Rusya’nın Suriye’de Başlayan Barbarlığı Ukrayna’da Sürüyor
Rusya-Suriye ortak saldırıları Esad’ın muhalif güçleri bertaraf etmesine ve iktidarda kalmasına destek olması bakımından kritikti. Putin için ise bu saldırılar, daha sonra Ukrayna’da uygulayacağı taktik ve kullanacağı teknolojilerin bir provasıydı.
Rus güçlerinin Ukrayna’da hedef alarak yerle bir ettiği kentler ve toplu mezarlar medeni dünyayı şok etti, bu yerinde bir tepkiydi. Ancak Vladimir Putin’in barbar Ukrayna saldırısı, milyonlarca Suriye savaşı mültecisi ve benim gibi Suriye doğumlu Amerikalılar için daha az şok edici olmakla birlikte acı bir anımsatıcı. Bizzat Putin’in ve dostu Suriye’nin diktatörü Beşer Esad’ın 10 yıldan uzun bir zaman önce yurdumuza yaydığı baskıcı yıkıcı güçlerin acı bir hatırlatıcısı.
Batı’nın Putin’in Ukrayna’yı kan gölüne çeviren saldırısına tepkisi hızlı, kararlı ve net oldu. 2011’de göstericilerin baskıcı Esad hükümetine karşı ayaklanmasıyla başlayan, o zamandan bu yana süren ve artık trajik bir hal alan Suriye kriziyse neredeyse görmezden gelindi.
Bu iki çatışmayı birbirinden ayrı görmek yanlış olur. ABD ve müttefiklerinin yıllar önce Rusya destekli Esad hükümetine karşı koyma başarısızlığı, Putin’in bugün Ukrayna’ya karşı topyekûn savaşa girişmesinin önünü açmış oldu. Batılı liderler, Suriye muhalefetinin Esad’ı devirmesine ve Suriye halkının demokrasiye geçiş emelini gerçekleştirmesine yardım etmediği sürece, dünya yok yere diktatörlerin kaprislerine karşı savunmasız kalmış olacak.
Suriye’deki iç savaşın ilk yıllarında muhalif güçler Halep, İdlib ve Dera da dahil olmak üzere bazı vilayetlerin büyük bir kısmının kontrolünü eline geçirmişti, istikrarlı bir biçimde ilerliyordu. 2015’te Putin Esad’ın yardımına koştuğunda durum tümden değişti. Ardından tarihin en korkunç hava saldırılarından biri başladı. Putin’in güçleri sadece askeri hedefleri bombalamadı; kasten okulları, hastaneleri ve pazarları hedef aldı. Bir tahmine göre 24.743 savunmasız sivil öldü ve bu saldırılar İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra görülen en büyük mülteci krizine yol açtı.
Savaş başladığından bu yana toplamda 6,6 milyon Suriyeli ülkesinden kaçtı ve 6,7 milyon kadar Suriyeli de ülke içinde yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı.
Kardeşim, eşi ve çocuğuyla birlikte, bazı komşularının ölümüne neden olan korkunç bir kimyasal saldırı ve bombardıman nedeniyle Şam’ın Guta bölgesinden kaçmak zorunda kalarak, İdlib’deki kalabalık ve sağlıksız mülteci kampına kaçan on binlerce Suriyeliye katıldı.
Rusya-Suriye ortak saldırıları Esad’ın muhalif güçleri bertaraf etmesine ve iktidarda kalmasına destek olması bakımından kritikti. Putin için ise bu saldırılar, daha sonra Ukrayna’da uygulayacağı taktik ve kullanacağı teknolojilerin bir provasıydı. Rusya’nın Suriye harekâtı burada yeni silah sistemlerini test etmesini ve dezenformasyon teknikleri geliştirmesini mümkün kıldığı gibi, Batı’nın gelecekte yine bu stratejilere başvurması durumunda Putin’e nasıl tepki verebileceği konusunda da fikir verdi.
İki savaş arasındaki bağlantının en kritik olduğu yer de burası. ABD ve Batılı diğer ülkeler Suriye muhalefetinin arkasında durmuş olsaydı ve Ortadoğu’daki müttefikleriyle birlikte Esad rejimini devirmek üzere isyancı savaşçılara destek verseydi, hem Esad’a hem de Putin’e güçlü bir mesaj vermiş olacaktı. Böylelikle, özellikle bu diktatörlere (dünyadaki diğer diktatörlere de), nerede olursa olsun savunmasız sivilleri hedef alan saldırılara müsamaha edilmeyeceğini gösterecekti.
Böyle olmadı. ABD herhangi bir noktada Esad’ın gücüne, hatta Putin’in gücüne, uzaktan dahi olsa tehdit oluşturacak desteği Suriye muhalefetine sağlamadı. Aslında Putin’in cezadan muaf olarak başka bir ülkede sivillere karşı korkunç savaş suçları işlemesine izin verilmiş oldu. Putin’in Suriye’de yaptığının aynısını Ukrayna’da da yapabileceğine inanmasına şaşmalı mı?
Neyse ki Batı sonunda farkına vardı da Ukrayna’da özgürlükleri için savaşanlarla dayanışma içinde oldu ve liderlerinden askeri destek ve ekonomik yaptırımlarla harekete geçmesini istedi. Ne var ki Putin’in medeni olmayan tutumuna yönelik gerçek bir tepkide, geçmişinin ve Suriye halkına karşı işlemeyi sürdüğü suçların görmezden gelinmesi mümkün değil.
Şimdi Batı’nın Suriye’deki başarısızlığını telafi etme ve nihai olarak ülkemin muhalif güçlerine hem Esad’ı hem de Putin’i yenmesi ve Suriye halkının demokrasiye geçiş arzusuna ulaşması için gereken desteği sağlama zamanı.
Bu yazı Real Clear World sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.