağımsız yargı, güçlü sivil toplum, güçlü kurumlar ve özgür medya ile mümkün. Bu süreçte reform karşıtı unsurları dışlanması veya ikna edilmesi önemli bir gereklilik. Söz konusu kademeli reformların yolu, kurumların dayanıklılığı, halkın mobilizasyonu ve bölgesel ve uluslararası destekten geçiyor. Elitlerin rantlarından vazgeçmesi kolay değil ve geniş toplumsal ve uluslararası destek olmadan mütevazı reformlar dahi tersine dönebilir. Bu nedenle geleneksel siyasi elitlerin reformların altını oymasını ve demokrasiyi otoriter akla araçsallaştırmasını engellemenin yolu, gençlerin protestocu ve demokrasi arayan ruhunun siyasi baskıya evrilmesinden geçiyor. 

 

Aksi senaryoda yorgun toplumun umudu yorgun duvarlarda asılı kalacak.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.