Kerkük’e KYB’li Vali Seçildi: Kazananlar ve Yitirilen Gerçeklik Algısı

Kerkük’ün yerel yönetimi, yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde karmaşık manevralar ve oyunlar sonucunda oluşturuldu. Gerilim, sadece kentin siyasi manzarasını yeniden şekillendirmekle kalmıyor aynı zamanda Irak’ın iç dinamikleri ve bölgenin jeopolitik dengesini etkileyebiliyor.

kerkük valisi

Irak’ın siyasi, sosyal, güvenlik ve ekonomik açıdan en kritik vilayetlerinden biri olan Kerkük uzun yıllardır siyasi gerilimle bütünleşen kaderini değiştiremiyor. Biri Hristiyan kotası olmak üzere 16 sandalyeli Kerkük İl Meclisi’nin dokuz üyesi 10 Ağustos’ta Bağdat’ta bir araya gelerek Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden (KYB) Rebwar Taha’yı vali, İl Meclisi Başkanlığı’na da Arap fraksiyonundan Muhammed Hafız’ı seçerek aylardır beklenen düğümü çözdü.

 

Kerkük gibi dinamikleri kırılgan bir bölgede seçimin galibi KYB’yi denkleme dahil etmeyen vali seçim senaryoları çökerken; Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), Türkmenler ve Arapların bir kısmının katılmadığı toplantıda valinin belirlenmesi yeni gerilimleri beraberinde getirdi. Toplantının yasal olmadığı gerekçesiyle girişimler başlarken, Ankara’dan seçimin “oldubittiye getirilmesinin” kabul edilmeyeceği açıklaması gecikmedi. KDP ile KYB, Bağdat ile Erbil ve Ankara ile Tahran arasında büyük Kerkük savaşı şu an için İran lehine sonuçlandı. Bununla birlikte KYB, Kerkük’te ittifak içerisinde olduğu düşünülen Arap birliğini dağıtırken, KDP ve Türkmenlere de “asıl oyun kurucu” olduğunu gösterdi. Ancak görünüşe göre kentte tansiyon dinmeyecek.

 

Ankara’nın Tezi Çalışmadı

 

Irak’ta 10 yılın ardından 18 Aralık 2023’te vilayet meclisi seçimleri düzenlenmişti. Arap, Türkmen ve Kürtlerin birlikte yaşadığı ve ülkedeki tartışmalı bölgelerden Kerkük’te ise 18 yıldır yerel seçimler yapılamıyordu. Seçime ayrı listelerden giren KYB beş, KDP iki olmak üzere Kürtler toplamda yedi sandalye elde etti. Irak Türkmen Cephesi (ITC) öncülüğündeki dokuz Türkmen partinin aynı listeden girdiği Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi iki sandalye elde ederken; Arap Koalisyonu, Kiyade Koalisyonu, Arap Uruba İttifakı listelerinden giren Araplar da altı sandalye kazandı. Bu arada 2005 seçimlerinde vilayete ayrılan 41 sandalyenin 26’sını Kürtler, dokuzunu Türkmenler, altısını Araplar kazanmıştı. Yerel seçimlerin yapıldığı 15 vilayetten 13’ünde yerel yönetim kurulurken, üst düzey pozisyonların dağılımı konusunda anlaşmazlar nedeniyle Diyala ve Kerkük’te yerel yönetim aylarca kurulamadı. 

 

ABD’nin 2003’teki işgalinin ardından federal düzenin inşa edildiği ülkede İran yanlısı aktörlerin merkezdeki gücünü yerelde de konsolide etmesi ve 2017’deki bağımsızlık referandumu sonrası Kerkük’te etkisizleşen Kürtlerin yerel seçim sonrası kente güçlü biçimde geri dönmesi de valilik seçimlerinin önünde engel oldu. Nitekim çıkmaza giren yönetim kurulumunda Başbakan Muhammed Şiya Sudani’nin talimatıyla vilayet meclisi 11 Temmuz’da ilk oturumunu gerçekleştirirken, toplantıdan sonraki bir ay içerisinde yasal gerekliliğin dayatmasıyla vali belirlendi. Açmazın Kerkük’ten Bağdat’ta taşınması, İran yanlısı aktörlere yakın KYB lideri Bafel Talabani’nin valilik konusunda elini güçlendirdi.

 

Seçimlerin ardından Ankara, Bafel Talabani’nin PKK ile ilişkilerinden rahatsız olduğu gerekçesiyle, KYB’nin dışarıda bırakıldığı, altı Arap, iki Türkmen ve iki KDP’li meclis üyesinden oluşan 10 kişilik üçlü koalisyonu destekledi. Ayrıca KYB, Ankara’nın valiliğin Arap, Türkmen ve Kürtler arasında dönüşümlü yürütülmesine ilişkin önerdiği yönetim modelini kesin dille reddetmese de valinin tarafların uzlaşacağı bağımsız bir Kürt olmasından yana tutum benimsedi. Son dönemde güçlenen ilişkiler nedeniyle Bağdat’ın Ankara’nın hassasiyetlerini dikkate alarak KYB’siz bir yönetim kurulmasını onaylayacağı kanaati oluşsa da Bağdat’a taşınan Kerkük dosyası KYB’siz yönetim ihtimalini rafa kaldırdı; ancak bu gerçeklik taraflar açısından anlaşılamadı veya görmezden gelindi. Ankara’nın KYB’siz yönetim formülü ve dönüşümlü valilik önerisi kentin dinamiklerine ve seçim sonuçlarına uyan bir yaklaşım değildi. Sonuç memnuniyet verici olmayabilir ancak İran faktörü ve Kerkük Araplığının iş tutuşunun hesap edilmediği görüldü.

 

Gelinen noktada KYB, kentteki kırılganlığı dikkate alarak, kendisine karşı tutum almalarına rağmen KDP ve Türkmenleri yönetime entegre etmeli. ITC ve KDP’nin İl Meclisi’ndeki yerleri, görev dağılımı müzakereleri başlayıncaya kadar boş kalacak. Bu açıdan 2017’deki bağımsızlık referandumunun ardından Bağdat tarafından vali vekili olarak atanan Rakan Said Cuburi’nin yönetiminde kayıplarını tersine çevirmek için Türkmenlerin, Sünni-Şii olarak bölündüğü ve seçimlerde karar verici bir başarı elde edemediği dikkate alındığında, kendi menfaatleri açısından KYB ile çalışmanın yolunu araması gerekir. KYB’li yeni Vali Taha’nın seçimlerde tek başına aldığı oyun dahi Türkmen oylarının yarısına tekabül ettiği göz önünde bulundurulduğunda gerçekçi bir zeminde düşünmenin sırası gelmiş olmalı. Türkmenler, valilik konusunda ısrardan ziyade vilayet yönetiminde vali yardımcılığı ve çok sayıda müdürlük almanın çabasına girmeli. Zira referandum öncesi Kürt yönetiminde Türkmenler çok sayıda müdürlüğe sahipken Cuburi döneminde bunların büyük bölümünü yitirmişti. 

 

Masayı İran Kurdu

 

Kerkük’te yeni kurulan yönetim İran’ın zaferi, Türkiye’nin yenilgisi olarak okunuyor. Yerelde etnik gruplar arasındaki tartışmaların yanı sıra İran ve Türkiye rekabeti ve stratejik hesaplarının kesiştiği Kerkük’te tüm tarafları kapsamayan formüllerin genellikle İran’a yarayacağı biliniyordu. Zira 2017 sonrası Kerkük sahasındaki İran yanlısı aktörler Araplarla çalışmayı önemli oranda başardı. 

 

Ankara’nın uzun erimli uğraşlarına rağmen Tahran, Kerkük masasındaki ağırlığını da gösterdi. Buna karşın Kerkük’ün Türkmenler ve Türkiye nezdindeki büyük önemine rağmen Türkmen ve Ankara etkisinin masadaki zayıflığı yeniden görüldü. İran, Türkiye’nin desteklediği aktörlerin tamamını saf dışı bırakarak Ankara’nın planlarını, Kürt iç siyasetini ve Kerkük-Arap ittifakını bozabilme kartını elinde tuttuğunu bir daha ispatladı. Hatta ITC’den temsilcinin katılmadığı toplantıda İran destekli Bedir Örgütü ile yakın Şii Türkmen milletvekili Garip el-Asker olması, Tahran’ın mezhepsel kimlik üzerinden “alternatif Türkmenleri” öne çıkardığına işaret.

 

Irak Meclisi’nde İran yanlısı güçlerin hegemonyası, KYB’nin tarihi ve coğrafi olarak İran’a yakınlığı, Bafel Talabani’nin İran yanlısı aktörlerle ilişkilerinin yanı sıra İran yanlısı milis güçlerin Kerkük’teki etkinliği KYB’siz bir formülü imkânsız kılıyordu. Günün sonunda İran etkisinin pekiştiği bir vasatta Ankara, Bafel Talabani’ye rağmen Vali Taha ile çalışmaya açık olmalı. Hatta Türkmenleri ve KDP’yi de buna teşvik etmeli. Aksi senaryoda İrancılığı kentte dengelemek kolay olmayacak. 2017’deki bağımsızlık referandumu sonrası saha dinamiklerinin İran lehine değiştiği hatırlandığında çok seçenek bulunmuyor. Referandumun ardından Kürtleri, özellikle de KDP’yi kentten uzaklaştıran İran’ın Kerkük’teki esas oyun kurucu olduğunu hatırda tutarak, sadece KDP üzerinden hamlelerin başarı şansının zayıflığı anlaşılmalı.

 

KDP ile KYB Arasında Yeni Gedik Açıldı

 

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY), pek çok ertelemenin ardından 20 Ekim’de seçimlere hazırlanırken KDP ile KYB ile arasındaki gerilime yenisi eklendi. Kerkük’te İran etkisiyle valilik hamlesi yapan KYB, IKBY’de de KDP etkisindeki azınlık kotalarının Irak Federal Mahkemesi’ne başvurarak iptal ettirmiş ve sonrasında Süleymaniye’nin de yararlanacağı biçimde azaltılarak bölgelere ayrılmasını zorlamıştı. Yakınlaşan IKBY seçimlerinde KYB’nin Süleymaniye’deki bir Türkmen kotasını desteklediği adayla kazanması da Kerkük sonrası KYB’nin ikincisi hamlesi olabilir.

 

Türkiye, IKBY’de KDP ile PKK ve KYB’ye karşı ittifak yaparken, Kerkük’ün referandumla IKBY’ye dahil edilmesini benimseyen KDP ile tamamen çeliştiğini not etmeli. Hatta KDP, referandum sonrası kentin Irak güçlerinin kontrolüne geçmesi konusunda rolü olduğu gerekçesiyle KYB’yi ihanetle suçlamıştı. İki parti ilişkileri o günden bu yana kötüleşiyor. Ancak referandum etrafındaki geçmiş tartışmalara rağmen KYB’nin valiliği güvence altına almadaki başarısı kentteki etkisinin artacağını gösterirken, KDP zeminini giderek yitiriyor. Kürtlerin referandumun ardından Kerkük’e dönmesi kazanım, ancak bu durumun İran lehine mi Kürtler lehine mi gelişeceğini KDP-KYB ilişkisi belirleyecek. Şu an ibrenin İran’dan yana olduğu dikkate alındığında KDP, KYB’yi merkeze çekmeye bakmalı. 

 

Bafel Talabani, hem KDP ve Kürt iç siyaseti hem Ankara karşısında moral üstünlük elde etmiş hem de Bağdat ve Tahran’daki gücünü pekiştirmiş gözüküyor, ancak siyasi stabilizasyonun uzlaşıdan geçtiğinin bilincine varmak zorunda. Aksi halde hem KDP hem de Ankara ile gerilim tırmanmaya devam edecek.

 

Dağılan Arap İttifakının İsyanı

 

Referandum sonrası Kürt Vali yerine Arap Vali Cuburi, Bağdat’taki valilik seçimi toplantısını “Kerkük’teki Araplara ihanet” olarak tanımladı. Araplar mevcut güçlerini kaybetmek istemese de kentteki Arap fraksiyonları zaten derin biçimde bölünmüş durumdaydı ve rekabet içindeydi. Ankara bu dağınıklığı yeterince dikkate almamış olacak ki İran hamlesini buradan yaptı.

 

Referandumdan sonra Arapların Kerkük’te yaptığı demografi oyununun Kürtlerin 20 yılda yaptığının çok ötesinde olduğunu önde gelen pek çok Türkmen’den duymuştum. Zaten kentin çeperlerindeki Arap yerleşimlerindeki ciddi artış gözden kaçmıyor. Bu nedenle yeni vali seçimi, Araplar ve Cuburi’nin dengelenmesi açısından kritik bir dönemeç. Bağdat’taki toplantı aynı zamanda Sünni Araplar arasındaki rekabetin de sonucuydu. Zira görevden alınan eski Irak Meclis Başkanı ve ülkedeki en büyük Sünni parti Takaddum’un lideri Muhammed el-Halbusi 10 Ağustos’ta Bafel Talabani’nin yanı sıra İran yanlısı Babil Hareketi’nden Ryan el-Kildani ve Asaib Ehlil Hak lideri Kays el-Hazali ile bir araya geldi. Bu hamle, eski ortağı Hamis el-Hançer’e ve bir zamanlar yakın müttefiki Mesud Barzani’ye karşı bir siyasi darbe olarak yorumlanabilir. Hançer ve Barzani’nin Ankara ile güçlü ilişkileri var. 

 

Valilik seçiminde KYB’ye destek veren Arap üye Vasfi el-Asi’nin İran’a yakın olduğu bilinirken diğer iki Arap üyenin de Halbusi’ye yakın olduğu biliniyor. Ancak Hançer, Kerkük’te üç üyesi bulunan Arap Koalisyonu’nu destekliyordu. Halbusi’nin Kerkük hamlesinin, KYB ve belirli Şii grupların Halbusi’nin parlamento başkanı adayına destek sözüyle ilişkili olduğu öne sürülüyor. Halbusi, Irak Meclisi Başkanlığı’ndan alındığından beri Sünniler arasındaki rekabet nedeniyle seçim yapılamıyor. Böylece Ankara’nın da Sünni politikasının hem Irak genelinde hem de Kerkük özelinde etkisiz olduğu görüldü.

 

Kerkük’ün yerel yönetimi, yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde karmaşık manevralar ve oyunlar sonucunda oluşturuldu. Gerilim, sadece kentin siyasi manzarasını yeniden şekillendirmekle kalmıyor aynı zamanda Irak’ın iç dinamikleri ve bölgenin jeopolitik dengesini etkileyebiliyor. Ancak kentteki bütün gerilimlerde vilayetten çekilmesini kimsenin beklemediği Şii milisler, Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasındaki düşmanlıktan faydalanmaya devam ederek sahadaki varlığını tahkim ediyor. Kerkük’te stabilizasyon arzu eden iç ve dış aktörlerin asıl odağının bu realite olması ve bu yolda KYB’yi makule çekmesi gerekiyor.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.