Rusya’nın Soykırım Propagandası ve İfade Özgürlüğü

Rusya’nın işlediği savaş suçları dosyası kabarıyor. Nefretin yaygınlaşmasına katkıda bulunanlar da bu dosyaya dahil edilebilecek mi?

Rusya’nın Soykırım Propagandası ve İfade Özgürlüğü

Rusya’nın yağdırdığı füzeler iki hafta kadar önce Ukrayna’yı vurarak sivilleri katlettiğinde ve mevsim kışa dönerken sıcaktan ve ışıktan mahrum bırakıldığında Kiev’de, o ihtişamlı ve cesur kentteydim. Kievliler olan biteni soğukkanlılıkla karşıladılar. Yapacağım görüşmenin yeri bir kafeden metroya taşındı; sirenler ve füze savunmasının patlamaları yankılanırken, metroda birbiri ardına kahve içerek sürdü. Sosyal medyada ve Rusya’nın televizyon kanallarında, devlet kontrolündeki medyanın grotesk propaganda ekibi, yetkililer ve bağıra bağıra konuşan uzmanlar o her zamanki sadist hallerinde, hava saldırılarını övüyor, sivillere ve kentin temel altyapısına yönelik saldırıların artırılması çağrısında bulunuyordu.

 

Rusya devlet medyası yıllardır ve özellikle de 24 Şubat istilasından bu yana, Ukrayna’nın haritadan silinmesi ve Ukraynalıların topluca katledilmesi çağrısında bulunuyor, Ukrayna halkını “Nazilikten çıkarılması gereken Naziler” diye karalayarak canavarlaştırıyor.  

 

Örnek çok. Kremlin yanlısı gazeteci Timofey Sergeytsev, Rusya’nın devlet haber ajansı RIA Novostide Ukrayna’nın ulus kimliğinin ortadan kaldırılması ve halkının gayrı insani bir biçimde cezalandırılmasına yönelik bir kampanya yürütülmesi çağrısında bulundu. Ukrayna’da Kremlin’in kurallarına uymayanların tutuklanmasını, zorla çalıştırılmasını ve öldürülmesini istedi. Tanınmış propagandacılardan Vladimir Solovyov’un programındaysa, konuklardan biri şunu dedi: “Ukrayna’yı düzeltmek mümkün değil. Bu yapıyı düzeltemezsiniz. Rusya karşıtı olduğu, Rusya’ya tehdit oluşturan bir şey olduğu için ortadan kaldırılması gerek.”

 

Rusya’nın liderliği ve ordusuna yöneltilen kabarık savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, saldırı ve soykırım suçları gibi, propaganda makinesine dahil olanları da yargılamanın bir yolu var mıdır? İfade özgürlüğü propagandacıları da kapsar mı yoksa propagandacıların nitelik bakımından farklı bir rolü mü vardır? Yani mesela korkunç fikirlerin tellalı olmakla kalmayıp suçların işlenmesini kolaylaştırmazlar mı? Dünyada 6 Ocak’ta, isyancıları ABD Kongre binasına girmeye (iddiaya göre) teşvik etmek için Twitterı kullanan Donald Trump’tan Myanmar’da Rohingya’ya zulmü teşvik eden nefretin online yaygınlaştırıcılarına kadar diğer emsalleri ile karşılaştırıldığında nereye karşılık gelirler?

 

Soykırıma Teşvik

 

Kiev’i ziyaretimin nedenlerinden biri propagandacıların hukuki kusurları meselesiydi: Lviv Kitap Fuarı’nda bu konuya ilişkin bir panelin oturum başkanıydım. Tarihte sanık sandalyesine oturan, suçlu olduğuna hükmedilen propagandacı örneklerini konuştuk. Yazar ve avukat Philippe Sands, Nürnberg’de yargılanan, saldırganlık derecesinde antisemitik bir Nazi gazetesi olan Der Stürmer’in editörü Julius Streichere’in, yargı sürecinde ifade edildiği gibi “bir numaralı Yahudi düşmanı”nın, soykırıma teşvikten suçlu bulunarak asıldığına dikkat çekti. 1994 Ruanda soykırımının ardından, Mille Collines isimli radyonun sunucuları da soykırıma teşvik dahil olmak üzere çeşitli suçlardan suçlu bulundu.

 

Bu örnekler tartışmaya açık. Streicher sadece gazeteci değil Nazi mitinglerinde antisemitik konuşmalar yapan, Yahudi karşıtı birçok faaliyette rolü olan bir siyasetçi, Franconia valisiydi (Gauleiter of Franconia). Öte yandan, Reichs Radio’nun başında bulunan, Nazi yönetiminde hemen her akşam yaptığı yayında antisemitik konuşmalara yer veren Hans Fritzsche suçlu bulunmadı. Yalnızca görüşleri yaydığı, olaylar üzerinde etkisi olmadığı kabul edildi. Bugün de kafanızda Rusyalı propagandacıların zeki avukatlarını aynı savunmayı yaparken canlandırabilirsiniz: Yaptıkları konuşmalar aşağılayıcı sayılabilirse de onlar uzman, siyasi kararları onlar almıyor ya da general değiller.

 

Bu arada, Ruanda’daki radyonun sunucuları şiddet eylemlerini yönlendirmede oldukça spesifik olabiliyordu. Biri dinleyicilerine “Düşmanların bazılarını kaçırdınız” diyordu. “Oraya dönüp işlerini bitirmelisiniz. Mezarlar daha dolmadı!” Rus propagandacılar, Ukraynalıları katletme çağrılarının doğrudan talimat değil, söz oyunundan ibaret olduğunu iddia etme kurnazlığında bulunmaya çalışabilir. Sands, Lviv’de soykırım retoriğinin, belirli bazı eylem ve planlara dayanması gereken soykırıma niyet etmekle aynı olmadığını anlattı.

 

Belki de bu nedenlerle tarihte propagandacıların mahkemeye çıkarıldığı davalar nispeten azdır. Oysa Rusya’nın askeri operasyonlarında ve iç siyasetinde propagandaya başvurma yolundan hareketle ve teknolojinin bilgi mecramızı tamamen değiştirdiği bir dönemde böylesi tarihsel örnekler nasıl da işe yarıyor. Geçtiğimiz birkaç haftayı Global Rights Compliance’ın avukatı Wayne Jordash ve Guernica 37’den avukat Toby Cadman ile birlikte durumun bu yeni boyutunu düşünerek geçirdim. Vladimir Putin rejiminde Rusya’da medya oldukça önemli bir araç ve medyayı devletin işleyişinden ayrı tutmak mümkün değil. Rusya’nın iç meselelerinde, eleştirel sesleri bastırmak ve insanların alternatif bilgi kaynaklarına erişiminin engellenmesini desteklemek üzere devletin kontrolündeki televizyon kanalları ve giderek artan bir biçimde çevrimiçi medya kullanılıyor. Rus medya analisti Vasily Gatov, sistemik olarak dezenformasyona aşırı yüklenmeyi bir çeşit “gürültü yoluyla sansür” olarak nitelendiriyor.

 

Rusya askeri kuramı, enformasyon operasyonlarını askeri operasyonların hiç olmadığı kadar içinde görüyor. Hatta Rusya devlet medyasının yöneticilerine 2014 yılında Kırım’ın ilhakındaki rolleri nedeniyle askeri madalya verilmişti.

 

“Trol Çiftlikleri”

 

Bunun yanında, enformasyon operasyonları artık sadece radyo veya televizyonlarda yayınlanan kin dolu ifadelerden ziyade, troller grubunun kurumsallaşmasıyla oluşan çevrimiçi “trol çiftlikleri”nden, askeri operasyonlarla birlikte artarak zirveye varan arama motoru optimizasyonuna kadar her şeyle sıkı sıkı kontrol edilen dijital kampanyalarla sürdürülüyor. Örneğin, enformasyon kampanyalarının, Ukrayna askerlerinin bir saldırı anında hastane gibi sivillerin bulunduğu alanlara saklandığı yalanını kasıtlı olarak yaydığı ve bu sivil alanlara saldırıları teşvik ettiği ortaya koyulabiliyorsa, bu yalanlar kötü olmanın ötesine geçer, yardım ve yataklık suçunun bir parçası olur. Cadman, propagandacıyı, banka soyguncularını arabayla soyulacak bankaya getiren, soygundan sonra da oradan uzaklaştıran sürücü olarak niteler; Jordash ise bu suç çetesinin çeteye danışmanlık yapan ve çetenin içindeki sorunları çözmeye çalışarak kimsenin hapse düşmemesini sağlayan kır saçlı consigliere’i (İtalyan mafyasının sorun çözen adamı) olarak görür.

 

Bu tartışmayı 20’nci yüzyılın başlarında “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” kavramlarını geliştirerek hesap verme zorunluluğunu yeniden tanımlayan iki hukuk dehasını, Lemkin ve Lauterpacht’ı yetiştiren bir kentte, Lviv’de gerçekleştirmek tartışmanın amacına uyuyor. Bugün de böyle yeni bir fikre ihtiyaç duyuyoruz. Dünyanın her yerinde, güçlülerin hakları engellemek için yeni bir enformasyon mecrasını kullandığını, sonra da “ifade özgürlüğü”ne sığındığını biliyoruz. Ukrayna, buna meydan okuyacağımız, gerçek ifade özgürlüğünü (en kötü ifadeler söz konusu olduğunda bile) enformasyon araçlarıyla baskıyı artırma ve zulmü kolaylaştırmanın yeni yollarının parçası olarak kullanılandan net bir şekilde ayıracağımız yer olacak.

 

Bu yazı The Guardian tarafından yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.