1982 Anayasası, 2010 ve 2017 yıllarında iki büyük değişikliğe uğradı. Ancak cumhurbaşkanının adaylığını ve seçimini düzenleyen maddeye dokunulmadı. 2014 ve 2018 cumhurbaşkanlığı seçimleri de buna göre yapıldı. Madde metni çok açık: Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı olabilir. Tek bir okuyuşta bile herkes bu hükmü anlayabilir. Öylesine sarih ve kesin bir dille kaleme alınmış […]

Altılı Masa’nın Anayasa’nın 83’üncü maddesine ilişkin önerisinde iki önemli değişiklik göze çarpmaktadır. Biri, yürürlükteki metinde dokunulmazlık kapsamı dışında bırakılan Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar istisnasının kaldırılmasıdır. İkincisi ise dokunulmazlığın kaldırılması kararının ancak TBMM üye sayısının salt çoğunluğu ile alınabilecek olmasıdır.  Yasama dokunulmazlığı sorunu, son günlerde iki muhalefet milletvekili, CHP milletvekili Ali Mahir Başarır ile İYİ Parti […]

İktidarın amacının, anayasa değişikliğini her halükârda bir halkoylaması ile kesinleştirmek olduğu açıktır. Bunda iktidarın umduğu kazanç, seçmenin ilgisini yakıcı ekonomik sorunlardan uzaklaştırarak, muhalefeti din düşmanlığı ve LGBT sempatizanlığı ile suçlamak ve bu vesileyle muhalefet cephesinde bir çatlak yaratmaktır. Son günlerin yoğun tartışma konularından biri de Cumhur İttifakı’nın Meclis’e sunduğu anayasa değişikliği teklifidir. İktidarın amacının, sorunu […]

Cumhurbaşkanının halkça seçilmesi, altı muhalefet partisi lider ve sözcülerinin uzun zamandan beri savundukları parlamenter rejim ilkelerine uygun, tarafsız ve sembolik yetkili bir Cumhurbaşkanı ideali ile bağdaşmamaktadır. Özellikle Cumhurbaşkanı ile TBMM çoğunluğunun ayrı siyasal eğilimlere mensup olması durumunda Cumhurbaşkanı, bu yetkilerini sistematik bir engelleme biçiminde kullanabilir. Altılı Masa’nın 28 Kasım günü kamuoyuna açıkladığı anayasa değişikliği önerisi, […]

Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Değişim isteyenler ile statükoyu sürdürmek isteyenler arasındaki mücadele sürüyor. Değişim isteyenler bu mücadeleden galip gelir ve birikmiş sorunları demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla çözerse Türkiye 5-10 yıl içinde bölgesinin en saygın demokrasilerinden biri haline gelebilir. Sürecin mihenk taşı ise yapılacak olan yepyeni bir anayasadır.    Altılı Masa’nın 28 Kasım sunumu […]

Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılından bu yana açılan toplam soruşturma sayısı 160.169, bunlardan kamu davasına dönenlerin sayısı 35.507, mahkûmiyet sayısı (3.625 kişiye hapis cezası olmak üzere) 12.881 olmuştur. Daha önceki dört Cumhurbaşkanı döneminde açılmış Cumhurbaşkanına hakaret davalarının toplamı 1.366 olduğu halde, Sayın Erdoğan döneminde bu sayının 35.000’in üzerine çıkmış olması, konunun ciddiyetini gözler önüne […]

Popülist söylem, toplumdaki bölünme çizgilerini derinleştirmekte, mahalleler birbirleriyle iletişim kuramaz hale gelmektedir. Önümüzdeki seçimler bir iktidar değişimi ile sonuçlansa dahi, bu hastalığın tedavisi zaman alacaktır. Türkiye siyasi rejimine ârız olan en önemli hastalık kutuplaştırma siyasetidir. Bu hastalık geçmiş dönemlerde de zaman zaman görülmüş olmakla birlikte, son yıllarda, özellikle iktidar blokunun bilinçli tercihi ile had safhaya […]

Türkiye’de anayasal çürüme ile kurumsal çürüme arasında yakın bir karşılıklı ilişki gözlemlenmektedir. 2017 Anayasa değişikliği ile yaratılan tek-adam rejimi kurumsal çürümeyi hızlandırmış; kurumsal çürüme de rejimin tek-adamcı niteliğini daha da güçlendirmiştir. Son yıllarda milletlerarası siyaset bilimi literatürüne giren kavramlardan biri de “anayasal çürüme” (constitutional rot) kavramıdır. Kavramı ortaya atan, ABD Yale Üniversitesi anayasa hukuku profesörü […]

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, onun sembolik yetkilere sahip tarafsız bir kişi olmasıyla bağdaşmaz. Çünkü halk tarafından seçilme, o kişiye güçlü bir demokratik meşruiyet sağlar; o takdirde kendisine niçin ancak sembolik yetkiler verildiği tartışılabilir. Keza halk tarafından seçilmek, zahmetli ve pahalı bir seçim kampanyasını, o da en az bir siyasi partinin örgütlü desteğini gerektirir ki, bu […]

Anayasa yapım sürecinin iki aşamalı olmasının sakıncası, demokratik hukuk devletine geçilmesi sürecinin gereksiz yere uzatılmış olmasıdır. Bu, toplumdaki belirsizlik duygusunu güçlendireceği gibi, iktidar ortağı partiler arasında görüş ayrılıklarının ortaya çıkması riskini de arttıracaktır. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerini Cumhur İttifakı kazandığı takdirde, öngörülebilir gelecek için demokrasiye veda etmiş olacağımızda kuşku yoktur. Bu seçimlerden birini Cumhur […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.