Yapay Zekâ Eğitimde Ciddi Bir Değişime Yol Açabilir
İnsanların yapay zekânın yapamayacağı şeylerde başarılı olması gerekiyor. Bu da daha fazla yaratıcılık ve eleştirel düşünme, daha az ezber anlamına geliyor.
Eğitim, bizi insan yapan şeylerin başında gelir. Ulusların entelektüel kapasitesini ve refahını artırır. Bizi aya götüren ve daha önce tedavisi olmayan hastalıkları ortadan kaldıran akılları geliştiren eğitimdir. ChatGPT gibi üretken yapay zekâ araçlarının bu sektörde ciddi bir değişime yol açmasına neden olan da eğitimin bu özel durumudur. Bu olumsuz değişim yapay zekâ araçlarının zekâsından değil, eşsiz insan aklını besleyen ve ona değer veren eğitim sistemleri oluşturmayı becerememiş olmamızdan kaynaklanır.
Yapay zekâ araçlarının gerçekte olduklarından çok daha akıllı oldukları yanılgısına düşürülüyoruz. ChatGPT gibi bir uygulamanın herhangi bir kavrayışı ya da bilgisi yok. Sadece istatistiksel olasılıklara dayanarak yan yana dizdiği birkaç kelimeden kullanışlı metinler üretiyor. Bu anlamda son derecede faydalı bir asistan.
Bilge ya da bilgili değil. Ürettiği herhangi bir kelimenin gerçek dünyayla nasıl ilişkilendiğine dair bir fikri yok. Bu kadar çok değerlendirmeden geçebilmiş olması, bu değerlendirmelerin bilgi ve kavrayışı test etmekten ziyade insanların bir konuda bilgi toplamayıp ezber yapıp yapmadığını test etmek için tasarlandığını gösteriyor.
Yapay zekâ, eğitimde muazzam bir fayda sağlayabilir. Öğretmenleri idari görevlerden kurtararak onlara öğrencileriyle daha fazla vakit geçirme imkânı sunabilir. Fakat ne yazık ki piyasayı dolduran yapay zekâ uygulamalarından fayda sağlama konusunda yeterli donanıma sahip değiliz. Bu da böyle olmak zorunda değil. Bu konuda bilgi ve beceri sahibi olmak için zamanımız var hâlâ, ama hızlı olmalı ve akıllıca hareket etmeliyiz.
Yapay zekâ 10 yıldan fazla bir zamandır eğitimde kullanılıyor. Carnegie Learning veya ALEKS gibi yapay zekâ destekli sistemler, öğrencilerin sorulara verdiği yanıtları analiz edebiliyor ve öğrenme materyallerini öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde uyarlayabiliyor. TeachFX ve Edthena gibi yapay zekâ araçları da öğretmen eğitimini ve desteğini geliştirebilir. Bu teknolojilerin getirdiklerinden faydalanmak için, yapay zekâyı eğitim sistemi genelinde yaygınlaştırmanın etkili yollarını tasarlamak ve uygun şekilde düzenlemek durumundayız.
Yapay zekâdan önde olmak, eğitimin ne için olduğunu ve başarının ne anlama geldiğini radikal bir şekilde yeniden düşünmek anlamına gelecek. İnsan aklı, bugün gördüğümüz herhangi bir yapay zekâ sisteminden çok daha etkileyici. Büyük bir kısmı mevcut eğitim sistemimiz tarafından fark edilmeyen zengin ve çeşitli bir zekâya sahibiz.
Gelişmiş, üst düzey düşünme yeteneğimiz var ancak özellikle İngiltere’de okullardaki müfredat, yaratıcı düşünme yerine olguların ezberlenmesine öncelik veren katı bir öğrenme yaklaşımını temel alıyor. Öğrenciler eleştirel düşünceden ziyade ezbere dayalı öğrenme karşılığında ödüllendiriliyor. Öğrencilerin alıntıları ve dilbilgisi kurallarını öğrenmelerini gerektiren İngilizce dersi müfredatına bakalım örneğin. Zaman alıcı bu çalışma, öğrencileri metinleri yorumlamak veya dil hakkında eleştirel düşünmek yerine olguları sıralamaya teşvik ediyor.
Yapay Zekâ Okuryazarlığı
Eğitim sistemimiz insan zekâsının benzersiz yönlerini tanımalı. Bu da okullarda üst düzey düşünme becerilerini öğretmeye odaklanmak ve zekâmızı güçlendirecek bir sistem tasarlamak anlamına geliyor. Okuryazarlık ve aritmetik temel olmayı sürdürüyor. Artık bunlara yapay zekâ okuryazarlığını da eklemeliyiz. Tarih, bilim ve coğrafya gibi geleneksel alanlar, eleştirel düşünme, yaratıcılığın artırılması ve bilgi ustalığının öğretildiği bir bağlam haline gelmeli. Öğrencilere sadece bilgiyi nasıl harmanlayacaklarını ve ezberleyeceklerini öğretmek yerine, onların gerçekleri yorumlama ve özgün bir sav oluşturmak için kanıtları tartma becerilerini ödüllendirmeliyiz.
Değişimde başarısızlık bir seçenek değil. Bu teknolojiler artık burada olduğuna göre, yapay zekânın yapamadıklarını başarmak için insanlara ihtiyacımız var; bu yüzden herhangi bir işyeri otomasyonu hayatlarımızı ve zekâmızı tamamlayabilir ve zenginleştirebilir.
Bu durumu yapay zekâyı daha akıllı olmak için kullanma konusunda müthiş bir fırsata dönüştürmeli ancak yapay zekânın bize hizmet etmesini sağlamalıyız, tersini değil. Bu da büyük teknoloji şirketlerinin kâr odaklı tahakkümleri ve Silikon Vadisi’nin illüzyonist oyunlarıyla yüzleşmemiz gerektiği anlamına geliyor. Aynı zamanda yapay zekâya ne tür görevleri devretmek istediğimizi dikkatlice düşünmemiz gerektiği anlamına da gelecek.
Entelektüel faaliyetlerimizin bazı yönleri olmasa da olur, ancak birçoğu elzem. Silikon Vadisi bir sonraki sihirbazlığını yaparken, kendimiz ve gelecek nesiller için değer verdiğimiz şeyleri koruma konusunda hazırlıklı olmalıyız.
Bu yazı The Guardian sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.