Beyaz Perdede Afrika’ya Mesaj Verme Yarışı
Dünyanın en genç nüfusuna ve zengin kaynaklara sahip Afrika için verilen mücadele, yalnızca siyasi, ekonomik ve askeri alanda gerçekleşmiyor. Sinema da politik bir araç olarak ülkelerin kıtaya yönelik bakışlarını resmetmelerine imkân sağlıyor. Birçok ülke, Afrika ülke ve halklarına ya da ötekine yönelik mesajlarını beyaz perdeden vermeye çalışıyor.
Afrika, 1960’lı yıllarla birlikte geleneksel sömürgeci güçlerden bağımsızlığını kazanmaya başladı. Aradan geçen zaman zarfında kıtadaki geleneksel güçlerin etkisi azalırken farklı ülkelerin Afrika’ya olan ilgisi de arttı. Brezilya, Çin, İran, Suudi Arabistan gibi ülkeler Afrika ile yakından ilgilenmeye başladı. 2005 yılının Afrika Yılı olarak ilan edilmesinin ardından Türkiye de kıtadaki yeni rekabet ortamında yerini almak için mücadeleye girişti.
Ancak dünyanın en genç nüfusuna ve zengin kaynaklara sahip Afrika için verilen bu mücadele, yalnızca siyasi, ekonomik ve askeri alanda gerçekleşmiyor. Sinema da politik bir araç olarak ülkelerin kıtaya yönelik bakışlarını resmetmelerine imkân sağlıyor. Birçok ülke, Afrika ülke ve halklarına ya da ötekine yönelik mesajlarını beyaz perdeden vermeye çalışıyor.
Beyaz perdede, Afrika’yı konu eden çok sayıda film kendine yer buluyor. Bunların birçoğu Amerikan film endüstrisinin ürünü olurken farklı ülkeler de ilgisini bu yöne çeviriyor. Hollywood endüstrisinin başını çektiği bu filmlerde, Afrika’nın sahibi olan Afrikalıların temsili ise oldukça sorunlu. Çoğu zaman görmezden gelinen Afrikalılar, bazen açgözlü, rüşvetçi, açlık ve sefaletle boğuşan insanlar olarak gösteriliyor; bazen de terbiye edilmesi gereken barbarlar olarak karşımıza çıkartılıyor. Afrika sinemasının da her geçen gün geliştiği bu dönemde bazı ülkelerin sinema üzerinden verdiği mesajlara bir göz atalım.
Çin, Afrika’yı Yanına Davet Ediyor
Afrika’nın yeni sömürgecisi olma yolunda ilerlediği savunulan Çin, Wolf Warrior 2 (2017) filmiyle Afrika ülkelerine “yanımda dur, kazan” diyor. Adı verilmeyen Afrika ülkesindeki çatışmalarda mahsur kalan Çinlilere dikkat çekilerek vatandaşlarının ülke dışında da güvende olduklarına vurgu yapılıyor. Çin, bu filmde, Birleşmiş Milletler kararlarına saygılı olduğunu, ABD başta olmak üzere Batılı güçler geri çekilirken devasa filosu ile çatışmanın göbeğine daldığını gösteriyor. Çin, böylelikle hem içerideki milliyetçi duyguları kabartıyor hem de Çin’in gerektiğinde müdahale etmekten geri duymayacağının altını çiziyor.
Güney Kore’nin Kuzey’e Mesajı Somali’den
Güney Kore ise Escape From Mogadishu (2021) ile Kuzey Kore’ye zeytin dalını 30 yıl önce Somali’de bulunan diplomatlar üzerinden uzatıyor. Yereli göz ardı eden, hatta hem asileri hem hükümet yanlılarını parayla satın alınabilen karakterler olarak inşa eden film, “kardeşler” bir araya geldiğinde neler yapılabileceğini anlatıyor. Escape From Mogadishu’da Güney ve Kuzey Kore büyükelçileri arasındaki karşılıklı saygı, birçok kişi tarafından Kore’nin barışçıl bir şekilde yeniden birleşmesi için beslenen rüya hakkında umut verici bir mesaj olarak yorumlanıyor. Diğer yandan silahlı isyancıların namaz kılarken görüntüleri ve ezan sesleri de filmde yer alıyor.
Falaşalara Aba Altından Sopa
The Red Sea Diving Resort (2019) adlı filmde ise Etiyopyalı Yahudiler olan Beyt-i İsrail ya da Falaşaların iç savaştan kaçırılarak “anavatan”a, yani İsrail’e getirilmesi konu ediliyor. Film, Etiyopyalı Yahudilerin asla geride bırakılmadığını, her türlü zorluğa karşın İsrail’in onların yanında olduğunu anlatarak “kardeşlik” vurgusu yapıyor. Ancak film ile ülkedeki Falaşalara aba altından sopa gösteriliyor. Zaman zaman ayaklanan Falaşalara, nereden geldiklerini dikkatli bir şekilde anlatan filmin vizyona girme tarihi ise ilginç bir döneme denk geldi. Etiyopyalı Yahudilerden 18 yaşındaki Solomon Tekah’ın İsrail polisi tarafından öldürülmesiyle 2019 yılının Temmuz ayı başında geniş çaplı protesto gösterileri başladı. Tekah’ın hayatını kaybetmesiyle gerginleşen bir ortamda gösterime giren film, tepkileri de üzerine çekmişti. Zira bugün İsrail’de yaşayan yaklaşık 150 bin Etiyopyalı Yahudi, ayrımcılık ve ikinci sınıf vatandaş muamelesiyle mücadele ediyor.
Hollywood’da Siyahi Birlikler
ABD ise Hollywood endüstrisi ile ürettiği filmlerle hem ülkedeki hem de farklı ülkelerdeki siyahilere mesajlar veriyor. Glory (1990), The Tuskegee Airmen (1995), Solo (1996), Buffalo Soldiers (1997), Men of Honor (2000), Miracle at St. Anna (2008) ve Red Tails (2012) gibi filmlerle Amerikan ordusundaki siyahi birliklere dikkat çekiliyor. Bu filmler, ABD’nin inşasında siyahilerin rolüne vurgu yaparken aynı zamanda onların eşit birer vatandaş olarak görüldüğünü simgeliyor.
Fransa’dan Afrika’ya Zeytin Dalı
Afrika’yı en çok sömüren ülkelerden biri olan Fransa, Afrika ülkelerine şirin görünmek istiyor. Yönetmen Julien Rambaldi, The African Doctor’da, şehirli Afrikalı ve köylü Fransız arasındaki sınıf farkını ele alıyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti (O dönemki adı ile Zaire) vatandaşı Dr. Seyolo Zankoto’nun hayat hikâyesini anlatan filmde, yerel halkla iletişim kurmakta zorlanan Bayan Zankoto, zamanla Dr. Zankoto’yu “köklerini inkâr etmek”le suçluyor. Bayan Zankoto, Afrikalı kökleri temsil ederken; Dr. Zankoto tabir uygunsa ehlileştirilmiş Afrikalı imajı çiziyor. Kendini beyaz Fransızlara kabul ettirme konusunda kararlı olan Dr. Zankoto, eşi ve çocukları tarafından “diktatör” olmakla itham ediliyor. 1965 yılında Başbakan Patrice Lumumba’yı katlederek diktatörlük kuran ve Demokratik Kongo’yu tamamen Afrikalılaştırma isteğinde olan Mobutu Sese Seko döneminde geçen film, aynı zamanda Zaire’deki süreci de takip ediyor.
“Afrika yükseliyor”. The Economist tarafından Aralık 2011’de ortaya atılan bu ifade Afrika’ya olan ilginin de göstergesi… Marvel tarafından üretilen Black Panther (2018) ve Black Panther: Wakanda Forever (2022) filmleri de hiç şüphesiz bu yükselişi simgeleyen filmler. Filmde yer alan hayali güçlü Afrika ülkesi, belki de önümüzdeki yıllarda yalnızca bir hayal olarak kalmayacak. Bu kehanetin gerçekleşmesi için kaç yıl beklemek gerekir bilinmez ama şu bir gerçek Afrika yükseliyor.
Türk Sinemasında Afrikalıların Temsil Sorunu
Türkiye-Afrika ilişkilerinde pek çok alanda kaydedilen ilerleme ise sinema alanında gerçekleşmedi. Afrika’yı konu alan filmlerin çekilmesi bir yana, özellikle komedi filmlerinde Batı’nın inşa ettiği yamyam anlatısına yer verildi. Hatta bazı müzik kliplerinde dahi bu anlatı kendisine yer buldu. Farklı ülkelerin sinema üzerinden inşa etmeye, geliştirmeye çalıştığı ilişkiler Türk sineması açısından tam tersi özellikler gösteriyor. Oysa Türkiye’de eğitim gören Afrikalı öğrencilerin dahi en çok rahatsız oldukları konuların başında Afrika’nın yanlış temsili yer alıyor. Özetle ifade etmek gerekirse Türk sinemasında bir Afrika dili geliştirilmesine, özellikle son 15 yılda gelişen ilişkilerin seyrine uygun eserlerin kazandırılmasına ihtiyaç var.