Tersine Dönmüş Bir Dünya

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüne eşlik eden jeostratejik sarsıntı, işlev bakımından dört başı mamur bir krize eşdeğer. Bu sarsıntının ABD ve Çin ekonomileri üzerinde kalıcı etki yaratması muhtemel. Sınır ötesi ticaret ve sermaye akışı aracılığıyla tüm dünyaya yayılacağıysa neredeyse kesin.

tersine dönmüş dünya

Dünya ekonomisinin başlıca büyüme motorları tersine işlemek üzere. ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci yönetiminin politikaları ve belirsizlikleri, durgun ekonomiyi dönüşümsel dışsal bir şokla vurdu. Riskler, bilhassa 2010’dan bu yana kümülatif küresel GSYH büyümesinin yüzde 40’ından biraz fazlasını oluşturan ABD ve Çin açısından endişe verici.

 

Amerika artık çözüm değil sorunun kendisi. Kurallara dayalı uluslararası düzeni uzun zamandır olduğu yerde tutmakta olan ABD’nin korumacı tutumu, hâlihazırda kırılgan olan küresel ticaret döngüsü bakımından önemli bir risk. Trump’ın MAGA (Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) hareketi de ABD ile Avrupa’nın arasını açıyor; Kanada’nın bağımsızlığını da hedefine oturtmasıyla Kuzey Amerika’yı bölüyor. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası jeostratejik istikrarı sürdürmede oynadığı merkezi rol sarsıldı.

 

ABD bu sorunun üstesinden gelemeyecek. Trump’ın yapıp ettikleri Amerika’nın küresel liderliğini destekleyen güveni aşındırdı, verdiği hasar Trump sahneden çekildikten sonra uzun süre devam edecek. Geçmişte özgür dünyanın dayanağı olmaktan feragat etmiş Amerika’nın bunu bir daha tekrarlamayacağını kim iddia edebilir ki?

 

Güvenin sarsılması, ekonomik performansı uzun süre ve kalıcı olarak gölgeleyecek. Başta işe alım ve sermaye harcamalarıyla ilgili maliyetli, uzun vadeli yükümlülükler olmak üzere ABD’de iş kararlarını da etkileyecek. İşletmelerin gelecekteki faaliyetlerini, gelecekteki büyüme seyirlerine ilişkin güvene dayalı beklentilere göre ölçeklendirmesi gerekiyor. Bu iddia da giderek daha güvenilmez oluyor. Varlık değerleri ve tüketici güveni de sarsıldı. Karar almanın düşmanı olan belirsizliğin ABD ekonomisinin en dinamik kesimlerinin de donmasına yol açması muhtemel.

 

Çin açısından bakıldığında, devlet tarafından yönlendirilen politika Trump’ın politikalarının sarsıntısının yaratacağı ilk darbeyi hafifletebilir. Trump’ın gümrük vergilerini artırmasının yaratacağı baskılarsa Çin’in ihracata dayalı büyüme modelini baltalar. Çin’in iç talebinin süregelen zayıflığı göz önüne alındığında bunun özellikle ekonomik büyümede soruna neden olacağı söylenebilir.

 

Ülkenin tüketici odaklı ekonomiyi yeniden dengeleme konusundaki vaadi, Çin büyümesinin kaynaklarında gerçek bir değişime neden olmaktan çok, özellikle korkuya dayalı ihtiyati tasarrufu teşvik etmekte olan zayıf bir sosyal güvenlik ağının sürmesine yaradığı için bir slogan olmanın ötesine geçemiyor. Çin’in kısa bir süre önce açıkladığı hane halkı talebini artırmaya yönelik 30 maddelik eylem planı, şimdiye kadar dikkat edilmeyen Çinli tüketicinin kronik görünen vahim durumuna gereken ilginin verildiğini gösteriyor ancak sosyal güvenlik ağının zayıflığına makul olmaktan öte geçmeyen bir destek sunuyor.

 

Trump şokunun Çin-Amerikan çatışmasını şiddetlendirmekle kalmayıp iki ülkenin de büyüme beklentilerini önemli ölçüde zayıflatması muhtemel. Diğer ekonomiler bu boşluğu doldurur diye düşünmemek gerek. Hindistan zamanla bu boşluğun bir kısmını doldurabilirse de ülkenin dünya GSYİH’sinde Çin ve ABD’nin birlikte yüzde 34’üne kıyasla yüzde 8,5’te kalan küçük payı (satın alma gücü paritesi açısından), bu boşluğu dolduracağı günün uzak olduğunu gösteriyor.

 

Avrupa için de aynısı söylenebilir. Avrupa Birliği’nin dünya GSYİH’sindeki yüzde 14’lük payı Hindistan’ı neredeyse ikiye katlasa da Avrupa tırmanan küresel tarife savaşıyla artan ticari baskıların yanında zayıf bir büyüme ile boğuşmayı sürdürüyor.

 

Transatlantik ittifakın görünürdeki çöküşünde bir hayır varsa, bu, stratejik uyuma yönelik teşviklerin Avrupa savunma harcamaları üzerinde büyük bir etkiye sahip olması olur. Ancak bu da zaman alacak. Bu süreçte de Avrupa, iş dünyası ve tüketici beklentileri ile karar alma süreçleri üzerinde ABD’dekine benzer olumsuz etkilere de maruz kalacaktır.

 

Küresel Beklentiler

 

Tüm bunlar önümüzdeki yıllarda küresel ekonomik beklentiler bakımından ne anlama geliyor? Uluslararası Para Fonu’nun 2025-26 yılları için dünya GSYİH büyümesinin yüzde 3,3 civarında olacağı yönündeki tahminine dayanan beklenti fazlasıyla iyimser. Trump’ın gümrük vergisi artışları öncesinde Çin’in ihracat sevkiyatlarının hızlanmasıyla ortaya çıkan büyüme ivmesinde yılın başlarında bir miktar önden yüklenme olsa da aşağı yönlü risklerin giderek artacağını düşünüyorum.

 

Durum 2025 yılı için küresel ekonomik büyüme tahminlerinde kısmi bir düşüşe, yavaşlamanın 2026 ve sonrasında çok daha belirgin hale geleceğine işaret ediyor. Dolayısıyla giderek kırılganlaşan dünya ekonomisi, genel olarak küresel resesyonla ilişkilendirilen yüzde 2,5’lik büyüme eşiğine kolayca düşebilir.

 

Bunun standart bir küresel büyüme eksikliği olması da ihtimal dahilinde değil. Gümrük vergisi savaşı dost tedarikçiliği teşvik etmeyi ve tedarik zinciri direncini güçlendirmeyi amaçladığı ölçüde, küresel ekonominin arz tarafının ciddi bir baskı altına girmesi muhtemel. Bir zamanların küreselleşmiş dünyasına yeni bir uyum maliyeti katmanı dayatılıyor. Daha yüksek maliyetli yerel üreticilere yeniden tedarik önemli ölçüde zaman almakla kalmayıp son 30 yılda dünya çapındaki dezenflasyonun temelini oluşturan üretim, montaj ve teslimat verimliliğini de aşındırır.

 

Yaklaşık beş yıl önce, COVID-19’un yarattığı sarsıntı derinleşmişken, stagflasyonun başlangıcının sadece “kırık bir tedarik zinciri uzaklığında” olduğu uyarısında bulunmuştum. Daha sonraki deneyimler ve araştırmalar, pandemi ve hemen sonrasındaki tedarik zinciri aksaklıklarının fiyatlar üzerinde önemli bir yukarı yönlü baskı yarattığını teyit ederek uyarılarımın yerinde olduğunu gösterdi.

 

Küresel ticaret çatışması da benzer bir dinamiğe işaret ediyor. Trump’ın 2 Nisan’da açıklayacağı çok taraflı gümrük vergilerinin “karşılıklı” olarak artırılmasının neden olacağı maliyet yüksekliği oldukça sorunlu. Olası bir ekonomik büyüme kaybı karşısında, ilave maliyet ve fiyat baskılarının küresel bir stagflasyona yol açması muhtemel.

 

Kısacası Trump şoku, dört başı mamur bir krizin işlevsel eşdeğeri. ABD ve Çin ekonomileri üzerinde kalıcı bir etkisi olması muhtemel, sınır ötesi ticaret ve sermaye akışları yoluyla tüm dünyaya yayılacağıysa neredeyse kesin. Belki de en önemlisi, Amerika’nın küresel liderlik rolünün tersine dönmesini yansıtan jeostratejik bir krize işaret ediyor olması. Trump iki ayı biraz aşan oldukça kısa bir zamanda dünyanın altını üstüne getirdi. Yarattığı sarsıntıyla ilgili değerlendirmelerim doğruysa, küresel ekonomik tahminlere ilişkin endişe neredeyse önemsiz görünüyor.

 

Bu yazı Project-Syndicate sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.