Nükleer Silahlara Sahip Fakir Bir Ülke
Batı, Kremlin’e karşı ekonomi savaşını kazanacak ama hemen değil! Yaptırımlar, Ukrayna’nın acilen ihtiyacı olan silahların yerini dolduramaz. Çünkü Rusya şu an, savaşı sürdürme konusunda hâlâ kendi kendine yeterli. Ülkenin gıda maddeleri, petrolü ve silahları var.
Rusya doğalgaz musluklarını kapatıyor, ki bunu Alman Ekonomi Bakanı Habeck sitemli bir şekilde yorumluyor: “Rusya gücünü, bize şantaj yapmak için kullanıyor.” Bu doğru. Ancak bu analiz, tersi için de doğru: Avrupa Birliği de Rusya’ya en yüksek ekonomik zararı vermeye çalışıyor ve bu nedenle ağır ekonomik yaptırımlar uyguluyor. Ukrayna’daki askeri savaş aynı zamanda bir ekonomi savaşı. Soru şu: Bu savaş aslında kazanılabilir mi? Eğer cevap “evet” ise, bu durumda kazanan kim olacak?
İlk bakışta Rusya, sanki Batı’nın yaptırımlarını en iyi şekilde atlatacakmış gibi duruyor. Ruble sansasyonel bir şekilde yükselmeye başladı; Rusya’nın Ukrayna’ya girişinden beri ruble dolar karşısında yüzde 20 değer kazandı. Düşünün ki savaş var ve siz zengin oluyorsunuz!
Ruble, savaş dolayısıyla ihracat fazlası elde ediyor. Enerji dünya çapında azaldığı için doğalgaz ve petrol fiyatları yükseliyor. Rusya, gaz musluklarını kapatması nedeniyle daha az enerji satıyor ama toplamında, savaş öncesinin iki katını tahsil ediyor. Rusya döviz rezervleri, finansman hizmetleri veren Bloomberg’in tahminlerine göre yıl sonuna kadar yaklaşık 285 milyar dolara yükselebilir.
Yani Rusya yabancı para içinde yüzüyor. Ama bir kez daha görülüyor ki tek başına dövizler de pek fazla yararlı olamıyor. Çünkü Batılı yaptırımlar Rusların dünya piyasalarında harıl harıl alışveriş yapabilmelerini engelliyor. Aslında arzulanan ileri teknolojilere üçüncü ülkeler ya da aracılar vasıtasıyla sahip olunabilir. Ama bu tür kamuflaj aksiyonları nadir ve pahalı.
Her hâlükârda Ruslar bir şekilde “zorunlu tasarruf” yapıyor. Büyük miktarlarda döviz istifliyorlar, çünkü Batı ülkelerinden fazla bir şey satın alamıyorlar. Böylelikle, finans piyasalarında ruble kurunu desteklemek ve sanki Rus ekonomisi kuvvetten patlayacakmış hissini uyandırmak için yeterince dolar arta kalıyor. Süddeutsche Zeitung, Putin’in Rusya’sını şöyle başlıklandırdı: “Şaşırtıcı savaş ekonomisi”.
Rusya Merkez Bankası Bile Aşağıya Doğru Gidiş Olduğunu İtiraf Ediyor
Ama Rusya sadece güzel bir kamuflaj yapıyor, çünkü ekonomik durum felaket. Batı memnun olabilir: Yaptırımları çok keskin bir silah!
Rusya Merkez Bankası bile aşağıya doğru bir gidiş olduğunu itiraf ediyor. Temmuz tahminlerinde Banka resmi olarak, Rusya ekonomisinin yüzde 4 ila 6 arasında küçüleceğini ifade ediyor. Eksi 6 kulağa sanki çok tehlikesizmiş gibi geliyor ama Rus Bankası’na güven olmaz. Savaşın başından beri yaptığı, sahte bir iyimserlik yaymak. Uzun zamandan beri Rusya’da ekonomi savaşından bir enformasyon savaşı da ortaya çıktı.
Her hâlükârda Merkez Bankası’nın basın açıklamaları, sanki bunlar paralel bir dünyada oluşmuş izlenimini veriyor. Putin’in Ukrayna’daki savaşı üzerine tek bir laf edilmiyor, kullanılmasına izin verilen “özel operasyon” kelimesi bile ifade edilmiyor. Bunun yerine Merkez Bankası, “enflasyon beklentileri” ve “azalan tüketim talebi” konusunda atıp tutarak bir makro ekonomik normalite görüntüsünü sahneliyor. Komşu ülkeye yapılan caniyane saldırı, “dış çevrenin Rus ekonomisini zorlamaya devam edeceği” şeklindeki masum, tumturaklı sözlerle kılıflandırılıyor.
Tabii ki bir diktatörlüğün kendi istatistiklerini iyileştirmesi bir sürpriz değil. Ama dikkati çeken, Batı’nın Rus hesaplamalarını kabul etmesi. Mesela Uluslararası Para Fonu (IMF), bu yıl Rusya’nın sadece yüzde 6 küçüleceği tahminini açıkladı.
Mamafih IMF, Rus istatistik kurumlarının Mayıs ayından beri sağlam veriler yayınlamaması problemi ile baş etmek durumunda. Yaptırımların altının oyulup oyulmadığını Batı’nın teşhis etmemesi için ihracat ve ithalatla ilgili bir suskunluk hâkim. Yurtiçi üretim konusunda da sayılar ortada yok, zira son rakamlar felaket idi. 2022’nin Nisan’ında geçen yıla oranla yüzde 85,4 daha az araba üretilmiş, bu oran çamaşır makinelerinde eksi yüzde 59, asansörlerde eksi yüzde 48 ve buzdolaplarında eksi yüzde 46.
Putin, Ticari ilişkilerin Çökmesinin Batı’da da Veri İzi Bırakmasını Engelleyemiyor
Gerekirse çamaşır makinesi olmadan da yaşanabilir ama bu sayılar temel problemi gözler önüne seriyor: ABD merkezli düşünce kuruluşu Carnegie’nin hesapladığına göre, yaptırımlar nedeniyle Rusya’nın ithalatının yüzde 62’sini yapması mümkün değil! Batı’dan gelen ön ürünler, Rus endüstrisinin üretim yapabilmesi için gerekli. Özellikle ileri teknoloji burada eksik kalıyor.
Rusya yaptırımların şiddetini gizleme gayretinde ama Putin, ticari ilişkilerin çökmesinin Batı’da da veri izi bırakmasını engelleyemiyor. Mesela Alman İstatistik Kurumu geçenlerde, Almanya’nın Rusya’ya olan ihracatında geçen seneye göre yüzde 50,9 azalma olduğunu açıkladı. Araba parçalarında bu eksi yüzde 96,2’i buluyor hatta.
Dikkat çekici olan şu: İhracat rakamlarının da ortaya koyduğu gibi Almanya’nın tıbbi malzeme ihracatı güçlü bir şekilde artıyor, tamı tamına yüzde 42,2! Tıbbi malzemeler insani nedenlerden dolayı yaptırımlar kapsamına alınmıyor. Ama bunlar COVID-19 zamanında Rusya’ya giden aşılar değil miydi? Aşıların ticareti kesinlikle yapılmadı. Bu nedenle Ukrayna’daki Rus askerleri için ek olarak tıbbi malzemelere ihtiyaç duyulduğu tahmin ediliyor.
Putin, kaç askerinin yaralandığını saklamaya çalışıyor, bu nedenle ortalıkta sadece tahminler dolaşıyor. ABD kongresinden kısa bir süre önce duyduğumuza göre Kremlin’in silahlı kuvvetlerinden 75 bini yaralanmış ya da ölmüş. Bu sayı biraz abartılı olabilir. Ama Alman ihracat istatistikleri gibi “masum” görünen veri kaynakları, Rusya’nın kayıplarının yüksek olduğunu gösteriyor.
Ekonomi savaşına geri dönecek olursak: Batı, Rusya’nın, Çin’de satın almalarla yaptırımların altını oyacağı endişesini ısrarla taşıdığı için kendi yaptırımlarına da pek güvenmiyor. Ama bu yol da kapalı. Pekin’den gelen gümrük verilerine göre bu yıl Çin’in Rusya’ya olan ihracatı yüzde 38 civarında azalmış. Nedeni çok basit: Rusya’ya yapılan tüm ihracatın yarısı şimdiye dek Çin’deki Batılı şirketler tarafından yapılmış. Şimdi bunlar merkez firmanın direktiflerine göre hareket ediyorlar. Ama tamamen Çinli olan firmalar bile, mesela Huawei, artık Rusya’ya daha az ihracat yapıyor, çünkü küresel sürüm pazarlarını tehlikeye atmak istemiyorlar. South China Morning Post gazetesi, şirketlerin, Batılı yaptırımlarla karşılaşmaktan korunmaya çalıştıklarını açıkça yazıyor.
Batı, Çin Nedeniyle Kendi Yaptırımlarına Güvenmiyor
Bunun dışında Çin istese bile Batılı know-how’ı ikame edemez. Ayrıca gaz ya da petrol çıkarılması konusunda Çin herhangi bir bilgiyi haiz değil, zira ülkenin böylesi kaynakları yok ve bu nedenle sondaj tekniği geliştirmiş değil. Buna karşılık Rusya -eğer enerji ihracatını muhafaza etmek istiyorsa- sürekli yeni sondaj alanları açmak zorunda, çünkü eski kaynaklar giderek kuruyor. Bu nedenle Kremlin için Shell, BP ya da Total gibi petrol şirketlerinin Rusya’dan çıkmış olmaları müthiş tehlikeli. Bunların teknik bilgileri başka yerle ikame edilemiyor.
Kremlin için havacılık sektörü de zor, çünkü uzun mesafeler için uçaklar yalnızca Boeing ve Airbus tarafından imal ediliyor. Bilindiği gibi Rusya dünyanın en büyük ülkesi ve bu nedenle ülkenin hava bağlantılarına acilen ihtiyacı var. Başlangıçta Batı, ülkeye yedek parçaların gelmemesi ve Batılı mühendislerin kiralanmış uçakların bakımını yapamamaları halinde Rusya’da havacılık faaliyetlerinin hemen çökeceği konusunda iyimserdi. Ama bu umut henüz gerçekleşmedi. Havacılık faaliyetleri hâlâ devam ediyor.
Çünkü yaptırımlar paradoks bir şekilde etkisini gösteriyor: Rus uçakları dünyadaki diğer destinasyonlara uçamadıklarından, şimdilerde iç seferler için daha fazla uçak kullanılabiliyor. Bunun dışında bir karaborsa da var: Büyük paralarla, çeşitli dolambaçlı yollarla Türkiye ve Özbekistan üzerinden yedek parçalar temin edilebiliyor. Ama bu sadece kısa vadeli bir çözüm. Uzun vadede, Batılı teknik ve bakım olmadığı için giderek daha fazla uçak yerde kalacak.
Böylelikle anahtar kelime söylenmiş oldu: “Uzun vadede”. Batı, Kremlin’e karşı ekonomi savaşını kazanacak ama hemen değil! Yaptırımlar, Ukrayna’nın acilen ihtiyacı olan silahların yerini dolduramaz. Çünkü Rusya şu an, savaşı sürdürme konusunda hâlâ kendi kendine yeterli. Ülkenin gıda maddeleri, petrolü ve silahları var.
Buna rağmen yaptırımlar gereksiz değil. Daha şimdiden Rusya’nın gelecekte tekrar silahlanması konusunda araçlara sahip olmasını engelliyorlar. Yaptırımlar, her şeyden önce Rusya’nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle ödeyeceği fiyatı yükseltiyor. Putin, savaşı, kendisi için buna değmesi halinde bitirir. Rusya ekonomisi çökerse, barışa geri dönmenin cazibesi konusundaki sorunun cevabı açıklığa kavuşturulmuş demektir. Eğer Putin buna yanaşmazsa, Rusya ikinci bir Kuzey Kore’ye dönüşecektir. Nükleer silahlara sahip fakir bir ülke…
Bu yazı taz.de tarafından yayınlanmış olup, Zeki Alptekin tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.