İsrail’e Hesap Verme Zamanının Geldiğini Göstermeliyiz
İsrail’in, gazeteci Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesini düzmece bir “soruşturma” ile örtbas etmesine izin verilmemeli. İsrail’in yürüttüğü bu tür “soruşturmalar” gerçeği ortaya çıkarmaya değil gizlemeye, hesap verebilirliği tesis etmeye değil dokunulmazlığı korumaya, failleri itham etmeye değil korumaya hizmet ediyor.
- HAGAI EL-AD
- 21 Mayıs 2022

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in tanınmış Al Jazeera muhabiri Şirin Ebu Akile’nin katline ilişkin olarak alelacele Filistinlilere sunduğu “ortak bir adli patoloji incelemesi” yürütülmesi teklifine verilebilecek tek yanıt öfke olabilir.
İsrail’in yürüttüğü bu tür “soruşturmalar” gerçeği ortaya çıkarmaya değil gizlemeye, hesap verebilirliği tesis etmeye değil dokunulmazlığı korumaya, failleri itham etmeye değil korumaya hizmet ediyor.
Ebu Akile’nin öldürülmesine ilişkin “ortak soruşturma” önerisinin doğrudan Dışişleri Bakanı Lapid tarafından yapılması (ve aynı teklifin Başbakan Naftali Bennett tarafından da tekrarlanması), İsrail’in karşı karşıya olduğu halkla ilişkiler krizine dair endişesinin büyüklüğünü gösteriyor. Normalde bu gibi “soruşturma” ve “inceleme” önerilerinde bulunma işi İsrail’in aklama aygıtlarındaki düşük derecedeki yetkililere bırakılır. Yani aslında, İsrail ancak bir Filistinlinin öldürülmesinin ülkenin imajına zarar verebileceğine inanırsa böyle üst düzey aklama işine girer. Aksi halde, yok yere zahmete girmez.
B’Tselem onlarca yıl, İsrail’in iç soruşturma mekanizmalarının işlediğine güvenerek bu mekanizmaları devreye sokmaya çalıştı. B’Tselem olarak yıllarca ilgili makamlara, Filistinlilerin İsrail güvenlik güçlerince öldürüldüğü vakaların soruşturulması için yüzlerce başvuruda bulunduysak da anlamlı bir hesap verme sorumluluğunun hayata geçirildiği olmadı. Altı yıl önce, baş etmeye çalıştığımız şeyin öyle işlevsiz bir soruşturma mekanizması değil, organize, sistematik bir aklama operasyonu olduğu sonucuna vardık. Bunun sonucunda da, bu gibi cinayet vakalarına ilişkin çalışmalarımızı İsrail’in sözde “soruşturmalarına” hiç girmeden sürdürmeye karar verdik.
İsrail’in soruşturma mekanizması alenen maskaralık. Bir Filistinlinin İsrail güçlerince katline ilişkin bir soruşturma başlatılsa bile, bu soruşturmalarda neredeyse kimse suçlu bulunmuyor. Mekanizmanın tamamı maskaralık, çünkü aslında mekanizmanın en önemli özelliği kusurları (özellikle de cezasızlığı mümkün kılan kusurlar). Her şeyden önce, ordu kendi kendini soruşturmayla görevlendiriliyor. Askerler genellikle sorgulanmıyor, askerlerle görüşülüyor. Kanıt toplamak için neredeyse hiç çaba gösterilmiyor ve “soruşturmalar” yıllarca sürüyor. Üstelik, yukarıda bahsedilen göz boyama sadece küçük rütbeli askerlere yönelik. Askerlerin Filistinlilere tetik çekmesini mümkün kılan politikaları yapanlarsa herhangi bir soruşturmayla karşı karşıya kalmıyor. Cinayetler çoğunlukla İsrail ordusunun politikalarından herhangi bir sapmadan değil, tam da suç politikalarından kaynaklanıyor olsa da durum bu.
İsrail keskin nişancılarının Büyük Dönüş Yürüyüşü eylemi sırasında Gazze bariyerindeki silahsız Filistinlilere ateş açmasını ele alalım örneğin. İsrail, keskin nişancıların açtığı ateş sonucu ölüm vakalarının bazıları hakkında “soruşturma” yürüttüyse de çatışma kurallarının soruşturulduğu olmadı (İsrail’de kimse çatışma kurallarını soruşturmayacak da). İsrail’in askeri başsavcısı (İsrail’in askeri soruşturmalarından sorumlu kişi) bu tür politikalara yeşil ışık yakmakla görevlendirilmiştir. Bu nedenle de, açıkçası kimse keskin nişancılara hukuksuz olduğu aşikâr bu talimatları vermekten sorumlu tutulmuyor.
Devlet Şiddeti ve Dokunulmazlık Zırhı
İsrail apartheid rejimini sürdürmek için dokunulmazlığa ihtiyaç duyuyor. Zorla hükmü altına aldığı nüfus üzerindeki kontrolünü devlet şiddeti olmadan sürdürmesi mümkün değil. Bu nedenle de rejimin (uluslararası beklentileri karşılamak için bir yandan soruşturmaya benzer bir şeyler yaparken) kendisine bir dokunulmazlık zırhı sağlaması oldukça mühim.
Cezasızlık daha fazla cinayetin önünü açıyor. İsrail’in propagandasına, “soruşturma” vaatlerine kanmayın. Apartheid rejimi kendini lağvetmeyeceği gibi, İsrail de sorumluluğun kendinde olduğu sonucuna varmayacak. Bunun hesabını sormayan uluslararası taraflar da, kendilerini tamamen İsrail’in aklama mekanizması çarkının işlemesini sağlayan küçük bir dişli haline getirmiş oluyorlar. ABD’nin Filistinlilere “ortak” bir soruşturma teklifini kabul etmeleri konusunda yaptığı anlamsız baskı ve ABD’nin İsrail Büyükelçisi Tom Nides’ın bir soruşturmayı belli belirsiz “teşvik” eden açıklaması, yalnızca Biden yönetiminin böyle bir dişli vazifesi görmeyi nasıl sürdürdüğünü gösteriyor.
Şirin Ebu Akile’nin bir keresinde dediği gibi “gerçeği değiştirmek kolay olmayabilirse” de, Şirin en azından “bu halkın sesini dünyaya” duyurdu. Bu sesi canlı tutmak, onun mirasını onurlandırmak ve adalet için lütfen: İsrail propagandasına hayır deyin, gerçeğin farkında olun ve İsrail’e hesap verme zamanının nihayet -geç de olsa- geldiğini gösterin.
Bu yazı Al Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.

