Gazze Savaşı Bitecek mi? Biden Teklifi Başarılı Olur mu?

Küresel çaptaki tepki ve İsrail’e yönelik uluslararası baskı sekiz aydır ciddi herhangi bir sonuç vermedi. Bununla birlikte son haftalarda bazı büyük küresel oyuncuların konuya dair tavrında, kendi iç siyasi dengelerinin de zorlamasıyla bazı değişimler gözleniyor. Bu çerçevede, 31 Mayıs 2023 tarihinde Beyaz Saray’da önemli bir açıklama yapan ABD Başkanı Joe Biden, savaşın bitirilmesi için üç aşamalı bir plan önererek çağrıda bulundu.

Filistin’de on yıllardır süren haksız işgal ve günden güne artan İsrail yerleşimlerinin yarattığı hassas ve kırılgan ortamda, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te gerçekleştirdiği kanlı baskınla tetiklenen savaş ve katliam ortamı yaklaşık sekiz aydır tüm şiddetiyle sürüyor. Gazze’deki büyük yıkımın yanında, ölü sayısı -şimdilik- 36 bini, yaralı sayısı ise 82 bini geçti. Halen enkaz altında ve yol kenarlarında çok sayıda ölünün bulunduğu ve İsrail güçleri izin vermediği için bu naaşların toprağa verilemediğine dair üçüncü tarafların tanıklıklarına basın-yayın organlarında yer veriliyor. 

 

Uluslararası toplum ve her dinden, dilden, çevreden vicdanlı geniş kesimler bu katliama son verilmesi için ciddi bir seferberlik içine girmiş durumda. Avrupa’daki bazı ülkelerin Filistin’i “devlet” olarak tanıma kararı alması, ABD ve Avrupa üniversitelerinde geniş ölçekte ses getiren üniversite kampüs eylemleri, İsrail’e karşı artan boykot sesleri, hemen her gün/hafta dünyanın başka bir yerinde yüz binlerce insanın caddeleri doldurup gerçekleştirdiği tel’in mitingleri…

 

Tüm bu küresel çaptaki tepki ve İsrail’e yönelik uluslararası baskı tam sekiz aydır ciddi herhangi bir sonuç vermedi. Bununla birlikte son haftalarda bazı büyük küresel oyuncuların konuya dair tavrında, kendi iç siyasi dengelerinin de zorlamasıyla bazı değişimler gözleniyor. Bu çerçevede, 31 Mayıs 2023 tarihinde Beyaz Saray’da önemli bir açıklama yapan ABD Başkanı Joe Biden, savaşın bitirilmesi için üç aşamalı bir plan önererek çağrıda bulundu. 

 

Başkan Biden’ın resmî sosyal medya hesabında paylaşılan, “İsrail şu an kalıcı bir ateşkes ve tüm rehinelerin serbest bırakılması için bir yol haritası sundu. Bu öneri dün Katar aracılığıyla Hamas’a iletildi” sözleriyle detaylarının duyurulduğu planda şu temel unsurlar ön plana çıkıyor:

 

I. Aşama: 

 

– Askeri operasyonların tamamıyla durdurulması ve [geçici] ateşkes

 

– İsrail güçlerinin Gazze’de sivil nüfusun yaşadığı bölgelerden geri çekilmesi

 

– Bir kısım rehinelerin bırakılması ve ayrıca bazı rehinelerin naaşlarının iade edilmesi

 

– Yerinden edilmiş Filistinlilerin Gazze’ye [kuzey bölümü] geri dönüşünün sağlanması

 

– Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması

 

II. Aşama:

 

– Askeri operasyonlar ve düşmanca eylemlere kalıcı olarak son verilmesi

 

– Hayatta kalan canlı rehinelerin tamamının serbest bırakılması

 

– İsrail güçlerinin Gazze’den geri çekilmesi

 

III. Aşama:

 

– Gazze’nin yeniden imarına yönelik planlama

 

– Hayatını kaybetmiş olan rehine ve esirlerden geriye kalanların iade edilmesi

 

***

 

Alt başlıklarıyla detaylandırılan ve bazı basın-yayın organlarında ayrıntılarına yer verilen bu plan, esasen altışar haftalık üç aşamadan oluşuyor ve anlaşmanın garantörleri olarak Katar, Mısır, ABD ve Birleşmiş Milletler gösteriliyor. Şüphesiz uzun ve yorucu bir süreç olacak bu planın uygulanması; ama ilk planda bazı gözlem ve değerlendirmelerimi kayıt altına almak istiyorum.

 

– Öncelikle yarıdan fazlası kadın ve çocuk olan 36 bini aşkın ölü ve 82 binden fazla yaralının bulunduğu tek taraflı bir işgal ve katliamın ardından, herhangi bir tarafın “başarılı/başarısız” olduğu söylenemez. Bu tür savaşlarda insanlık kaybetmiştir ve askeri açıdan alınan geçici galibiyetlerin, müteakip düşmanlıkları diri tutmak dışında bir sonucu olmayacaktır.

 

– Gazze’deki nüfusun takriben yüzde 5’i öldürülmüş veya yaralanıp sakat bırakılmış durumda, geride kalanlar içinde ailesinin tamamı veya bir kısmını kaybetmemiş olan az sayıda insan var. Bu acı tablonun Gazze ve Filistin halkı üzerinde, tıpkı 1948’deki katliamlar ve İntifada yılları gibi kalıcı bir tesir bırakacağını söylemek mübalağa olmayacak. Bu acı miras her an yeniden alevlenebilecek yeni bir şiddet döngüsünün duygusal arka planını oluşturacak şüphesiz. 

 

– İsrail tarafındaki ölü sayısı ise 1.100’ün üzerinde, ayrıca halen Hamas’ın elinde tünellerde tutulan onlarca İsrailli sivil ve asker rehine bulunuyor. İsrail toplumunun bu tablo karşısındaki öfkesi, bir tarafıyla operasyonların daha da artırılmasını ve Gazze’nin tümüyle yakılıp yıkılmasını, bir tarafıyla da acil bir ateşkes ve rehine takasını savunan ikiye bölünmüş bir toplum yarattı. Netanyahu hükümeti -şimdilik- şiddet yanlısı kanada yakın duruyor ve Refah’taki son saldırılar örneğinde görüldüğü gibi elini tetikten çekmeyeceğini açıkladı. Ancak Tel Aviv’den iletilen ve Biden tarafından açıklanan son ateşkes planıyla birlikte dengeler muhtemelen değişecek.

 

– Hamas sadece bir siyasi parti ve yalnızca bir askeri örgüt değil, Gazze çapında teşkilatlanmış ve ciddi bir halk tabanına sahip olan kompleks bir yapı. Sekiz aydır süren ağır bombardıman ve işgale rağmen bu yapı tamamıyla çökertilemedi; aksine, İsrail güçlerine karşı gerçekleştirdikleri gerilla usulü baskınlarla ciddi kayıplara sebep olabiliyor ve işgal uzarsa İsrail’in bu kayıpları günden güne artacak. Hamas’ın tümüyle tasfiye edilmesinin imkânsız olduğu mevcut konjonktürde, İsrail bu yapıyla birlikte yaşamanın yolunu bir şekilde bulmak zorunda.

 

– Hamas’ın on yıllardır süren sonuçsuz müzakerelerin yarattığı yılgınlık ve umutsuzluk ortamında doğduğu ve Filistin toplumu nezdinde yıldan yıla güç kazandığı, teslimiyetçi ve “lütfedilene razı” siyaset anlayışının öfke ve nefret doğurduğu unutulmamalı. Başta BM ve ABD olmak üzere, uluslararası toplumun da bu realiteye göre hareket etmesi ve ülkesel bütünlüğe sahip, tam bağımsız ve sürdürülebilir bir Filistin Devleti kurulmadan bu ateşin sönmeyeceğini idrak etmesi gerekiyor. Aksi takdirde palyatif çözümlerle ve pansuman kabilinden geçici girişimlerle, neredeyse bir asırdır devam eden bu sorunun çözüme kavuşabileceğini ummak fazlasıyla iyimserlik ve safdillik olacaktır.

 

***

 

Umuyorum, hiçbir suçu olmadığı halde bombalarla parçalanmış çocuk cesetleri ve yakılıp yıkılmış bir şehrin uluslararası toplum vicdanında doğurduğu öfke ve tepki, bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Filistin Devleti’nin kurulması yolunda somut ve gerçek bir adım atılmasına vesile olur. Öldürülen bu biçare çocukların en azından kardeşleri, özgür bir ülkede ve güven içinde yaşama imkânına kavuşur…

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.