Körfez’in Petrol İmparatorluğunun Sonu Yakın
Körfez ülkeleri ve hükümet fonlarının her kıtadaki varlıkları en üst fiyattan almaya hazır sihirli nakit makineleri olduğu dönemin sonuna geliyor olabiliriz.
Dünyanın çoğu için petrol serveti bir lanet. Büyük hidrokarbon rezervlerine sahip Nijerya, Angola, Kazakistan, Meksika ve Venezuela gibi ülkeler kârlarını çarçur etti.
Sadece Pers Körfezi’nde petrol ulus inşa edici bir nimet oldu. 20. yüzyıl ortalarında bulunan petrol, anarşik ve oldukça fakir bir bölgeyi gezegenin en müreffeh yerlerinden biri yaptı. Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri İsviçre’den daha zengin. Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman bile Japonya ve İngiltere ile aynı kulvarda.
Dönüşüm o kadar eksiksiz oldu ki, servetin bir tür doğa kanunundan kaynaklandığına kolayca inanılabilir. Ancak bu doğru değil. Petrol piyasalarındaki mevcut fiyat savaşı sürdürülemez Körfez ekonomilerinin acımasız bir hesaplaşmayla karşı karşıya kalacağı anın gelişini hızlandıracak.
Şu anda Rusya ile birlikte altı monarşik devlet piyasayı ham petrole boğup yüksek maliyetli üreticileri devre dışı bırakmak için birleşti. Suudi Arabistan’ın planladığı günlük 2,5 milyon varillik artış şimdiye kadar bu tsunamideki en büyük dalga olsa da, komşuları da bundan geri kalmıyor. Rystad Energy adlı danışmanlık firmasına göre BAE 200.000 veya daha fazla varil eklerken, Kuveyt üretimini 110.000 varil artıracak. Rusya ise günlük üretimini 200.000 varil artıracak.
Arzdaki bu fırlama jeopolitik kaynaklı değil. Aksine petrol fiyatlarındaki düşüşün matematiksel bir sonucu. Ham petrolde varil başına giderek daha az dolar gelmesiyle birlikte Körfez monarşilerinin mevcut gelirlerini sürdürmek için daha fazla pompalaması gerekiyor.
Prensipte bu savaşta ciddi atış gücü var. Körfez petrol yataklarından bir varil petrol pompalamak, lüks bir soda şişesi satın almakla aynı maliyete sahip. Ham petrol fiyatlarının varil başına 10 doların altına düşüp dünyanın neredeyse tüm petrol endüstrilerinin para kaybettiği en uçuk senaryoya göre bile Körfez üreticileri piyasada kalacak. Sorun, geçen hafta yazdığımız gibi bütçelerini dengeleyip dolarla ilişkili para birimlerini desteklemek için çok daha yüksek fiyatlara ihtiyaç duyan ekonomilerinde ortaya çıkıyor.
Bölgenin merkez bankaları ve hükümet fonları böyle bir krizi ve talepteki uzun vadeli düşüş riskini atlatmalarını sağlayacak geniş kaynaklar ayırdı. Ancak daha düşük fiyatlar karşısında bu kalkanlar hızla dağılabilir.
Mesela Suudi Arabistan hükümetinin net malî varlıklarını (merkez bankası rezervleri + hükümet fonu varlıkları – hükümet borcu) ele alalım. Bunlar ham petrol fiyatlarının varil başına 100 dolar ile zirve yaptığı 2014 sonundan 2018’e kadarki dört yılda gayrisafi yurt içi hasılanın %50’sinden %0,1’e kadar düştü. Krallık muhtemelen öngörülebilir gelecekte fiyatlar tekrar 80 doların üzerine bile çıksa net borçlu olarak kalacak.
Geçen ay Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) bir araştırmasına göre; aynı dört yıl içerisinde altı Körfez devletinin elinde bulunan finans varlıkları yaklaşık yarım trilyon dolar düşerek 2 trilyon dolara indi. IMF’e göre petrol talebinin tepe noktasına 2040’a kadar varılamasa bile kalan toplamlar 2034’e kadar tükenebilir. 20$/varil seviyesindeki petrol fiyatları ise bu süreci daha da hızlandırarak 2027 gibi erken bir tarihte bu ülkelerin kasalarını boşaltabilir.
Yine IMF’in geçen yıl yayınladığı bir rapora göre; Petrol fiyatlarının varil başına 50$ ila 55$ civarında seyrettiği bir senaryoda Suudi Arabistan’ın uluslararası rezervleri 2024’te beş aylık ithalatı karşılayacak seviyeye düşecek. Bu oldukça endişe verici, krallığı aylar içerisinde düşünülemeyecek bir ödemeler dengesi krizine sokup, bir kuşak için küresel petrol ticaretinin temelini oluşturan dolar bazını terk etmeye zorlayabilir. Ancak şu an gördüğümüz fiyatlar bunu neredeyse iyimser bir senaryoya çeviriyor.
Bu gelecek senaryosunu geri çevirmek için hâlâ zaman var ama Körfez ve küresel ekonomideki rolüne dair fikirlerimizde büyük değişimler gerektirir.
Bölgedeki hükümetler 2014’teki fiyat düşüşünün ardından kısır bütçe kesintilerine giderek şaşaalı refah devletlerini yıpratacak şekilde teşvikleri kaldırıp satış vergileri getirdiler. Daha da düşük bir seviyeye gerilerse, ilave vergiler getirip şişirilmiş kamu hizmetlerini kısmak zorunda kalacaklar. Bunlar hiçbir zaman demokratik seçim hakkı verilmemiş vatandaşların hoşuna gitmeyecektir. Suudi Arabistan’ın bütçesinin yaklaşık üçte birini oluşturan savurgan savunma ve güvenlik harcamalarını da kısmak zorunda kalabilirler.
Körfez ülkeleri ve hükümet fonlarının her kıtadaki varlıkları en üst fiyattan almaya hazır sihirli nakit makineleri olduğu dönemin sonuna geliyor olabiliriz. Net satıcılara bile dönüşebilirler. Bu durum Suudi Arabistan’ın yaklaşık 183 milyar dolarlık tahvil bulundurduğu ABD Hazine piyasasındaki, Riyad’ı Masayoshi Son’ın pahalı vizyonlarını fonlamada daha az cömert bir ortak olarak görebilecek Softbank Group Corp. gibi kurumları da etkileyecek.
Körfez monarşileri geçtiğimiz yarım asırda önemli bir servet dalgasında sörf yaptı ama her dalga bir gün çekilir. Gelecek nesiller mevcut halkların sahip olduğu serveti asla göremeyecek. Belki de Körfez aslında petrol lanetinden hiç muaf olmamıştı. Sadece zamanı ertelenmişti.
Bu yazı 22 Mart 2020 tarihinde Bloomberg sitesinde yayımlanmış olup, Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.