ABD’nin küresel liderliğinin sonu çok merkezli bir dünyanın başlangıcına mı işaret ediyor? Demokrasi tüm dünyada kan kaybetmeye devam edecek mi? Yeni bir küresel ekonomik savaş dönemi kapıda mı? Yapay zekânın getirdiği sosyal ve çevresel riskler artacak mı?

ABD uzun zamandır temel bilimler ve teknoloji alanında dünyaya öncülük ediyor olsa da, Başkan Donald Trump yönetiminde bunun devam edip etmeyeceğini kestirmek zor. Amerika’nın Aydınlanma’nın değerlerini reddetmesinin vahim sonuçları olacaktır.

Ne kadar zorlama analizler yapılırsa yapılsın, bir değer setine veya ideolojik eksene oturmayan yapısıyla Trump’ın ekibiyle birlikte Amerika veya dünya için önerdiği bir vizyon bulunmuyor. Tam bir kaos halinin, birinci döneminden çok daha güçlü bir şekilde Washington’da hayata geçmesi, Amerikan siyasal istikrarsızlığının ve ekonomik dengesizliğinin dünyaya yansıması ilk senaryo olarak önümüzde duruyor.

Küreselleşmeyle yaşam ve iş yapma biçimlerinin standartlaşması, kazananları sağlama alırken kaybedenleri savurdu. Artık bizler için tüm hayatlar 30 yıl öncesine kıyasla çok tanıdık. Hepimiz malların, hizmetlerin, uygulamaların ve dijital eğlencenin akınına uğradık ama yine de başka bir şeyin eksikliğini duyuyoruz: Kısa vadede tüketme becerimizin ötesinde bir güvenlik duygusu. Donald Trump’ın zaferini mümkün kılan da bu ihtiyacı karşılıyormuş gibi yapması oldu.

Çağrı cihazları ve radyo panelleri gibi iletişim sistemlerine saldırı, modern savaşta bilgi akışını kesmek, psikolojik baskı yaratmak ve iletişimi kopararak sahada taktik üstünlük sağlamak amacıyla kullanılıyor. İsrail’in saldırıları da bölgedeki güç dengesini değiştirme ve belirli alanlarda taktik avantaj sağlama amacı güdüyor. Siber saldırılar asimetrik savaşın bir parçasıdır.

Trump’ın yeniden seçilmesi, ABD dış politikasında tersine çevrilmesi zor iki eğilimin habercisi. İlki, ABD politikalarını tehlikeye atacak, önlenmesi mümkün olmayan yozlaşma. İkincisi ise Amerikan istisnacılığının sona ermesi.

Trump’ın seçim zaferi pek çok farklı faktörün birleşimiyle şekillendi. Göçmenlere yönelik yalanları, LGBTQ haklarına karşı tutumu, Elon Musk gibi güçlü figürlerin desteği, ekonomik sorunlara çözüm söylemi ve dış politikada barışı vadeden politika hedefleri, Trump’ın seçim zaferine zemin hazırlayan temel gelişmeler olarak okunabilir.

NATO’nun zayıflatılması, özgürlük karşıtı milliyetçilerin cesaretlendirilmesi, transatlantik bir ticaret savaşının yanında Avrupa’nın ABD’nin sosyal medya platformlarına, yapay zekâ ve kripto para birimlerine yönelik düzenlemeleri üzerine bir savaş, Trump’ın ikinci başkanlığının öne çıkan risklerinden sadece birkaçı.

Her ne kadar kendisini “müesses nizam karşıtı” bir figür olarak lanse etse de Trump’ın kampanya döneminde dile getirdiği söylemleri ve seçimden sonra açıkladığı dış politika ve güvenlik ekibi göz önüne alındığında, ikinci Trump döneminde ABD dış politikasında radikal bir kopuş yaşanması muhtemel gözükmüyor.

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.