Meclis’te geri çekilen İklim Kanunu hem iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz olduğu yönünde eleştiriler almış hem de hakkında gerçek dışı kara propagandaya maruz kalmış olsa da Türkiye için oldukça hayati önemdedir.
2020 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. 2020-2022 yılları arasında İLKE Vakfı’nda araştırmacı olarak çalışmış, 2023 yılında Milli Savunma Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı’nı “Çevresel Güvenlik ve İklim Değişikliğine Bağlı Göçler: Afganistan” başlıklı teziyle bitirmiştir. Şu anda Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde Çevre Bilimleri yüksek lisansına devam etmektedir.
Meclis’te geri çekilen İklim Kanunu hem iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz olduğu yönünde eleştiriler almış hem de hakkında gerçek dışı kara propagandaya maruz kalmış olsa da Türkiye için oldukça hayati önemdedir.
Suriye’de 13 yıl boyunca devam eden savaşın çevresel boyutunu değerlendirmek ve göz önünde bulundurmak, savaş sonrası yeniden kalkınma sürecinde nelerin gerekli ve öncelikli olduğunu görmek açısından oldukça önemlidir. Çevresel ve ekolojik restorasyon ve rehabilitasyon sayesinde Suriye’nin yeniden kalkınması ve iklim dirençliliği sürdürülebilir olacaktır.
Kyoto’nun en büyük açmazlarından biri karbon emisyonları konusunda tarihsel sorumluluğu önceleyerek 1997’de gelişmekte olan ülkelerin neden olduğu karbon emisyonlarını kalkınma uğruna görmezden gelmesiydi.
İktidara geldikten sonra bölge ülkeleri ile ilişkiler geliştirme yoluna giden Taliban; Pakistan, Çin, İran ve Özbekistan gibi ülkelerle yapılan ekonomik ve politik görüşmelerde Afganistan’ın savaş sonrası toparlanması ve ekonomisinin hızla kalkınması adına işbirlikleri geliştirmeye çalışmaktadır.
Uluslararası kamuoyu Afganistan’ı “Afgan değerleri” üzerinden anlamadığı müddetçe Taliban’ın meşruiyet krizi devam edecek gibi gözükmektedir. Bu süre zarfında Taliban’la ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler geliştirilse bile, bunlar uluslararası tanınırlığın dışında kalacaktır.
İklim değişikliği konusunda gelişmiş ve fosil yakıt tedarikçisi devletler Paris Anlaşması’nda kabul edilen hedefleri yerine getirecek gerçekçi hedefler belirlemek yerine sorumluluklarından kaçmaya çalışırken, Türkiye gibi gelişmekte olan devletler de fosil yakıtlara bağlı enerji sistemlerinden vazgeçme ve yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda direnç gösteriyor.
Filistinliler tıpkı homo sacer gibi kurban edilemezler, ancak öldürülmelerinin de bir cezası yoktur. Kurban edilemezler, çünkü kurbanlık bir masumiyet belirtisidir, oysa onlar birçok devlete göre İsrail’e saldırdıkları için suçlulardır. Öldürüldüklerinde de öldüren cezalandırılmaz. Tüm dünyanın şu anda İsrail’e hiçbir yaptırım ve ceza uygulayamaması bunun en somut örneğidir.